
Ali AKSÜT
Ne dedim sana?
Ne dedim sana?
Yan gözle bakma!
Taş atma bana.
Demedim mi sana...
İşte kırıldı kalbim!
Asıldı, bozuldu yüzüm.
İşte;
Ağaçlar da kırıldı...
Çiçekler de, güller de…
Kurudu çiçekler...
Soldu güller!
Kurudu pınarlar...
Çiçekler açmaz oldu.
Pınarlar da akmaz oldu!
Dereler, ırmaklar kurudu!
Cennet gibi bahçemde;
Artık kuşlar ötmüyor...
Koyunlar da kuzulamıyor.
Toprak çok fena çoraklaştı...
Bereket kalmadı,
Bu diyarlarda...
Yuvam viran oldu.
Gelenler gelmez oldu.
Dost bildiklerim,
Beni görünce kaçar oldu...
Yazım kış, baharım
Sonbahar oldu!
Ahhh! Ah şu dilim..!
Taş gibi söylediklerim.
Dilim dilim oldu yüreğim.
Bıçak yarasından değil!
Söylediklerinden çektiklerim.
Hiç düşünmedim...
Hiç bilmiyorum.
Belki Hak, hakikat çilesi,
Bu sevda, benim kaderim.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sun Tzu, askerlerini öyle bir yere konuşlandır ki, ölüm dışında hiçbir şey onlara geri adım attırmasın, ölümle bile karşılaşsalar geri adım atmasınlar, böylece subaylar ve askerler bütün güçleriyle savaşırlar. Askerler çıkışı olmayan durumlarda korku nedir bilmezler, gidecekleri hiçbir yol kalmayınca tek vücut gibi davranırlar, düşman topraklarında sıkışınca bütün güçleriyle mücadele etmekten başka çareleri yoktur diyor. Gidecek başka toprak yok. Mevcudu, üzerinde yaşayan çiçekleri, böcekleri ve insanıyla birlikte kabullenmek ve onu korumaktır... Reçete; sevmek,çalışmak ve üretmektir. Gerisi boş işler... Sayın Başkanım hatırlatmanız için çok teşekkürler. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Yanıtla (1) (0)