Eşit yetkili başkanlık yolda!

Seçimler yaklaşırken içeride ve dışarıda hareketlilik arttı.

Yeni arayışlar, yeni ittifaklar, yeni politik söylemlerle seçimlere ilerliyoruz.

ABD, AB ve NATO bütün gücüyle bastırıyor ve mevcut durumu Millet İttifakı eli ile lehlerine çevirmeye çalışıyorlar.

Erdoğan’ın Esad ile görüşmesini istemeyenler, Suriye’de PYD/YPG’ye desteğini artırırken, Yunanistan’ı 12 mile zorlamaya başladılar.

Türkiye’nin “savaş nedeni” saydığı karar gündemde.

Diğer taraftan, PKK’lılar, Avrupa’da at koşturuyor.

İsveç, söz verdiği halde iade işlemini durdurdular, yetmediği belli ki kitlesel gösterilere de izin verdiler.

Hepsi bir merkezden idare ediliyor.

Erdoğan, yirmi yıldır sürdürdüğü iktidarını korumaya çalışırken, hepimiz “eşit yetkide olacağız” anlayışıyla bir araya gelen yedi kardeşler de iktidar olma arayışı içindeler.

On aydır yapılan görüşmeler henüz ete kemiğe…

İstikşafı olmaktan öteye gidemedi.

50 bin oy alan parti ile 11 milyon oy alan parti eşit sayılacakmış.

Halen masadalar.

Bu ittifakın bozulmasını isteyenlere /bekleyenlere sesleniyorum.

Boşuna beklemeyin.

Masada krizler yaşanabilir ama çözümsüz değildir.

İngiltere’nin mevcut Büyükelçisi ile bu işin müktesebatını en iyi bilenlerden biri olan ABD derin devletinin adamı, eski Ankara Büyükelçisi Ricardone, Öcalan, Demirtaş ve Salih Müslim;

Tarafların tıkandığı yerde her biri Kissinger olacak isimlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetecek olanların muhatapları…

Yedi masa beyi var görünen…

Beyin biri, biz kendi adayımızı çıkaracağız diyerek masaya tavır koyar gibi yaptı ama inandırıcı değil,

Kandildekiler buna izin vermez.

Zira, bu konjonktürün bir daha gelmeyeceğinin hesaplarını en iyi Kandilciler yapıyor.

Tam 30 yıldır mağarada yaşadıktan sonra parlamenterlik yapma sırasının kendilerini beklediğini görüyorlar. Engel olan HDP’linin yaşamı tehlikede demektir. Bir HDP’linin teknik veya taktik hata yapması söz konusu bile olamaz.

Konya Beyi, yetki paylaşımı konusunda çok sert bir çıkış eyledi. Sirkteki aslan terbiyecisi edasıyla sopayı bile gösterdi. 'Seçtiğimiz cumhurbaşkanı 'Ben karar vereceğim' derse kriz çıkar, yeniden seçime gideriz' ha…

Bir diğer Beyimiz, kimyasal raportörüne geçmiş olsun ziyaretinde bulunarak, olası bir kapatmada bizim partimiz emrinizdedir dedi…

….

Otokontrol sağlam evvel Allah…

Masa ile başladık. Oradan devam edelim.

İktidar olabilmek için bir araya gelen yedi kardeşler, 84 maddelik anayasa değişikliği, yeni nesil Türklük tanımı, Kürtlere özerklik, ana dilde eğitim, mahalli idarelere yetki devri gibi konuları ön plana çıkardılar.

Anayasanın değişmez ve değiştirilmesi bile teklif edilemez maddeleri mezatta…

Bunlar telaffuz edebildikleridir. Genel af gündemlerinde ama Öcalan’ı da kapsayacağı için onu şimdilik pamuklar içinde saklıyorlar.

Ekonomiye dair üretilmiş bir kâğıt, belge veya çalışma yok ama sorun değil,

Uygulanacak ekonomi rejimi için uygun siyasi ortamın yaratılmasına ihtiyaç duyulacağına şüphe yoktur. Bu konular, “öküz bokunu altın diye yutturacaklara” bırakılmış görünüyor.

IMF’ye teslim olduğunuzda size ödevler verirler. Kanunlar, yönetmelikler, onu da yap bunu yap diye diye ekonomik tedbirlere matuf kararlar alınırken, siyasi kararları da yedirirler.

Bu ABD’li danışmanlar, alacakları siyasi kararları hangi sosla Türk toplumuna yedirecekleri konusunda uzmandırlar.

"Öküz bokunu altınmış gibi satabilmek; yalanı renk renk boyayarak pazarlamada mahir olmak, onların uzmanlık konularıdır."

Peki bunlar kim?

Ham petrolü ilaç diye Amerika’ya yutturan Rockefeller ve onun kuşakları…

Bunlar, seçim kampanyalarını yönlendirmede de uzmandırlar. Şimdi de yedi kardeşi, tek seçenek buymuş gibi eşi bulunmaz ittifak olarak yutturacaklar.

Bizim ihtiyaç duyduğumuz ittifak matematiğini haftalardır yazıp çizdik ama o tarafa baktırmıyorlar…

Şimdi ABD, Irak’taki yıkıma izin vermeyeceğini söyleyen Ecevit-Bahçeli-Yılmaz hükümetini yıkıp yerine getirdiği Erdoğan’dan kurtulma ve Millet İttifakı ile yol almak istiyor.

Neden?

15 Temmuz’a kadar inişli çıkışlı seyreden Türk-ABD ilişkileri, 15 Temmuz darbe girişimi ile kopmadı ama hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Irak’tan sonra 2011’de tedavüle sokulan Suriye’yi bölüp parçalama projesi, Suriye ile birlikte Türkiye’yi de vurdu. Pazarlıklarda 500 bin gözüyle bakılan ve bunlar için hudut taşlarına yakın bölgelerde kurulması düşünülen mülteci kampları projesi çökmüş ve 6 milyon mülteciye ulaşarak, Türkiye’nin her yeri mülteci kampı olmuştur.

Demografik yapı değişmiştir.

500 vatan evladı şehit oldu ve 170 milyar dolar parayı da gömdük.

Kim için?

İsrail’in güvenliği için.

Sipariş sahipleri kim?

ABD, AB ve NATO,

Şimdi Erdoğan’a küsenler ve tavır alanlar kim.

Aynı çeteler.

Kedi gibiler…

Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşın Avrupa ve Amerika’yı derinden etkilediği halde Erdoğan’ın, Putin ve Zelenski ile yürüttüğü denge politikası, Türkiye’ye çok şey kazandırmıştır.

Bundan rahatsızlar…

Yunanistan, Ege, Akdeniz Mavi Vatan, Libya, Azerbaycan politikalarındaki kararlılığımız, Türk Dünyası ve Şanghay İş Birliği Teşkilatı ile olan olumlu ilişkilerden ifrit oluyorlar…

Erdoğan’ın, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yapacak olduğu görüşmelerden, PYD/PKK/YPG adına rahatsızlar…

Rusya ile olan yakın iş birliği ve ilişkilerden rahatsızlar…

Rusya’ya ambargo uygulamadığımız ve sınırsız ticaret yaptığımız için rahatsızlar…

Erdoğan, go home!

Konjonktür ile birlikte aldatılmışlıktan sıyrılma hakkımız olmasın istiyorlar.

Yukarıda saydığımız pozitif gelişmelerin, yedi kardeşler tarafından şaşı bakıldığını kendi açıklamalarından biliyoruz.

Birisi hızını alamadı ve Erdoğan ile görüşmemesi için Esad’a mektup bile gönderdi…

Dileyenin, bazı gelişmelerin konjonktürel olduğunu söyleyerek hafife alabilecekleri gibi bazılarının da ne yaptığını ne yapacağını bilen bir politikanın sonucu olduğunu söyleme hakkına sahip olduğudur.

Önümüzde bunları düşünmek için zaman var ve sonuç çıkartmak zorundayız!

Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma projesi eksiksiz çalışıyor. Doksanlı yıllarda tedavüle sokulan FETÖ- CİA ortak yapımı "Ilımlı İslam" tezgâhı ile ülkeyi ele geçirme hamlesi, 15 Temmuz’da bastırılmıştı…

Mahcubiyet yok, özür yok, diplomatik lisan diyebileceğimiz üzüntü bildirmek bile yok…

Bunların olmadığı yerde utanma olur mu?

Mücadelemiz devam ederken, eskimiş yeni nesil tezgahtarlar, yeni yeni tezgahlar peşindeler.

Amerikan Devletinin, Gülen’i niye vermedi diye kendinize sorduğunuz oldu mu hiç?

Onu, yaşadığı toprağa gömer yine de vermez.

Entelijans böyle bir şeydir.

Şayet onu Türkiye’ye iade etmiş olsaydı…

Gelecekte kendine hizmet edecek elemanları bulamazdı.

Ankara/Ahmetler PTT’nin karşısında küçük bir park vardır.

İşçi pazarı kurulur orada…

Gündelik iş arayan insanlar, sabahın karanlığında orada yerlerini alırlar ve kaldırıma yakın bir yerde duran arabalara koşarlar ve istisnasız hepsi;

Abi kaç kişi lazım…

Ne olursa yaparım abi, her şey yaparım abi nidaları Kurtuluş Parkından duyulur…

Yeni yüklenicilerin, neleri ve ne kadarını yapabileceğini yaşayıp göreceğiz.

Yüzyıldır yorduğumuz Cumhuriyet, çelebi misali neler gördü geçirdi…

Kötü olan nedir biliyor musunuz?

Beğenmediğiniz Osmanlı İmparatorluğu, kendi dinamikleriyle altı yüzyıl yaşayabilmişti.

Yüzyıllık Cumhuriyet…

Hepiniz başkan olun.

HDP’nin Eş Başkanlık sistemi uyar mı?

Hafta 7 gün, her gün biriniz başkan olun ama kayıkçı kavgası yapmayın!

“Ayıptır, çirkindir…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum