Başbakan Erdoğan ve Sokrates

Felsefe'nin temel kaynağı olarak kabul edilen 'Sokrates'in Savunması' Platon hocası Sokrates’in savunmasını kaleme alarak bir erdem savaşçısının haksızlıklar karşısında dik duruşunu ölümsüzleştirmiştir.

Sokrates bilge, cesur ve dürüst bir insan olarak tarihe yön veren ender şahsiyetlerdendir.

Atinalı tanrıları kabul etmemekle suçlayarak ölüm fermanı çıkarmalarına karşılık belki de ilk denilebilecek bir savunma tarzı ortaya koymuştur.

Sokrates, heykelci bir babayla ebe bir annenin oğludur. Soylu bir aileye sahip değildir. Gençlik yıllarında çeşitli savaşlara katılması onun cesareti ile ün salmasına sebep olmuştur. “Dinsizlik” ve “ gençleri doğru yoldan çıkarmak” gibi mesnetsiz suçlarla yargılanıp ölüme mahkûm edilmiştir.

Filozof kimliğiyle tanınan Sokrates; “Kendini bil!” ilkesini savunmasıyla kendisinden sonra ki felsefeyi derinden etkilemiş o kadar ki, eski yunan felsefesini Sokrates öncesi ve sonrası iki döneme ayırmıştır.

İncelenmemiş bir yaşam insan için yaşanmaya değmez” sözü, onun en unutulmaz sözlerinden birisidir.

Platon’un kaleme almış olduğu Sokrates’in savunması adlı eserde, Sokrates aleyhine ve lehine oy verenler için mahkeme heyeti huzurunda konuşma yaparak savunmasını gerçekleştirir. Eser, başlangıç ve gidişat yönünden bu doğrultuda şekil alır. Üç ayrı bölümde ele alabileceğimiz kitap, birinci bölümde Sokrates’in asıl savunmasını konu alır. İkinci bölümde nihai yargı kararı verilmiştir. Üçüncü bölümde ise, Sokrates’in soğukkanlılıkla ölüme gidişi anlatılır.

Yargıçların ona çeşitli ceza önermiş o hiç birini kabul etmemiş. Ve Şöyle demiştir.

Sürgün cezası teklif edersem, belki bunu kabul edersiniz. Ama benim hemşerilerim olan sizler bile benim konuşmalarıma ve sözlerime tahammül edemezken, başkalarının bana tahammül edeceğini umacak kadar düşüncesiz olmak için yaşama hırsının gözlerimi bürümüş olması lazım” diyerek, sürgün cezasını da reddeder.

Sokrates; “Hapis cezasına gelince; niçin cezaevlerinde, yılın yargıçlarının ve 11 savcının kölesi olayım” diyerek, hapis cezasını da kabul etmez.

Sokrates: “Para cezası mı diyeceksiniz? Ben, hiçbir öğrencime parayla ders vermedim. Beş param yok. Benim vazifem, size para ile erdemin elde edilemeyeceğini, paranın ve iyiliğin de erdemden geldiğini söylemektir. Param olsaydı, beni beraat ettirecek bir para cezası teklif ederdim. Ama ne yapayım ki yok. Evet, belki 1 mina (antik Yunan para birimi) verebilirim. Onun için bu cezayı teklif ediyorum” der.

Sokrates’in savunması bittikten sorma, 500’ler meclisi bir oylama yapar ve 30 oy farkıyla Sokrates, ölüme mahkûm edilir. İdam edilmeye giderken karısı koluna yapışır ve“Seni haksız yere idam ediyorlar” der.

Bunun üzerine Sokrates döner ve şu tarihi cevabı verir. “Haklı yere idam etseler daha mı iyi?” Sokrates 70 yaşında M.Ö. 399 ölüme mahkûm edilir. Baldıran zehri içirtilerek idamı gerçekleşmiştir.

Platon hocası Sokrates’in savunmasını kaleme alarak bir erdem savaşçısının haksızlıklar karşısında dik duruşunu ölümsüzleştirmiştir.

Sokrates bilge, cesur ve dürüst bir insan olarak tarihe yön veren ender şahsiyetlerdendir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Siirt Şehir Stadyumu'nda yaptığı konuşmada, İmralı çözüm sürecini kastederek:

Bedeli ne olursa olsun baldıran zehiri içmeyi göze alarak bu süreci sürdürüyoruz” diyerek, bir bakıma kendisini Sokrates ile özdeşleştiriyor.

Acaba öyle mi?

Örneğin:

Sokrates; Siyasal iktidarların icraatlarını sorguluyor.

Başbakan; Kendi icraatlarını sorgulayanlara kızıyor ve bertaraf ediyor.

Sokrates; Sanık durumunda olup, kendisini ve ahlaki değerlerini savunuyor.

Başbakan; Ergenekon ve Balyoz gibi davaların savcılığına soyunup suçluyor.

Sokrates; Gençlere, olayları akıl ve mantık süzgecinden geçirmeyi ve sorgusuz sualsiz biat etmemeyi öğretiyor.

Başbakan; Kindar nesil yetiştirmeyi amaçlıyor.

Sokrates; Haksızlıktan sakınmayı öğütlüyor.

Başbakan; Kendisi gelince ayağa kalkmayan komutanı Silivri’ye göndermekle övünüyor.

Sokrates; Bilime değer veriyor. Şarlatanlığı ve hurafeleri reddediyor.

Başbakan; Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu gibi bilim adamlarının Silivri zindanlarında çürümesine göz yumuyor.

Sokrates; Özgür düşünmeyi, kuşku duymayı, sorgulamayı ve eleştirmeyi, demokrasinin ön şartı olarak görüyor.

Başbakan; Özgür düşünen, kuşku duyan, sorgulayan ve eleştiren gazetecileri, terörist olarak görüyor ve kitaplarını bile bombadan daha tehlikeli olarak niteliyor.

Geçenlerde Sayın Mustafa Balbay Nevzat Biçer Belediye salonunda bir konferans verdi.

Tutuklu kaldığı sürede geçen olayları dramatik bir şekilde anlattı. Birçok örnek vererek bu mahkemelerin ne durumlara düştüğünü, ortaçağ mahkemelerini aratmadığını söyledi.

Toplanan düzmece bilgi ve belgeler gizli tanıklarla yurtseverlerin yıllarca içerde yattıklarını anlatırken bir örnek de verdi.

Komutanlardan birisi sorgulanırken gizli tanığa hâkim soruyor.

Bunu tanıyor musunuz?”

Evet, iki sene önce falan yerde gördüm.

Yargıç sorgulanan yurtsevere “Buna ne diyorsun” diye soruyor.

Sorgulanan komutanda, “Ben 4 senedir cezaevindeyim iki sene önce nasıl dediği yerde olabilirim” diye yanıt verir.

Görüyor musunuz adil yargılamayı?

Sayın Balbay orada yatan yurtseverler hepsi suçsuz diyor.

Bende soruyorum suçsuz olduğunuz sizin yüz akınız.

Ya suçlu olsaydınız daha mı iyi olacaktı?

ATATÜRK KENT MEYDANI AÇILDI

Belediye başkanı Sayın Özlem Çerçioğlu’nun Aydın’ımıza çok önemli bir hizmeti de Atatürk Kent Meydanı’nı Aydın halkının hizmetine açması oldu.

Sayın Başkan meydanın açılışında yaptığı konuşmada; “Dünya’da nereye giderseniz gidin o şehirler meydanları ile anılır. İstanbul, Taksim Meydanı, Ankara, Kızılay Meydanı, İzmir, Gündoğdu Meydanı gibi...

Sayın Başkan 36 bin kilometre kare olan meydanda, 35 bin kişilik konser, festival ve törenlerin yapılacağını, ayrıca meydanın en önemli özelliği de Türkiye’de bir ilk olan 3 bin metre kare olan su gösteri havuzunun hizmete girdiğini söyledi.

Meydanın aynı zamanda şehir içi trafiğe çözüm getirerek 600 araçlık yeraltı çift katlı otoparkı hizmete açıldığını, “meydanın Aydın halkımıza mutluluk getirmesini dilerim” diyerek Atatürk Kent Meydanı’nı Aydın halkının hizmetine çok görkemli bir katılımla açtı. Öyle ki meyden tıklım tıklım dolu olduğu gibi Ziraat Bankasının önünden itibaren yoğun bir kalabalık vardı.

Sayın Başkan Özlem Hanım’a minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Bu kadar değerli eserleri Aydın Halkına kazandırdığı için.

Bu Meydan da mutluluklarımızı sevinçlerimizi paylaşacağız

Bu Meydan hiçbir zaman gözyaşı olmasın istiyoruz.

Bu meydan demokrasinin ve özgürlüğün simgesi olsun!

 

Geçtiğimiz gün arkadaşlarla gidip meydanda bulunan kafeye oturup çay içtik. Havuzu seyrettik ve hepimiz başkanı şükranla andık.

Sayın Başkan bu yatırımları yapmaya devam ederse inanıyorum ki Aydın Eğe’nin yıldızı olacaktır.

 

Sayın Başkana bir defa daha başarılar dilerken bir Nisan’dan sonrada diğer projelerinin de hayata geçirmesini bekleriz.

Bu çok önemli Atatürk Kent Meydanı, Aydın halkına hayırlı olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum