Şehitler, Kuvayımilliye şehitleri

22 Ağustos 1922…

Vatanın değişik köşeleri gibi Aydın işgal altında…

Aydın'ı işgal eden Yunan Komutan Bakoyanis'in bir sabah canı petekli bal çeker. Komutan, işbirlikçilerinden biri olan Sarı İmam'ı çağırtarak, canının bal çektiğini söyler ve kendisinden bal getirmesini ister.

Sarı İmam da Aydın'da en güzel balın üretildiği Araplı köyüne, köyün en çok kovanı olan Softaoğlu Halil'in evine gider. Yunan komutanın çok acele bal istediğini söyler. Softaoğlu Halil petekleri yeni kestiğini ve kesilen balları da sattığını, Yunan komutana vereceği balı olmadığını söyler.

İstediği balı bulamadan komutanın yanına dönen Sarı İmam, köylülerin bal vermediğini ve efelere yataklık yaptıklarını anlatır.

Yunanlı komutan bu durum üzerine Araplı Köyüne gider ve köyü kuşatır. Köyde bulunan bütün erkeklerin köy ortasında toplanmasını emreder.

22 Ağustos 1922 tarihinde köy odası önünde bulunan Piynar ağacına 12 kişiyi ayaklarından astırarak askerlerine kurşunlatır. Ardından komutanlarının emriyle Yunan askerleri 44 kişiyi urganla bağlayarak köyün dışında bulunan Dervişyeri Mevkii'ne götürür ve makineli tüfekle tarayarak katleder.

Bu 44 köylünün cansız bedenleri kurda kuşa yem olur. Yunan askerleri köyden çekildikten sonra köyün kadınları buraya gelerek kurttan kuştan ne kaldıysa toprağa gömerler. Başlarına taşlardan birer şahide dikerler.

Yıllarca köy kadınlarının erkeklerinin ardından ağladığı Araplı Köyü'nün adı Kurtuluş Savaşımızdan sonra akan gözyaşları unutulmasın diye “Gözpınar” olarak değiştirilir.

Ayrıca Yunan’ın 315 nüfuslu Araplı’daki katliamda şehit ettiği 245 kişinin hatırasına katliamın yaşandığı Dervişyeri Mevkii'ne bir şehitlik inşa edilir.

Kuvayımilliyecilere ve ona destek olan kadın erkek, genç ihtiyar herkes yok edilmek istendi.

Mustafa Kemal, 1918’de İstanbul Boğazı’ndaki işgal zırhlılarını gördüğünde şu tarihi sözleri söylemişti:

“Geldikleri gibi giderler!..”

Dediği gibi de oldu…

Akıllara durgunluk veren bir savaş sonrasında Ege’yi işgal eden Yunan ordusu defolup gitti, gitmek zorunda kaldı...

Bu topraklar öyle kolay vatan olmadı. Bu aziz vatanın her köşesi şehit kanlarıyla sulandı. Yapılan hiçbir alçaklık, Cumhuriyete giden yolu kapatamadı.

Demem o ki:

Bedeli ödenmemiş bir tek çakıl taşı, bir karış vatan toprağı yok!

Ancak…

Bizi bu topraklardan atma hesabı var!

Bu hesap için yeri geliyor Yunan’ı, yeri geliyor Ermeni’yi, yeri geliyor içimizdeki hainleri kullanıyorlar.

Ne yazdı Nazım Hikmet:

“Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

Sakarya’da, İnönü’nde, Afyon’dakiler

Dumlupınar’dakiler de elbet

ve de Aydın’da, Antep’te vurulup düşenler,

siz toprak altında ulu köklerimizsiniz

yatarsınız al kanlar içinde.

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

siz toprak altında derin uykudayken

düşmanı çağırdılar,

satıldık, uyanın!

Biz toprak üstünde derin uykulardayız,

kalkıp uyandırın bizi!

uyandırın bizi!

Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

***

Durup düşünmeliyiz, bu güzel vatan topraklarını bizlere emanet eden “Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kuvayımilliye şehitleri için biz ne yaptık diye!”

Atatürk ne demişti:

“Cumhuriyet fazilettir ve Türk Milletine lâyıktır.”

"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."

Cumhuriyeti miras bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet, minnet ve dua ile anıyorum.

Cumhuriyetin 100. Yılı kutlu olsun!

Nice yüz yıllara…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum