Efendi BARUTÇU

Efendi BARUTÇU

Ekmeğe dair

 “Ekmek” meselesi tarihin her döneminde insanlığın gündeminden düşmemiştir. Yakın tarihlerde ise siyaset gündemine 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde girmiş, MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli tarafından duyan herkesi gayri ihtiyari tebessüme iten bir sloganla taşınmıştı “Ekmek için Ekmeleddin”.

Bilindiği gibi o tarihteki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Devlet Bey şimdi ki ortağı yerine CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu desteklemişti.

Bu sloganla: “Ekmeleddin Bey’i seçerseniz ekmeğinizden olmazsınız daha çok ekmek sahibi olursunuz. Ülkenin huzuru, milletin refah seviyesi daha da artar.” vaatlerinde bulunmuş oluyordu. Geniş kitleler bu vaadi pek inandırıcı bulmamış olacaklar ki seçimlerde Ekmeleddin Bey’i değil Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtiler.

O tarihten beri de “Milletin ekmeği” her gün biraz daha küçülmeye başladı. Bunu rakamla ifade edersek 2014’lerde 12.500-13.000 ABD Doları seviyesine çıkan fert başına milli gelir 2020 Ekim ayında 7.500 ABD Doları seviyelerine kadar düşmüştür. (Gerçi biz dolarla maaş almadığımıza göre bunu dert etmemize gerek yoktur.)

Acaba bugün millet olarak ekmeğe muhtaç kalma sebeplerimizden biri Ekmeleddin Bey’i seçmeyişimiz olabilir mi?

            Bir başka seferinde 2018 yılının Haziran ayında ekmek fiyatlarındaki artış üzerine MHP Genel Başkanı zammın insani ve vicdani olmadığını söyleyerek, “Ankara’da, özellikle de Çankaya’dan başlamak üzere “askıda ekmek” projesini başlatıyorum” demişti. Devlet Bey tarafından ilk ortaya atıldığında geniş bir beğeni kazanan bu konu -“Askıda Ekmek” kampanyası- MHP İstanbul İl Teşkilatı geçtiğimiz hafta yeniden gündeme taşındığında -bayat ekmek misali- pek taraftar bulamadığı gibi muhalefet cephesinin de çok ağır hücumlarına yol açtı.

Aynı günlerde İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın -kendi ayağına kurşun sıkar misali- bombanın pimini çekip siyaset meydanına atması ortalığı bir anda karıştırdı ve gündemi değiştirdi. Ve böylece Ümit Bey Cumhur ittifakının “ekmeğine yağ sürmüş” oldu.

            Gelelim ekmek meselesine.

EKMEK

En eski Türkçe kelimelerdendir. Toprağa tohum atarak ürün elde etmek fiilidir. “Mısır Ekmek”, “Buğday Ekmek”, “Arpa Ekmek” daha da çoğaltılabilir. Tarım amaçlı kullanılan tabirler çoğaltılabilir. Bir maddeyi bir maksatla belli bir yere sermek anlamında da kullanılır. ”Yemeğe Tuz Ekmek”, “Yaraya Toz Ekmek”. Netice olarak en çok kullandığımız ise günlük gıdamızın vaz geçilmesi olan “ekmek”tir. Unun su ile karıştırılması sırasında meydana gelen hamuru çeşitli yerlerde pişirmek suretiyle elde edilen temel besin kaynağıdır.

Büyük Türkçe Sözlükte:

Ekmek: 1. /f./ Tohum atmak, tohum serpmek. Tarım yapmak. /ec./ Geride bırakmak, baştan savmak: “Adamı Kızılay’a varmadan ekti.”. /ar./ Parayı boşuna harcamak.

2. /i./ Tahıl unlarının hamur şeklinde yoğurulup fırında, tandırda veya saçta pişirilmesiyle elde edilen temel yiyecek. Yemek: ”Ekmek yiyip geldim.”. /mec./ Kazanç, geçim temin edilen iş.

Ekmeğine kan doğramak: Çok sıkıntılı ve üzülecek bir hale düşürmek. (Bugün ülkeyi yönetenler milletimizin “ekmeğine kan doğramaktadırlar”. E.B.)

Ekmeğine yağ sürmek: Bir kimsenin menfaatine olan bir iş yapmak. (MHP bu son kampanyasıyla muhalefetin “ekmeğine yağ sürmüştü”. E.B. )

Ekmeğini kazanmak: Geçimini temin etmek. (Bugün ülkemiz nüfusunun %13’ü işsiz ve “ekmeğini kazanamamaktadır”. E.B.)

Ekmeğini taştan çıkarmak: Geçimini her halükarda sağlayacak becerilikte olmak.

Ekmek elden Su gölden: Çalışmadan rahatı sağlanan kimsenin hali. (Eh ! Saray’a kapılanarak “ekmek elden su gölden” yaşayanların sayısı gittikçe artmaktadır. E.B.)

Ekmek kapısı: Ekmek kazanılan yer. İş, geçim elde edilen yer. (Bugün Türkiye nüfusunun neredeyse %20’si “ekmek kapısından” mahrumdur. E.B.)

Ekmek parası: Kazanç, geçim.

Ekmek ayvası: /i./, Yenilmesi hoş bir cins ayva. (“Ekmeği” bilmem ama “ayvayı” yiyenlerin sayısı gittikçe artıyor. E.B.)

Ekmekçi: /i./ Ekmek yapan veya ekmek satan. (Yapan ya da satanı bilmem ama parasızlıktan satın alamayanların sayısı gittikçe artıyor. E.B.)

Ekmeklik: /s./ Ekmek yapmaya elverişli tahıl. Ekmeklik buğday, Ekmek yapmak için ayrılmış. İçine ekmek konulan kap. Ekmek tenekesi. /argo/ Kolay kandırılan, enayi. (Ey iktidar sahipleri ! Milletimize yıllardır “ekmeklik” muamelesi yapmaktan vazgeçin lütfen. E.B.)

Bir de Türkçe Deyimler Sözlüğü’ne bakarsak:

Ekmediğin yerde biter: Hiç beklenmedik ve istenilmeyen yerde karşılaşılan kişiler için söylenir.

Ekmeğinden etmek (birini): İşinden çıkarmak, atmak ya da çıkarılmasına, atılmasına yol açmak.

Ekmeğinden olmak: Geçimini sağladığı işinden ayrılmak. (Çok hatalı dış politikalar sonucunda Suriye’den Türkiye’ye gelen göç dalgalarıyla yine yüzbinlerce insanımız “ekmeğinden olmuştur.” E.B.)

Ekmeğine göz dikmek ya da koymak: Birinin geçimini sağlayan işi onun elinden almaya çalışmak.

Ekmeğine kuru, ayranına duru mu dedik ?: “Seni küçük düşürecek, sana dokunacak bir söz mü söyledik, bir davranışta mı bulunduk ?” anlamında söylenir. (Bizimde haklı ve yerinde tenkitlerimizle yaptığımız iş kimsenin “ekmeğine kuru, ayranına duru demek” değildir. Sadece hakikati ifade ediyoruz. E.B.)

Ekmeğine yağ sürmek (birini): Hiç amaçlamadığı, istemediği halde bir kimsenin çok işine yarayacak bir davranışta bulunmak. (Yani Ümit Özdağ’ın son çıkışında olduğu gibi. E.B.)

Ekmeğini çıkarmak: Yaptığı işten geçimini sağlayacak kadar gelir elde etmek. (Türkiye’de damat beyin yanlış iktisadî siyaseti sebebiyle “ekmeğini çıkaranların” sayısı gittikçe azalmaktadır. E.B.)

Ekmeğini eline almak: Bir iş sahibi olmak, geçimini sağlamaya başlamak. (4.5 Milyon’a yakın genç insanımız hâla “ekmeğini eline alamamaktadır”. E.B.)

Ekmeğini kana doğramak: Büyük bir acı, üzüntü içinde bulunmak. (Türkiye Türklüğü olarak hem ülkemizde hem de Türk-İslam dünyasında yaşanan ağır buhranlar ve yaşanan mezalimler sebebiyle sebebiyle “ekmeğimizi kana doğramaktayız”. E.B.)

Ekmeğini kazanmak: Geçimini sağlayacak bir kazancı olmak. (Yukarıda da belirtiğimiz gibi günümüz Türkiye’sinde TÜİK verilerine göre nüfusun %13’ü, gerçek bilgilere göre ise nüfusun %20’ye yakını “ekmeğini kazanamamaktadır”. E.B.)

Ekmeğini taştan çıkarmak: Geçimini sağlamakta çok becerikli olmak, ne yapıp edip geçimini sağlamak. (Günümüz Türkiye’sinde bunu yapabilenler bir mucizeyi gerçekleştiriyor demektir. E.B.)

Ekmeğini yemek (birinin): 1. Birisinin işinde çalışarak kendi geçimini sağlamak. 2. Geçim yönünden birinin yardımından yararlanmak. Ör. “Oğlan hala babasının ekmeğini yemekteydi.”. (Bugün çalışma yaşına gelmiş milyonlarca genç maalesef babasının “ekmeğini yemekte”, onun eline bakmaktadır. E.B.)

Ekmeğiyle oynamak (birinin): Bir kimsenin geçim kaynağını tehlikeye düşürmek. Ör. “İnsanların ekmeğiyle oynanmaz.”.

Ekmek aslanın ağzında: “Geçinmek için iş bulmak, para kazanmak çok zorlaştı.” anlamında söylenir. (İşte bu söz tamda bir Türkiye gerçeğidir, hatta artık “ekmek aslanın ağzında” değil midesine inmiştir. E.B.)

Ekmek Bedir’in, Su Hıdır’ın, Yiyin Kudurun, İçin Kudurun: “Başkaları kazanıyor, siz yiyorsunuz; gücünüzü harcayacak iş yapmadığınız içinde azıyorsunuz.” anlamında söylenir. (Bu deyim bize Tevfik Fikret’in:

“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”

mısralarını hatırlatmıştır. E.B.)

Ekmek çarpsın ki: Doğru söylediğine karşısındakini inandırmak için söylenen bir ant.

Ekmek düşmanı (şaka): Bir ailede geçimin sağlanmasına katkı da bulunmayan, tüketici durumunda olan kimse ya da kimseler. Ör. “Bizim evde ekmek düşmanı çoktur.”. (Bizim de ülkemizde “ekmek düşmanlarının” haddi hesabı yoktur. E.B.)

Ekmek elden su gölden: Hiçbir iş yapmayıp boş oturan ve başkasının kazancıyla geçinen kimsenin bu durumunu belirtmek için kullanılır. (Bunların da sayısını unuttuk. İkridara yakın olan, Saray’a dalkavukluk yapan onbinlerce insan hiçbir iş yapmadan “ekmek elden su gölden” yaşamaktadır. E.B.)

Ekmek kavgası: Geçinmek için çalışıp, didinme, uğraşma. Ör. “Ne yapalım ekmek kavgası bu herşeyi yapıyoruz.”. (Geniş kitleler “ekmek kavgası” yaparken tuzu kurularda iktidar kavgasına tutuşmuş durumdadırlar. E.B.)

Ekmek parası: Geçinmeyi sağlayan para ya da kazanç. Ör. “Bugün de ekmek parasını çıkardık.”. (Ülkemizde ise milyonlarca insanımız çoğu günlerde “ekmek parasını” çıkartamadan akşam evine boynu bükük dönmektedir. E.B.)

Ekmek teknesi: /ar./ Geçinmeyi sağlayan at, at arabası, otomobil, kamyon gibi bir taşıt. (Geçtiğimiz yıllarda çok beğenilen ve ilgiyle takip edilen bir Televizyon dizisinin adı. E.B.)

Ekmek yemek (birşeyden): O şeyle geçimini sağlamak. Ör. “Bu arabadan ekmek yiyoruz elden çıkarmam.”.

Devam edeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.