Ali AKSÜT
Kalabalıklar içinde yalnız kalan insan
Günümüzde sanki bazı şeyleri unuttuk…
Zannedersem, anasından doğduğuna pişman ettiğimiz insanı unuttuk.
İnsani değerleri, insanca yaşamayı unuttuk.
Oysa insan; inancımıza göre yaratılmışların en şereflisiydi.
Belki de çağımız insanı, tarihte ilk kez bu kadar kalabalıklar içinde bu denli yalnız yaşıyor.
Büyük şehirlerde, büyük çarşı pazarlarda, AVM’lerde… Hep yalnız.
Günümüz dünyasında “insan olmak” ya da “insan kalmak”, yalnızca biyolojik bir varlık olmanın çok ötesine geçti.
İnsan artık onuru, şerefi, özgürlüğü, düşünce ve eylemleriyle adeta bir var olma–yok olma savaşı veriyor.
Çünkü etrafı hiç olmadığı kadar insanla doluyken; ruhu ve iç dünyası bir o kadar boşaltıldı.
Yaşam pınarları kurumuş bir kaynak gibi, hayatı çöle döndü.
İşte Toroslar’ın tanığı ve gürleyen sesi, şair ve yazar Celal Gök Hoca bir şiirinde bunu ne güzel anlatır:
Yalnızlığı ocak başında unuttum…
Doğmamış duygularımı arıyorum…
Dayanılmaz bir acı seninle sensizlik…
Ayrılığın alfabesini ezberledim…
Dün diye bilinen kör bir kuyuda yaşadıklarım…
Yarınlarım düşük yaptı, yaşamadı umutlarım…
Yol çıkmaz sokak, sağı solu uçurum…
Elimde kaldı koltuk değneklerim…
Ülkemizde 2025 yılında yaşadıklarımızın envanterini tek tek sıralamayacağım.
Çünkü sizler yaşadınız…
Ve hâlâ yaşıyorsunuz.
Sürekli felaket haberleri izlemek, insanı huzursuz eden olaylara tanıklık etmek; aynı tekrarları, aynı kötü örnekleri görmek, zamanla “nasıl olsa hiçbir şey düzelmeyecek” inancını besliyor.
Sorunların çözümünde kendini yalnız hisseden insan; çaresiz, tepkisiz, sinmiş bir ruh hâline bürünüyor ve sonunda “boş ver” demeye başlıyor. Üstelik bir de “Memleketi sen mi düzelteceksin?” tepkisiyle karşılaşıyor.
Hani bazen bir şarkı açarsın ve susarsın…
Bir anda hayatın, gençliğin, yaşadıkların bir film şeridi gibi geçer gözünün önünden.
Bir nağme, bir mısra, derinden bir fısıltı düşer kulağına.
Şarkıyı susturmak istersin; yüreğini yakmasın, yaralarını yeniden açmasın diye…
Geçti…
Bir an geldi geçti o zaman…
Her şeyi bıraktık, her şey 2025’te kaldı.
Ama zaman bizi bırakır mı, onu bilemem. İşte mesele bu…
Her pınarın tadı ayrı, her dağın dumanı ayrıymış.
Her sabah güneş yeniden doğar ama hiçbir sabahın güneşi bir diğerine benzemez.
Her gülümsemenin ardında derin sebepler vardır.
Ey çağımızın yalnız insanı…
Başını öne eğme.
Perdeleri aç, biraz arala…
Güneş içine doğsun, gün ışığı yüzüne vursun.
Bugüne, bu yıla gülümseyerek başla.
Sevgiyle, huzurla başla.
Mutluluklar yakasını bırakmasın seni.
Hep aydınlık, refah dolu günler yaşa.
İbrahim Tatlıses’in dediği gibi:
“Yeter ki sen mutlu ol, yeter…”
Bu topraklarda insanlar; yaşanan acılar, savaşlar, yokluklar, bitmeyen sıkıntılar yüzünden
evlatları bir gün huzur görsün diye çocuklarına Barış, Umut, Mutlu adını koydu.
Kimi zaman da soyadını “Mutlu” seçti.
Çanakkale’de 250 bin, Sarıkamış’ta 60 bin Mehmetçik…
Kurtuluş Savaşı’nda, terörde verdiğimiz 40 bin şehit…
Yılbaşına iki gün kala Yalova’da DEAŞ operasyonunda şehit olan 3 kahraman polisimiz…
Bu bitmeyen acılar yüzünden “mutlu olmak” ve “mutlu yaşamak” bu topraklarda ekmek ve su kadar kıymetlidir.
İşte bu yüzden nice şehit torununun adı Mutlu, Barış ya da Umut olur.
İnsanımızın bu yürek sesine en güzel karşılığı, büyük usta Nazım Hikmet şu dizelerle verir:
Uyandım baktım ki sabah olmuş…
Ah! Ne umutlar doğmuş içime…
Sevinçle haykırdım gökyüzüne:
“Günaydın; dostluğun ve bir lokma ekmeğin kıymetini bilene…”
Ünlülerden biri de şöyle der:
"Limitsiz zamanın, limitsiz lüksün, sınırsız para ve servetin insanı sandığımız kadar mutlu eden bir yanı yoktur."
Yılbaşı öncesi çılgın kutlama hazırlıkları…
Belediyelerin astronomik konser harcamaları…
Bir umutla milli piyango bileti kuyrukları…
Ve bitmeyen iş, aş, ekmek kuyrukları…
Gerçek şu ki ülkemiz çok yoruldu.
Sürekli değişen gündem başımızı döndürdü.
Zor bir yıl geçirdik.
Şimdi iki gün sonra 2026’ya giriyoruz.
Gelin bu yeni yıla güzel umutlarla girelim.
Zihnimizde ve gönlümüzde yeni, beyaz bir sayfa açalım.
Son sözü Kur’an’dan bir ilahi mesajla bitirelim:
Asra yemin olsun ki insan gerçekten ziyandadır.
Ancak iman edenler,
İyi davranışta bulunanlar,
Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.
(Asr Suresi, 1–3)
Bu duygu ve düşüncelerle yeni yılınız kutlu olsun.
Kalın sağlıcakla.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.