Sayın Başbakana Teşekkür!

Sayın başbakan Tayip Erdoğan’a binlerce teşekkür ediyoruz. Çünkü bu millete

‘Türk’üm’ demenin değerini öğrettiği için.

Tarih nedir, süreç nedir, Türk milleti nedir, hangi dönemdeyiz ezen nedir ezilen kimdir, devrim nedir. Bunları bilmeyen yüzeysel solcu ve sağcılara ellerine bayrağı almasını öğretti.

Yakın bir zamanda ellerine aldıkları bayrağın Türk bayrağı olduğunu öğrendiler ve daha da öğrenecekler.

Sırası ve zamanı gelince Türk olduklarını da öğrenecekler.

Türk olmak eğitim ve öğretimle olur. Hiç kimse anadan doğma Türk değildir.

Çünkü millet bilinci öğrenmekle kazanılır.

Çinliler, Ruslar, Araplar, Fransızlar hepsi Çinliyim, Rus’um, Arap’ım ve Fransız’ım diyerek hangi milletten olduklarını öğrenirler.

Dolaysıyla millet bilincini öğrenmiş olurlar. Bu öğreti deneyimlerle pekişir.

İşte bu bilinç milleti ve milli devleti yaratır.

Ümmetçilikten veya kavimlikten büyük önder Atatürk’ün yaptığı devrimlerle oluşan milli devlet yaratılmıştır.

İşte bizde göksümüzü gererek ne diyoruz:

Bizlerde Türk’üz.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

İşte bu halk yavaş yavaş ulusal değerleri Sayın Başbakan sayesinde öğrendiler.

Çünkü devletin temel kuralları ayaklarını altından gitiğini gördüler

Bu söz bilimsel bir Türk Milleti tanımına dayanır.

O nedenle diyoruz ki Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.

Türkiye halkı ise, Edirne’den, Ardahan’a, Hakkâri’ye kadar bu topraklarda yaşayan halktır.

Saltanatı yıkıp Türkiye Cumhuriyeti kurmak bir devrimdir.

Atatürk bu millete bir kurtuluş yolu açmıştır

Atatürk, “Türkiye halkı ancak birlikte Ulusallaşarak çağdaş bir topluma ulaşabilir” demiş

Cumhuriyet bir onurlu yönetim sistemidir. Eğer böyle olmasaydı Kayseri uçak fabrikasında işçi olarak çalışan amcanın oğlu bu ülkeye cumhurbaşkanı olabilir miydi?

Saltanat devam etseydi ne işçi amcamın oğlu cumhurbaşkanı nede Sayın Recep Tayip Erdoğan başbakan olurdu.

Ama günümüzde Cumhuriyetin kurumları sayesinde yetkiyi ellerine geçirenler cumhuriyetin içini boşatmaya çalışıyorlar.

Türk milleti bu gerçeği görmeli artık.

Pekiyi, koca millet nasıl bu işlere kanıyor. Aklımıza tek bir ihtimal geliyor. Uyuşturulmuş veya anestezimi altında olması mı?

Ayrıca din, iman, cemaat tanrı sözleri ile yandaş basın ve yandaş televizyonlar öyle duruma getirilmişler ki Sayın Başbakanın namaz kılarken nasıl hareket yaptığı gösterilmekte.

Yaklaşık yarım asırlık bir süreç içindeki olayların altını kalın çizgilerle çizilince görülüyor ki batı emperyalizmi Türk devletinin egemenlik haklarını sınırlamak amacı doğrultusunda çok sinsi çaba harcamaktadır. Aşama aşama ulusun ve devletin egemenlik hakkı emperyalizme yatkın kişilere ve zümrelere geçirilmektedir.

Ama Türk yurdunun ve ulusunun tehlikeli düşmesi halinde yiğitleri her zaman ortaya çıkar.

SAYIN KILIÇDAROĞLU'NA SİTEM

Sayın okurlar eğer gazete haberleri doğruysa Sayın Kılıçdaroğlu Başbakanın faşistlikle suçladığı Atatürk ve İnönü dönemini bir Alman gazetesine değerlendirerek muhabirin sorduğu “ırkçımısınız” sorusuna

Zamanında öyleydik” diyerek yanıtlamış.

Sayın genel başkanın böyle cevap vermesi vahim bir hatadır. Cumhuriyet yeni kurulmuş birçok aşiretler eşkıyalar ayaklanmış elbet devlet bunlara etkin tedbir alması gerekir. Bunu faşistlikle ne ilgisi olur.

Bizler bu iktidar dini siyasete alet ediyor diye bütün gazetelerde her gün gündeme getirirken Sayın Kılıçdaroğlu’nun peygamber soyundan geldiğini bilmiyorduk.

İşte şimdi hapı yuttuk.

Bir istismarcıdan kurtulalım derken biri daha çıkıyor.

Şimdi başladı bir savaş, Kim daha fazla Müslüman,

Kim daha peygamber sülalesine yakın

İlahi bir yarış başlıyor.

Hâlbuki siyasilerin dini siyasi bir amaç olarak kullandıklarında

Dini bulaştırdıkları her şey karışıyor.

Hani televizyonlarda görüyoruz ya!

Öldürende allahuekber diyor ölende.

Buna kindarlık mı dersin yoksa cehalet mi dersin Müslüman müslümanı din adına öldürüyor.

Bakın Müslüman ülkelerinin düştüğü çukura.

Atatürkçü bir ana muhalefet partisinin, söylem ve eylem birliği içinde, şunları dile getirmesini beklemek kadar daha doğal bir şey olabilir mi..?

Yarın biz iktidara geldiğimizde, AKP'nin çıkardığı tüm çağ dışı yasaları; yasa hükmündeki tüm kararnameleri, tüm yasakları kesinlikle kaldıracağız . Büyük Devrimcimiz, Büyük Önderimiz Atatürk'ün saptadığı ilkeler ve gösterdiği hedefler doğrultusunda, Türkiyemiz'i çağdaş ve uygar değerlerine ve kazanımlarına kesinlikle yeniden kavuşturacağız...

İktidara aday olan bir partinin dinamik, enerjik, cesur olması; söylem ve eylemlerinde iktidara yürüyüşün kararlılığının saptanması gerekmez mi..?

Acaba ne zaman?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.