Karahanlılar ve Büyük Selçuklu Devletinden Türkiye’ye!

Aydın’da çok değerli öğretmen arkadaşlarım var. Hepsi de kendi konularında uzman, bilgili ve saygın kişiler. Onlarla zaman zaman bir araya gelip sohbetler yapıyoruz. Salgın nedeniyle kesintiye uğradığı zamanlar olsa da telefon vasıtasıyla bunu delmeye çalıştık. Nihayet bir yıl aradan sonra, entelektüel ve tarih bilgisine saygı duyduğum Kuşadası’nda yaşayan Bilgin hocam ile bire bir sohbet etme imkânını yarattık ve özlem giderdik.

Salgın ve ülke yönetimi ile ilgili konular ön plandaydı. Hocamın derin tarih bilgisini bilenler bilir; bir öğretmeni aşan derinliktedir.

Hocam, Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacip ile iki Büyük Selçuklu sultanına (Alparslan ve Melikşah) vezirlik yapan Nizamülmülk’ün devlet ve toplum ilişkilerine konu olan eserlerine atıfta bulunarak sohbeti derinleştirdik ve günümüze taşıdık.

Türk kültür tarihinin temel taşlarından biri olan Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hacip tarafından kaleme alınmış, Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonraki bilinen ilk yazılı eser olma özelliği taşıyan bu kitap; İslam öncesi yaşanan kültür ile İslami Dönem kültürünü yansıtması bakımından önemlidir. Eserde yöneticilerde bulunması gereken özellikler ile birey, toplum ve devlet ilişkilerinin nasıl olması gerektiği anlatılmıştır.

Nizamülmülk, devlet ve toplum ilişkilerini konu alan Siyasetnâme adlı eserinde; devlet teşkilatı, sosyal hayat ve hükümdarın görevleri hakkında önemli bilgiler verilmiştir. Nizamülmülk bu eserinde hükümdarın nasıl olması ve nelere dikkat etmesi gerektiğini; “Hükümdar, iktidarı Allah’ın bir lütfu olarak görmeli ve ona göre davranmalıdır. Ülkenin refah düzeyini yükselterek ülkeyi bayındır hâle getirmeli, bilge ve akıllı olmalı, adaletle hükmetmelidir. Halka karşı şefkatli ve merhametli olmalı, karar verirken üstün yetkilerine rağmen birilerine danışmalı, halkın şikâyetlerini dinlemelidir.” sözleri ile dile getirmiştir.

Dokuz yüzyıl önceki öngörüleri görebiliyor musunuz?

Okumayanlar bir daha okumalıdır.

AŞAĞIDA KUTADGU BİLİGDEN ÖĞÜTLER BULUNUYOR.

*Söz, deveboynu gibi yularlıdır, nereye çekersen oraya gider.

*Kötü sövülür, iyi övülür.

*Bilgisizin sözü kendi başını yer.

*Çok dinle, fakat az konuş. Sözü akıl ile söyle bilgi ile süsle.

*Yaşamı sermaye yap, bunun faizi iyiliktir.

*Akıl karanlık gecede bir meşale gibidir.

*İnsan akıl ile yükselir, bilgi ile büyür.

*Sevinç istersen o kaygı ile gelir, huzur istersen o zahmet ile birlikte bulunur.

*İnsan kendisini sevdirirse onun kusuru en büyük erdem sayılır.

*İnsanoğlu bir kervana benzer, konak yerinde sürekli kalamaz.

*Aklın süsü dil, dilin süsü söz, insanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür.

*Bilginin sözü bilgisiz için göz olur.

*Soylu insan ölse de soyu kalır.

*Beylik çok iyi bir şeydir, ne var ki daha iyi olan yasadır ve onu uygulamak gerekir.

*Halkın yükünü hafifleten kimse insanların iyisidir.

*Halkın içinden yükselip zenginliğe eren insanın dili ve sözü tatlı olmalı, kendiside alçak gönül göstermelidir.

*İyi insan hep iyilik eder, yaptığını insanın başına kakmaz, kendi çıkarını düşünmez ve karşılık beklemez.

*Doğru insan gönlünü çıkarıp avucuna koyarak başkaları önünde mahçup olmadan dolanabilen insandır.

*İyi, yokuş tırmanmak gibidir, güçtür; kötü şey iniş gibidir, kolayca elde edilir.

*Elden gelirse kötülüğün inadına iyilik yap.

*Cimri malını kendisinden esirger, nasıl olurda başkasının hakkını verir.

*Bilgin kişinin sözü toprak için su gibidir, su verilince nimet çıkar.

*Vücudun besini ağızdan, ruhun besini ise kulaktan gelir.

*Dinlemek söylemekten daha iyidir, insan dinlemekle bilgin olur.

*Öldükten sonra çocuğu kalan baba için 'yaşamıyor' denemez.

*Adalete dayanan yasa, bu göğün direğidir.

*Ömrün tamamı üç gün süren yarın, dün bugün.

*İster şeker, helva; ister arpa, darı yemiş olsun doyup yatan sabaha yine aç kalkar.

*Çocuklarına bilgi ve edep öğret.

*İnsan gönlü incedir, o bir sırçaya benzer, kaba söz söyleme kırılır.

*Şu üç insana değer ver; gözü pek kişi, bilgin kişi, becerikli kişi,

*Cömert gümüş dağıtan değildir, cömert canını feda eder ki insanın hakkını veren kişidir.

*Akılsız ve bilgisiz kişi kendini yükseltemez.

*Eğer iyilik ananın  ak sütü ile insanın özüne girerse o insan, ölünceye kadar yolunu şaşırmaz.

*İyilik yapmakta devam et ey iyi kişi; iyilik kocamaz, onun ömrü ebedidir.

*Bilginin sözü ebedidir.

*Hangi işte acele edilirse, iş uzar ve gecikir, acele ile yapılan işler pişmanlıkla biter.

*Bilerek söylenen söz bilgi sayılır, bilgisizin sözü kendi başını yer.

*Bütün iyilikler, bilginin faydasıdır. Bilgi ile göğe dahi yol bulunur.

*Menfaat sandalyeye benzer, başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir.

*İnsanların seçkini insanlığa faydalı olandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olandır.

*Fenalık cahillikten doğar; hastalıklar kötülükler hep aynı noksanlıktan ileri gelir. Fakat tedavi ile hastalara şifa verilebilir; terbiye ile kötüler iyi edilebilir; okumak yolu ile de bilgisizlere bilgi verilmiş olur.”

***

Nasıl bize uyuyor mu? Bin yıl önce söylenmiş sözler hala geçerliğini koruyorsa bunu söyleyen adamlar birer dahi olmalılar;

Mekânları cennet olsun!

İki değerli insan aynı yüzyıl(11.yüzyıl)içinde yaşamışlar. Biri diğerinin faizi değil, ikisi de öngörüleri yüksek, toplum önderi insanlarmış; onlar görevlerini yaparak gelmişler ve her fani gibi bu ölmüşlerdir. Onlardan sonra gelen yöneticiler ülkelerinin birliğini sürdürememiş ve tarihe gömülmüşlerdi.

Şeyh Edebali’nin “Ey oğul” öğütleriyle kurulan beylik, koskoca bir imparatorluk olmuş ve 600 yıl hüküm sürdükten sonra yıkılmış ve küllerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş.

Kur ve yık konusunda sicilimiz bozuk. Tarihte 16 devlet kurup yıkan/yıkılan bir mirasa sahibiz. Tarih tekerrür etmesin. Bunun için okumak gerekiyor. Ancak bulunduğumuz yaşlar fizik- kimya- matematik okumak için biraz ileri sayılabilir; Adaletli yönetimi, kaynakların topluma eşit olarak dağıtılmasını, kamunun rasyonel yönetimini, uluslararası ilişkileri ve bunlardan daha da önemlisi tarihini bilmek ve öğrenmek için ölene kadar okuma fırsatımız vardır ve de olmalıdır. Onun yaşı yok. “Ben kitap okumam. Arkadaşlarım benim için okurlar ve özetini bana anlatırlar” yaklaşımıyla bu kadar oluyor!

Türkiye uçurumun kenarındadır. Romanya, Bulgaristan, Dedeağaç, Girit, Kıbrıs, İsrail, Fırat’ın doğusu ve Irak Kürt Bölgesi(IKYB) üzerinden ABD ve Müttefikleri tarafından Türkiye kuşatılmıştır. Gürcistan’daki CIA mensuplarının mevcudu, Gürcistan nüfusuyla orantılı değildir. Görmezden gelmemeliyiz. Papa’nın son Irak ziyaretinde basılan pullardaki harita ile Sevr’deki harita arasında fark yok gibidir. Biden makama oturduğu günden bu yana 60 gün geçmiş, daha bir alo diyemediler.

Diplomaside bunun tercümesi şudur;  Seninle görülecek bir veya birden fazla hesabım var!

Lütfen bunun adını koyalım.

Yeter!

Her gün ölmektense bir defa ölelim. Yapılacak iş bellidir. BOP kapsamında kendi elinizle Esad’ı devirmek istediniz. Esad ayakta kaldı. Ama Fırat’ın doğusunun zemini sizin Suriye politikanız sayesinde bu hale geldi. Arkasında ABD ve İsrail’in olduğu PYD/PKK devletini Irak’tan sonra orada da kurdurmak üzeresiniz.

Son söz: Bu ülke için bir iyilik yapın. Hafız Esad’ın oğlu Koronavirüs tedavisi için Moskova’ya gitti. Ayağına gitmenize gerek yok; geçmiş olsun demeniz yeterli olacaktır. Bunu defalarca yazdım ve söyledim. Esad ile işbirliği yaparak ülkemizi bütünlüğünü koruyabileceğiz. ABD’yi önce Suriye’den çıkarmanın ve sonra da Ortadoğu’ya bir daha dönmemek üzere Pasifike göndermenin tek çözüm yolu;  Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile işbirliği yapmaktır.

Bunu yapmak için iktidarın çekinceleri ve birçok kesime(El-Nusra, ÖSO) angajmanları olabilir ve öyledir de;

Peki, muhalefetin korkusu nedendir?

AKP sonrası için ABD, bakalım neyin karşılığında kimlere ne sözler vermiş; onu da sızdırdıkları Mikileaks belgelerinden öğreneceğimize şüphe yoktur.

Ülkemizin birliğini, bölünmezliğini ve geleceğini garanti etmenin tek bir reçetesi var. Suriye’deki yanlıştan dönülmesidir. İktidarıyla, muhalefetiyle bir angajman içinde değilseniz eğer bunu bize gösterin.

İl, ilçe esnaf ziyaretlerinize itirazımız yok. Merkez Bankasının 128 Milyar dolar kaybına ait söylemlerinize de itirazımız yok. Bir gün iktidar olduğunuzda; onların hesabını da sorma şansına sahip olabilirsiniz!

Bu hesapları sorabilmeniz için önce bir vatanınızın olması gerekmiyor mu?

Ülke dışında gerçekleşmekte olan devletimize yönelik yakıcı ve yıkıcı çalışmalara dair bir cümleniz olmayacak mı? Muhalefetteki bu suskunluk nedendir. AKP sorunlarıyla yüzleşsin diyerek ülkenin çözülmesine izin vermemelisiniz. Biz, müteselsilen sizi de sorumlu olarak görürüz.

Yusuf Has Hacip, Nizamülmülk ve Edebali’nin sözleri, sadece yönetenlere değil; istikbalde yönetecek olanlara da söylenmiştir!

Bilgin hocam katkılarınız için çok teşekkür ederim.

Selam ve saygılarımla!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum