Kurbanlık Koyun Kasabının Bıçağını Yalar

Ünlü düşünür ve ideolog Karl Marx’a aittir aşağıdaki söz.

Celladını kurtarıcısı olarak gören toplum,

Kasabın bıçağını yalayan aptal danaya benzer.

**

Bizim yurdum insanı bu sözü alır, yaratıcı dehasıyla,

“Kurbanlık koyun kasabın bıçağını yalar.”

Olarak yorumlayarak ortaya koyar.

**

Bu defa geçtiğimiz Kurban Bayramı vesilesiyle,

Karşılıklı facebook sayfalarında,

“Yalaka koyun kasap bıçağını yalar”

Bir başka facebook sayfasında da,

“Ecelinin kasabın elinden olacağını bilmeden,

 Müstahaktır böyle yalakalara…”

Sözleri gündem yaratırken

Bir yandan da yerel basına düşer bu cümleler.

Elbette kimimiz,

birine laf sokuşturmak,

Kimimiz ise,

birileri üzerinden mesaj vermeye çalışmak,

Amacıyla savurduğumuz bu cümlelerin

Üzerine iki kelime daha koydukça

dallanıp budaklanmakta…

**

“Demokrasi amaç değil, araçtır.”

Diyerek demokrasiyi trene benzetenlerin,

Bu trenle istediği istasyona gideceğini söylemeleri ne acıdır.

Ege bölgesinde de yaşadığı iddia edilen AMAZON kadın savaşçıları içinde

Erkek milleti amaç değil, bir üreme aracıdır.

erkekle çiftleşip gebe kalan kadın savaşçılar,

sonrasında erkeğini öldürmesi de acıtıcıdır.

Peygamberdevesinin dişisinin çiftleştiği erkeğini,

bu zevk ve üreme eylemi esnasında yediği gibi…

**

Fıkra bu ya!

Karaya oturan, parçalanan, gemideki erkekler,

-Yihuu, kurtulduk.

Haykırışları arasında sevinçle karaya çıkarlar.

Bakarlar ki karada Amazonlar hüküm sürmekteler.

Amazonlar bir anda erkekleri çevirmiş, esir almışlardır.

Ellerindeki kılıç ve mızraklarla dürterek erkek esirleri bir meydana toplayan

kadın savaşçılar kendi aralarında bir toplantı yaparlar.

Karara göre esir erkekleri yaptıkları işe göre öldüreceklerdir.

En kötü yanı ise, pipileri kesilerek…

İlk kurban çağırılır.

Mesleği işte,

koyunun bıçağını yaladığı kasaptır.

Satır getirilir,

küt satır iner.

-Sen ne iş yaparsın?

-Kuaförüm abla,

Makas ile çıt çıt.

-Ben ağdacıyım.

Bir ses,

-Buna makas uyar.

Bir “çıt çıt” sesi daha duyulur.

-Ben berberim.

-Ustura nerede?

-Ben oduncuyum.

-Baltayı kapın getirin.

Bir “küt” diye ses duyulur.

Herkes kan kaybından can çekişmekte.

Bu arada esirlerden arkada bir adam hiç durmadan gülmektedir.

Öyle ki yerlerde yuvarlanmakta, durmaksızın kahkaha atmakta.

Sıra bu gülen adama geldiğinde mızraklarla dürterek getirirler.

-Bu kadar kişi ölürken sen niye gülüyorsun?

-Yahu ben dondurmacıyım.

Dondurma gibi nasıl tüketeceksiniz diye?

Onu düşündüm de ona gülüyorum.

-…

En son parçalanan geminin kaptanı yakalanır.

Amazon kumandan, kaptanı şöyle bir süzer.

-Bunu arka tarafa götürün.

**

Biz erkekler

Neler çekmişiz,

Meğer şu kadın milletinden…

**

Yoo!

Öyle hemen celallenmeyelim.

Kasap, bıçak, koyun, kurban

derken

bu fıkra masum kalıyor.

**

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum