Gaziler gününden...

19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Mustafa Kemal Atatürk'e “Mareşallik” rütbesi ile “Gazilik” unvanının verildiği 19 Eylül Gaziler Günü’nün 104. Yılındayız.
**
Şam'da 7.Ordu Kumandanlığı yapmış bir Osmanlı Paşası (Generali) Mustafa Kemal Paşa...
İstese boğazda yalıda oturur, hizmetçileri, yaveri, aracı, askeri ile mutlu bir hayat sürer, öldüğünde azametli bir mermer mezarında İstanbul'daki Osmanlı Paşası olarak tanınırdı.

Oysa işgal edilmiş bir yurdun, Anadolu'nun makûs talihini değiştirmek için yola çıkmış, yedi düvelle savaşmış, ordular yönetmiş, yenmiş, hayran bırakmış, ‘kullarım’ denen bireylere ‘efendiler’ diyerek seslenmiş, Dünya'da ilk kez çocuklara bayram bırakmış, 29 Ekim 1923 günü Türkiye Cumhuriyeti Devletini ilan etmiş, devrimler yapmış, 4 bin küsur kitap okumuş, halkı Cumhuriyet ile tanıştırmıştır.

Bu arada rahmetli Anamın iki dedesi de Çanakkale şehididir. Baba dedesi, varlıklı Hacı Balaban oğlu “Hacılı” lakaplı Mustafa Çanakkale yoluna çıkacaktır, karısı Cennet’e sarılarak “Döneceğim Cennet kadınım, bu üç oğlanı evereceğiz seninle” diyerek 1, 2 ve 5 yaşındaki oğulları Mehmet, Ömer ve Ali'yi kucaklayarak vedalaşır, yola çıkar. Bir süngü hücumunda, Seddülbahir'de şehit düşer. Hacılı Mustafa’nın dul kalan karısı Cennet kadının aç kaldığı günler olur, çalıkakıcılar evini talan eder, genç yaşta vefat eder. Üç küçük oğul başkalarının yanında boğaz tokluğuna bedel olur...

Çoban Musdan’ın oğlu Osman (Anamın diğer dedesi) birisi ana karnında, 1 ve 4 yaşında üç kız çocuğunu bırakır geride. Dudu kadınına sarılır, yola çıkar. Osman, Anafartalar’da göl kıyısında dizi parçalanmış, tüfeğine yaslanmış halde son kez görülür, o da şehit düşmüştür.

Ekiz Mehmet, bir aylık Teslime kızını koklar, “baban seni bir daha göremeyecek ay kızım!” diyerek Balkan Harbine katılır ve Yanya’da şehit düşer.
Oğlu Mustafa, Edirne Selimiye Camiinde Bulgar topçusunun şarapneli ile şehit olur.

Mustafa Kemal Paşanın Kumandanı olduğu 7.Ordu çavuşlarından, babamın amcası Rahmetli Gazi Mustafa (Duman) Çavuş, 12 yıl sonra terhis edilir, Arap ellerinde dili, derisi, şivesi değişmiş, ailesi bile zorla tanımıştır.

Gazi Mustafa Çavuşun kardeşi Mehmet (Ekiz), Balkanlarda savaşmış, dizi parçalanmış, 7 yıl sonra terhis edildiğinde sırtına o günlerden acı hatıra olarak bir kurşun saplanmış, bu kurşun ile mezara gider...

Rus ve Ermenilerle de savaştıktan sonra İstiklal Harbinde Süvari Kolordusu Kumandanı General Fahrettin Altay Paşa süvarilerinden köylümüz, Hacemmi lakaplı Hacı Mustafa Gümüş, Yunanlıların vahşetini görmüş, bir zaman dili tutulmuştur...

Sapasağlam giden Deli Hasan Ağa, bir bacağını Çanakkale’de bırakarak döner. Bir de bakar ki, eşi ölmüş, evi yok, ineği yok. Yas tutarak ağıtlar yakar, sabah yatağında ölü bulunur.

Hacı Âşık oğlu Sarı Paşa lakaplı Mustafa Saroz Körfezinde 20'li yaşlarda yaşamının en güzel çağında şehit düşer...
**
Bugün Anıtkabir de yattığı yerden adeta düşmanlarına naaşı dahi yetmektedir. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk adını yanmaktan, sakınmalar, adını anmama çalışmaları, nankörlükler, ibretle, hayretle izlenmektedir. Üstelik Atamızın kurduğu T. C Devletinden maaşını alan kişilerin bu tavırlarda olması üzücü ve düşündürücüdür.
**
Atatürk Kurtuluş döneminde 4 yıl savaş meydanlarından çıktıktan sonra 15 yıl Cehalete karşı savaş vermiştir. En büyük savaşın cahilliğe karşı verilen savaş olduğunu dile getirir.

Bilim cesaret verir,
Cehalet ise küstahlık...
Sıkıntılı ve zor günlerden geçiyoruz. Oturdukları koltuktan güç alarak cahilce küstahlaşanlar, o koltuk gidince kişiliksiz kalacaklarını bilerek gitmemek için herşeyi yapmaları örneklerini de görmekteyiz...
**
Atatürk başta olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum