Kahveci Memduh Usta

Bugünkü Sevgi yolu dediğimiz trafiğe kapalı cadde, eskiden Kazım Karabekir Caddesi olarak trafiğe açık asfalt bir cadde idi. Tarih boyunca Aydın’ın önemli mekânlarından idi.

Kazım Karabekir Caddesi ile Hükümet Bulvarını birbirine bağlayan sokaklarda; lokanta tek-tekçi meyhaneler, kahvehane ve kahve ocakları bulunurdu. Bugünkü “Dede lokantası” sokağında merdiven altında “Kahveci Memduh’un kahve ocağı” vardı. Küçük bir mekânda, merdiven altında yıllarca Memduh usta kahve ocağı işletti. Küçük masa ve sandalyelerini yola kor, arastada geçinir giderdi.

Memduh usta çevrenin bütün esnafına çay kahve, meşrubat yetiştiren bir meslek erbabıydı. Arasta kahvesinin kendine has müşterileri vardı. Şehrin hatırlı, ticaretten emekli esnafının, kısa kesilen sohbetlerinin buluşma yeriydi. Arastada uzun uzun oturulmazdı.

Memduh usta gözlüklü, pehlivan yapılı, iri kıyım bir adamdı. Sert yapılı kişiliği hiçbir zaman mesleğiyle uyuşmazdı. Mağrur duruşu yaptığı işiyle tam bir tezat teşkil ederdi. Memduh usta mesleğini en iyi yapanlardandı. Onun demlediği çayın lezzetini mesleğinin sırrı olarak ona kimse soramazdı. Özel olarak Memduh ustanın çayını içmek için gelenler çoktu.

Memduh usta işini çok iyi yaptığından kimseye eyvallah etmezdi. O işini bilir, işini önemserdi. Onun bu duruşu çevresine saygı ve sevgi telkin ederdi. Memduh ustaya “ Memduh” demeye kimse cesaret edemezdi. İsmi ile hitap edilse bir şey demezdi; ama büyükler bile ona “ Memduh usta” demeyi sevgisini belli etmekle eş tutardı. Kendinden küçükler asla “Memduh” diyemezdi. Deseler ne olurdu? O heybetli cüssesiyle belki tepesine dikilir, altındaki sandalyeyi alır, arastadan kovardı. Ama böyle bir vaka hiçbir zaman olmadı. Memduh ustanın şakası yoktu. Ciddi adamdı. Yılışmayı sevmez, gevezelikten hoşlanmazdı. Sabah ezanı vakti ocağını yakar, akşam ezanında ocağı kapatırdı. Onun vakti yoktu. Sepetiyle geldiği ocağından, akşam elinde sepetiyle evine dönerdi. Halinden hiç şikâyet etmez; çalışmayı, çoluk çocuğuna nafaka emin etmeyi ibadet kabul ederdi. Kışın ayağında hep mest olurdu. Mesti haliyle dindar bir adam görüntüsü verirdi. Bazen bizim dükkândan bir otuz beşlik rakıyı sepetine sallardı. Eski adamlar,  adam gibi adamlardı. Söz namustu. Yanılmıyorsam Memduh usta göçmendi. Deliorman’dan gelmiş külhan bir adam hali vardı. Eskiden insanlar yaptıkları işe şeref verirlerdi, itibar verirlerdi. Şimdi yaptıkları işten itibar alıyorlar. Zirvelerde zırvalama moda oldu.

Şimdi Memduh Ustaları arar, özler olduk. “Gönül ne kahve ister ne kahvehane; gönül sohbet ister, kahve bahane” diyen nesiller yok oldu gitti. “ Bir fincan acı kahvenin kırk yıllık hatırı” bile hatırlanmaz oldu.

Ruhu şad olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum