Hükümet ve Manidarlıklar

Bizim köyde bir Kara İmam Mehmet yaşadı.

1870’li yıllarda doğar, Savaşlara katılmış, 20 yıl muhtarlık yapmış,                       

Köyün muhtarı, imamı, kaçığı, hocası, velisi diye anılır. Hocanın karısı Dımbıl lakaplı Ümmü Kadın çok çocuklu birisini gördüğünde;

“Ay oğul! Vay oğul!

Bir yiyimlik aşın var,

Bir atımlık tohumun var,

Önünde üç beş davar,

Bu nüfusla dünya sana dar.”

Diyerek yakım yakar.

Bazen keyifli olduğunda doğan bebe için,

“Telli yorgana bürüyün bebeyi, o da büyüyecek, gün görecek”

Deyip de gülümser.

Muhtar Kara İmam, yanındaki gençlere öğüt verir.

“Çocuklar üç şey çok önemlidir” diyerek söze başlar.

“İlki nefes, ikincisi ağız tadı ve son olarak hükümet…

Nefes yani sağlığın yerinde olacak ki rahat edesin, huzurlu yaşayasın. Hasta oldun diyelim; malın mülkün ne değeri var sıhhatin olmadıkça.

Sonra ağız tadı gerekli. Evinde huzurun olmamış heyhat! Çoluğun ve çocuğunla ağız tadın olmamış neye yarar. Akşam Ümmü gibi bir suratla yaşamak kolay mı? Der, güler, son maddeye, hükümete geçer.

Hükümet nefesinden, sağlığından, ağız tadından, evindeki huzurundan sorumludur. Hükümet iyi olmazsa, ülkeyi iyi idare etmezse, nefesin kesilir, evinin huzuru da kalmaz.”  Hükümetin sorumluluğu kadar ona bu mesuliyeti veren ellerde de sorumluluk yanında bir vebalden de söz eder.

**

İyi yönetiliyor muyuz?

Komşularımız ile sorunlarımız var. Sınırlarımız ve içimiz yabancılarla dolu. İnsanımız işsiz. ABD, Rusya ve Çin yanında bir avuç azınlık ve terörist kadar değerimizin olmadığı ortada... Din bezirgânlığı yapanların, Fırat kıyısındaki kaybolan bir koyundan kendini sorumlu tutan Hazreti Ömer adaletinden söz edenlerin de hali ortada. Ülkede gündemimize bir bakınız, dudak uçuklatıcı. Doğuda kan gövdeyi götürüyor. Peygamberin, “İnsanlar layık oldukları şekilde yönetilirler” dediği bilinir. Ülkede işsizlik, asıl önemli olanı genç orandaki işsizlik almış başını gidiyor. Aileler çatırdıyor. Kısaca ağız tadımız yok. Bizlerde suçluyuz, vebalimiz var. Gel de rahmetliye hak verme!

**

Adam olmanın, etiketle, kişinin boyu-posuyla, cüssesiyle, giyim ve kuşamıyla da alakası yok. Bir bakıyorsun aklın havsalan almıyor. Atalar sözüdür.                                                                                                            

Katranı kaynatsan olur mu şeker? Cinsine yandığım cinsine çeker…

**

Aydın’da bu günlerde yaşananlar şaşırtıcı.

Paçaya ya da eteğe sımsıkı yapışılması manidardır.

Kendi kendisini çekip çevirememesi yanında

Birileri tarafından çekip çevrilmesi manidardır.

Tarafgirliğine karşın alaycı gülümserken kaybedince çekip giderek

Centilmenlikten uzak tavrı bir o kadar manidardır.

Teşkilatı binadan tahliye ettirmek için çalışan bir yakını olması manidar,

Yakınındakileri tınlamayan ve hemşerilerine dönüp bakmayan,

Birilerinin kuyruğuna yapışıp da makam şoförü zannedilmesi manidardır.

İşten atılan çocuğu için sızlanan babaya,

Kongrede kime oy verdiğini sorgulaması hepten manidardır…

Fuzuli diyenler, söylesek tesiri yok da sussak gönül razı değil…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum