Nereden nereye?

Kim ne derse desin ben eskiyi özledim…

Eski dost sohbetlerini, komşuluk ilişkilerini, siyah beyaz televizyon dizilerini, açık oturumları, Zeki Alasya Metin Akpınar skeçlerini, halkın sorunlarını, eleştirel güldürü türünde anlatan Levent Kırca'nın "Olacak o kadar" programını, Münir Özkul, Adile Naşit filmlerini, çirkin kral Yılmaz Güney'in ‘Arkadaş’, Tarık Akan'ın ‘Yol’ , ‘Sürü’ filmlerini, ‘Hababam Sınıfı’nı, Kemal Sunal'ı, Uğur Mumcu, Nazlı Ilıcak atışmalarını, Uğur Dündar’ın programlarını ve daha nicelerini özledim.

Hepsinde toplumsal mesajlar, doğru içerikler, yaşama dair gerçekler, aşklar günü birlik yapmacık, gülücükler sahte değildi. Verilen sözler tutulur, kırgınlıklar çabuk unutulurdu.

Her şey affedilir ama vatana ihanet en ağır suç sayılır af edilmezdi. Bir karış toprağına göz dikenin tepesine binilir gözü oyulurdu. Vatan toprağı kutsal bilinir, sınırlar geçilmezdi.

Araç geçme garantili yollar, hasta garantili hastaneler inşa edilmezdi. İhaleler şeffaf olur davet usulü yapılmazdı.

Kısaca; ben eskiyi özledim.

“Nereden nereye” diyenlerdenim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum