Osmanlı Ruhu

Bir zamanlar Müslüman devletlerin ekserisinin hürmet ettiği, ekserisinin arkasından gittiği, vatanında ve etrafında adaletin bittiği bir Osmanlı (Dev)leti vardı. Yıkılışıyla beraber o (dev)let öldü dediler. Ama o (dev)letin ölmesini gerek içindekiler, gerek etrafındakiler istemediler. (istisnalar kaideyi bozmaz)

Tuzaklar kurdular ölsün diye. Araplar sırtımızdan vurdular dendi ve ümmet arasında ikiliğin çıkması istendi. Harici mezhepler türetildi,  ümmet arasında hizipleşme artırılsın diye.  Şerif Hüseyin gibileri elbette ihanet ettiler. Ama bunu koca bir Arap milletine mâl ettiler. O gün bu gündür ümmet olduğumuzu, bir olduğumuzu unuttuk.  Mezhepler konusuna girmek bile istemiyorum.

Gel gör ki; Türk milleti olarak o koca (dev)lete ihanetimiz olmadı mı? Neyin sancılarını çekiyoruz acaba?  İttihat Terakkiciler kuruldu. Koca sultan Abdülhamit gibi bir deha tahtından oldu. Koca bir millet; gerek Balkanlar, gerek Kafkaslar, gerek Ortadoğu, gerek Anadolu’da toprak kaybederek kalbinden vuruldu. Çanakkale’de yeni devletimizin temelleri atıldı. Gel gör ki; tarihçilerimiz ve tahribcilerimiz ihanete büründü. Ekserisi milleti adaletle yönetmesine rağmen tüm padişahlar otoriter ve gaddar olarak tanıtıldı. Buna benzer nice misaller verebilirim. Peki biz bu ihanetin içinde bulunmuş muyuz, bulunmamış mıyız? İhanete de bir çok misal verebilirim ama konu maksadını aşar.

Şimdilerde gerçek efendinin olmadığı yerde patron olarak Ortadoğu’ya gelenler mesaj veriyorlar oraya buraya. Herkesin ağzına bir parmak balı sürüp gidiyorlar. Şu olmalı veya şöyle olmalı diyorlar. Ama öyle veya böyle Ortadoğu huzur bulmasın istiyorlar. İslam coğrafyası huzur bulmasın istiyorlar. Suriye’ye karşı sergiledikleri gibi: halkının yanındayız diyorlar, ama desteği az veriyorlar. Rejiminde yıkılmasını tam istemiyorlar. Zira huzurlu bir İslam coğrafyasını istemiyorlar.

Peki bu durumda öldürmek istedikleri Osmanlı ruhu ne yapıyor. Gerek içindekilerin, gerek etrafındakilerin öldüğüne inanmadığı için canlanışını bekliyorlar. Kökünde var olan özgüven ağır ağır kazanılmaya başlandı. İhanetin cezasını gerek biz, gerek etrafındakiler yeterince çektik sanırım. Cefanın arkasında sefanın gizlendiği aşikârdır.

Bakınız bir ruhtan bahsediyorum. Ruh halinden bahsediyorum. Ceset ölebilir, ama ruh ölmez. Öldüğü zaman alem kalmaz. Tam teslimiyet gösterdiğimiz yüce Yaratıcının vaadi ortada kalmaz elbet. Bir varisi var.

Belki; günümüzde sergilenen, gerek içimizdeki, gerek dışımızdaki tavırlar ve tarzlar aleyhimize olması için yapılıyordur. Herkes niyetlerine göre kazanır.

İçimdeki o ruh halim diyor ki; aleyhimize de düzenlense; bundan sonra her şey lehimize olacaktır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum