
Mehmet EROĞLU
Hitler’in yükselişi ve düşüşü
Değerli okurlar yanılmıyorsam 1994 yılı haziran ayında Alman arkeologların yüz yılı aşkın bir zaman Didim de kazı yaptıkları ve çok önemli kutsal ibadet yeri olan Didim Apollonia mabedinde kazı ve restoran işleri devam ediyordu. Bende bakanlık temsilcisi olarak kazı heyetinde görevliydim.
Kazıda tahminen 20 aşkın işçi çalışmakta idi. Bir gün kazı başkanı Prof. Tuhefte kazıyı denetlerken çalışan işçilerden biri elini kaldırarak “yaşa Hitler” diye bağırdı. Kazı başkanının yüzü birden bire kıpkırmızı oldu. Benim yanıma gelerek “Mehmet bey bu işçi yarın çalışmaya gelmesin benim kazımda böyle birinin çalışmasını asla istemiyorum. Siz söyleyin yarın işe gelmesin,” deyince; “Hocam beni muhatap etmeyin sizin bu işlere bakan yetkiliniz var. Ona söyleyin o gereğini yapar” dedim.
Gerçekten ertesi gün işçinin görevine son verildi. Almanya’da bu şekilde solağan atmak kesinlikle yasakmış.
Bu kadar nefretin sebebi aşağıdaki yazıyı okuyunca anlayacaksınız.
***
HİTLER önce kendine bağlı SS subaylarına Alman Polisi üniformalarından giydirdi ve kendi millet meclisinin bombalanması talimatını verdi...
Sonra Alman halkına bunu yapanlardan intikam alacağını söyleyerek, kendine muhalif kim varsa kumpaslarla ya hapse gönderdi ya da idam ettirdi...
Düzenlediği operasyonlar ile kendine biat etmeyen herkesi temizledi...
Her propaganda mitinginde ise şu cümlenin söylenmesini emretti ''ADOLF HİTLER tanrının gönderdiği bir kurtarıcıdır ve tanrı Alman halkının yanındadır !''
Sonrasında yapılan ilk seçimde ise halkın %74 oyunu alarak Führer, yani lider ilan edildi...
Tüm yetki tek bir kişide toplandı. İlk icraatı azınlıkta olan cumhuriyetçi ve sosyalist bölgeleri ülkeden tecrit ederek her türlü hizmetten muaf tutmak oldu.
Ülkedeki bütün gazete, dergi ve basın yayın organlarını elinin altına aldı. Öyle ki 2. Dünya savaşında Ruslar Berlin kapılarına dayandığında Alman halkı hala savaşı kazanmak üzere olduklarını sanıyordu...
Ve yenilirken dahi mitinglerinde milyonlarca insan toplanarak ona biat ettiklerini gösteriyordu...
Önceden Alman halkının ''tanrının elçisi, büyük lider, büyük başkan, büyük kurtarıcı'' gibi sloganlarla yere göğe sığdıramadığı ADOLF Hitler’in intiharından bir ay sonra tüm gerçekler gün yüzüne çıkmaya başladı...
O aslında sadece çevresindeki silahlı koruma ordusuna güvenen, söylediği her şeyin yalan olduğu, korkak basit bir ruh hastasından başka bir şey değildi...
Alman halkı bunu çok geç anladı, herkes ona tapıyordu ama gün geldi hiç kimse ben oyumu ona verdim diyemedi...
Savaştan sonra tekrar bir meclis kuruldu, laik bir cumhuriyet sistemine geçiş yapılarak egemenlik artık tek bir kişinin değil kayıtsız şartsız milletin oldu!
İşte tarih her zaman tekerrürden ibarettir!
Bu sebepten ders alınması gerekir..
Egemenlik tek bir kişinin değil milletin olmalıdır!
Berlin molozları arasında kalan Almanlar yerdeki ölmüş at etini yerken, o aşağılanma ile yeni bir sistem kurmak için düşünmeye başladılar.
Conrad Adenauer şunu demiş bir söyleşide:
"Bir daha İsa bile gelse tüm yetkiyi bir kişi ve yanındakilere verecek kadar aptal olmayacaktık."
Bizimde çok güzel bir atasözü var:
“Tek elin nesi var iki elin sesi var.”
“Bin bilirsen bir bilene danış,” derler.”
Tanrı ülkemi ve yurttaşlarımızı böyle belalardan korusun.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.