Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

“Pele niyetine”

Bu bir futbol yazısı değildir.

Ben bir spor yazarı değilim!

Öncelikle bunu belirteyim siz değerli okurlarıma…

Onun için futbolla ilgili kendi yaşantım ve tanık olduğum anılardan söz edeceğim sizlere:

Denizli’nin Güney ilçesinde 1960-1961lerde 6-7 yaşlarında iken bizim sokağın abileri beni Beşiktaşlı Hüseyin’i de Galatasaraylı yaparlar, o seni yendi sen onu yendin derken bizleri yarı güreş, yarı dövüştürürlerken güle oynaya eğlenirlerdi.

Sonrasında yolda bulduğumuz naylon top artıklarını alır, için halı kırpıntısı doldurur iğne iplikle diker bir güzel oynardık.

İlçede elektiriğin resmi binalar ve sayılı evlerde olduğu o dönemde radyo sadece tahsildar Kadir Güzin amcada olduğu için arkadaşımız olan oğlu Atilla Güzin radyoyu getirir. Bir dam üstünde ocağın dibinde hafta sonları oynanan ve sadece 2. Yarıları anlatılan maçları can kulağıyla dinlerdik.

1966’da İngiltere’de oynana Dünya Kupası Maçının anlatımını Halit Kıvançtan dinlediğimizde Orta 1. Sınıftaydık. Bizi Dünya Kupasından daha çok ilgilendiren futbol konusu Güney Gücü Futbol Takımının Denizli sanırım 2. Amatörde şampiyon olmasıydı.

Öyle ki, takımın şampiyonluk haberi gelince çarşıda toplanan büyükler bir kamyon hazırlamışlar kamyon kasasına ben de bindim şampiyon takımı karşılamaya gittik. Eziler Kavşağında ateşler yakıldı, gelen futbolcularla oyunlar oynandı… Ve ben de o kadar etkilenmişim ki bu durumdan ilk şiirimi de bu şampiyon takımımız için yazmıştım…

Spayiçli Beşiktaş’ın şampiyon olduğu yıllar.

Orta Okul yıllarımda “Gasteci Hüsnü” ağabeyin büfesini beklediğim için bütün spor olaylarını takip edebiliyorum. Kaleci Özcan Arkoç’un Hannover’de “Özi” diye çok sevildiğini aklıma yazıyorum.

1967’de Kayserispor-Sivasspor maçında taraftarlar arasında çıkan kavgada 43 kişinin öldüğü haberleri yaralıyor içimizi.

Sanırım 1968lerde olsa gerek. Bir gece Güney’de beklenmeyen bir şey oluyor; gece iki yabancı otobüs geliyor. Çarşı içinde duruyor. Kapılar açıldığında başları gözleri yaralı insanlar iniyor, yiyecek içecek soruyorlar, eczane soruyorlar. Meğer Nazillispor-Uşakspor maçı sonucunda çıkan kavgada yaralanmış Uşaklı taraftarlar.

1969-1970’te Aydın’dayım Vakıf Talebe Yurdunda kalıp Aydın Lisesinde okuyorum. Göztepe’ni Fuar Şehirleri Kupasında elde ettiği başarılarla gururlanıyorum. Adnan Süvari, Fevzi Zemzem, Gürsel Aksel isimleri kazınıyor zihnime. 1966 Dünya Kupasında adını duyduğumuz Peleli Brezilya’nın 1970’te Dünya Kupasını alışıyla Pele’ye olan hayranlığımız da zirve yapıyor haliyle.

Aydın Lisesinde okuduğum bir yılda 2. Ligde oynayan Aydınspor’un Aydın’da oynanan bütün maçlarına gidiyorum; tabii ki taş duvarına tırmanarak ve bekçiye yakalanmadan…Kaleci Ekrem Al, bekte Hakkı Aslan, orta sahada Savaş, ileride Musa idollerimiz oluyor seyrederken. Ertesi yıl bu sefer Nazilli Lisesi’ne geçiyorum Lise bitinceye kadar bu sefer de Nazillispor’un Nazilli’deki bütün maçlarına gidiyorum yine duvara tırmanarak ve sahaya kaçak girerek…

Rıdvan Dilmen adını o zaman duyuyoruz Nazilli’de. Kalede Yaşar, ileride Babür, Puşkaş Ergun, vb Lise öğrencisi Mümtaz vb

Bir futbol oyuncusu olmadığım halde Nazilli Lisesinden mezun olduğumda gerek seyir gerekse basın ve radyo yoluyla zengin bir futbol kültürüne sahip oluyorum.

1973-1977 arasında Ankara Ünv. DTCF’de geçen öğrenciliğim sırasında Trabzonspor’un Türkiye 1. Liginde 1975-1977 arasında iki kez şampiyon oluşuna tanıklık ediyoruz. Sonrasında üç şampiyonluğa 2021-2022’de ekledikleriyle 6 kez elde ettikleri şampiyonluk…

Ankara’da bir de millî maç göreyim diyorum: Türkiye-Finlandiya maçına gidiyorum. Mustafa Denizli sol açık Ali Kemal Denizci sağ açık oynuyor. Sanıyorum maçı 2-1 kaybediyoruz…

3 Mart 1978’de Uşak’ta başlayan öğretmenliğimin 1. Yılında eş durumundan Denizli’ye geliyorum. Denizli’de olunur da Denizlisporlu olunmaz mı, olunur elbette… Denizlispor’un ilk şampiyonluğu ve 1. Lige çıkışının heyecanlarını yaşıyoruz. Beşiktaş’ı, Galatasaray’ı Fenerbahçe’yi seyrediyoruz.

Aydınspor’un Ağustos 26 Ağustos1991’de İstanbul’da Fenerbahçe’yi 1-6 yenişini unutamıyoruz…

17 Mayıs 2000’de oynanan Arsenal ile karşılaşıp penaltı atışları sonucunda 4-1 yenerek UEFA Şampiyonu oluşunu unutamıyoruz.

2002’de Güney Kore ile Japonya’da düzenlenen Dünya Kupasında Türk Milli Futbol Takımımızın Dünya 3.sü oluşunu elbette unutamıyoruz.

Şimdi sözü şuraya getireceğim: çocukluğumuzla başlayan her erkek çocuktaki futbola olan ilgi doğal olarak bizde de oluştu: İlk zamanlarda takımlarımızda yabancı futbolcu yoktu.

Kaldı ki Türkiye’de futbolun temelinde İstanbul’un işgal yıllarında işgal kuvvetlerinin oluşturdukları futbol karşılaşmalarında millî gururu temsil etme duygusu vardır. Nitekim Beşiktaş’ın 1903, Galatasaray’ın 1905, Fenerbahçe’nin 1907’de kuruluşlarının arkasında yatan gerekçe tamamen millî duygulardır. İzmir’de ilk kurulan futbol takımı Karşıyaka Spor Kulübünün 1912, Altay’ın 1914, Altınordu’nun 1923’te kuruluşlarının temelinde hep millî duygular vardır.

Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda da ahhlâklısını severim!..” sözünün hikmeti de aynı duygulardan kaynaklanmaktadır.

Günümüzde ise Türkiye’de hemen her kulübün sahaya çıkan 11 futbolcusundan 8inin yabancı, sadece 3ünin yerli/bizden oluşu gerçeği aynı zamanda futbolun sadece spor olmadığının tam aksine tamamen uluslararası para piyasalarının elinde oluşunun bir sonucudur.

Yazı başlığında Pele Niyeti’ne diye başlamıştım ya!.. Sanırım son günlerde Pele konusunu işlemeyen ne bir basın organı ne de bir TV kanalından söz edilemez. Her bir medya organı olabilmece konuyu gündemine alıp işlediği için ben tekrara girmemek için konuyu yazmadım. Ancak şunu söyleyebiliriz ki, Pele, Maradona, Messi, Ronaldo, Cruyyf, Becanbever, Zidane vb çok başarılı isimler ülkelerinde ve dünyada gök kubbenin birer yıldızı gibi varlıklarını sürdürmektedirler…

Bizde de Metin Oktay, Cemil Turan, Necmi Perekli, Fethi Heperler, Fevzi Zemzem, vb her şehrin takımının bir ismi şehir için sembolleşerek isimlerinden söz ettirmişlerdir.

Pele, sadece Brezilya’da değil bütün dünyada sevilen, sayılan bir futbol insanı olarak gelip geçmiştir dünyamızda…

Işıklar içinde uyusunnn

GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.