Sevgililer Günü ve Narsizm

 

Çoğunuzun Beklentilerle dolu olduğu sevgilil’LERin kutlama gününe hosşgeldiniz…

Beklentinin saf, koşulsuz sevgiyi öldürdüğü gerçeği ile sevginizin, aşkınızın kutlaması fikri nasıl da bir tezat oluşturuyor ?....

Beklenti başlı başına bir koşuldur…

Beklenti sev beni; seveyim seni’yi doğurur..üstelik ortada doğaBİLMİŞ olan bir mana da yoktur, çünkü koşulludur…

Bugünü sevgililer günü ilan ettiklerinden bu yana; ne çok çiftin sırf bu beklenti yüzünden hırlaşıp, küsüp bu günde ayrıldıklarını tahmin bile edemezsiniz…

Beklentiyi gözleyen; sevildiğine tam inanamayandır!

O güne kadar inanamayan, bir teyid için bugünü mü kullanmaktadır?

Bu güne böyle yaklaşanlarınız varsa, sonunun hüsran olabileceğini bilseniz gerçekçi olurdunuz…

Beklentisizlikler ise evrenin sürprizleriyle doludur… Kısıtlamak niye?

Mitolojik kahraman Narsius ‘dan esinlenerek hastalık halinden çok bir DRAM olan Narsisizm

Gizli bir aşk;sevgi saldırganlığı olduğundan bu anlamlı !! günle beraber irdelemeye layık bulundu… sevgilinizin veya kendinizin narsisizm eğilimlerinde (veya narsist kişilik bozukluğunda) olup olmadığına dikkatinizi çekmek istedim..

NARSİSİZM ASLINDA GÜVEN EKSİKLİĞİDİR

Narsistler; dünyanın kendi eksenlerinde döndüğüne inanan; başkalarının gereksinimlerini göz önüne almadan kendilerini öne çıkarmaya ve her şeyi istedikleri gibi yönlendirmek için başkalarından yararlanmaya çalışan; gerçek dişi güç, basari, güzellik ya da ideal ask fantezileri geliştiren ve hiç bir zaman doymayan kişiliklerdir. Narsisizm aslında güven eksikliğidir; bu yüzden bu doymaz beklentilerin sonucunda kendine önem verme duygusunun yerini depresyon ve değersizlik duyguları alır... çünkü sergiledikleri bu üstünlük tavırları derin bir güvensizliği gizler; duygusal ve cinsel ilişkileri çok yoğun ve doyurucu görünmesine rağmen, kendi mutluluğundan çok karsı tarafın ona hayranlık duyması, ve memnun kalmasını önemsedikleri için, etkileyici yolara başvururlar, ve bu almak için bal çalmaktan başka bir sey değildr… ve ne yazık ki, kendileri de hiç bir zaman tatmin olamazlar. Başkalarının düşüncelerini (eleştirilerini) önemsemiyor gibi görünseler de, aslında bu onlar için en önemli şeydir; ‘’nafile’’bir  doyuma ulaşmak için istedikleri en önemli şey kendilerine hayranlık duyan, ilgilenen insanlardır.

Aşk ilişkisinde bu kişiler kendi yüceliğini en fazla yansıtanı tercih edip, sevmeyi değil de, onların kendilerini sevmesini severler. Olumsuz tepkiler karşısında tahammülsüz davranıp, sevgiyi değersizleştirebilirler.

Sevgililer günü için narsist sevgililer konusunda birçok uyarılarda bulunan uzman meslektaşlarım, bu kişilerin empati yoksunu ve özür dilemeyi bilmeyen kişiler olduğunu vurgulayarak, romantizmle alay eden; kısacası sevmeyi bilmedikler olduklarını söylüyor. Katılıyorum ve en acı olan durumun da hem kendilerini bu çözemedikleri ruh hallerinden dolayı sevgi kadar iyileştirici bir güzellikten mahrum bırakmış olmaları, hem de tatmin olamama hallerinden doğan ve kapıda hazır bekleyen saldırganlıkları yüzünden hayatı onları sevenlere zehir edebileceklerini de ekliyorum…

En güzel aşkınızı bir narsistle yaşadığınızı sanmanız da ayrıca müthiş bir İRONİ’dir.

Açalım…  güzel konuşmaları veya yazmaları, bilgilerini egzantirik biçimde sunuş şekilleri, zarafetleriyle etkileyici olan narsistlerin, bir besin kaynağı gibi beğenilmeye ve yüceltilmeye ihtiyaç duyduklarını akılda tutarsak; bunu elde etmek adına verici, gurur okşayan hoşa giden aşıklar olmalarına hayret etmeyiz …Oysa, işin aslı şudur ki empati kurma, başkalarını severek anlama duyuları olmadığından içte verici bir kumaşa sahip değildirler. Aksine; iyileşmelerine ayna olunamadığı sürece saldırganlıklarını gizleyebilen başarılı aşık rolünü sürdürebilirler. Ayna olunduğu zaman ise; el bombasının pimini çektiğinizden şaşıracağınız sevgi kavramı kaoslarınıza hazır olmanız gerekir.

Bu konuda sevgililer günü adına da dikkatlerinizi çeken Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver’in tanımlamasını aynen aktarmak isterim : “Eleştiri ya da olumsuz tepkiler karşısında sevilme halini kaybedeceklerinden kaygı duyarak, tahammülsüz davranır sevgiliyi değersizleştirip üstüne yürürler. Sevgililerine aşağılayıcı sözler sarfedebilirler. Narsisistler sevgililerinin ne sevdiğini, ne istediğini, hayallerini bilmez ya da bunlar narsisistin çıkarlarıyla ters düşüyorsa sevgilinin beğenilerini, isteklerini, hayallerini değersizleştirici davranırlar. Sevgililerini dinlemezler. Konuşmada sözlerini keserler.  Kendileri sazı ele aldıklarında ise bir türlü bırakmazlar.” DİNLENMEDİKLERİNDEN ŞİKAYET EDER; ANCAK KENDİLERİ BAŞLAYINCA DURMAYI NREDEYSE BİLMEZLER… Bu bir türlü doyurulamayan egonun feryatlarıdır…

Bu kişiler kendilerini seveni değil; sevilmeyi severler…

Empati yoksunluklarından sevmeyi ve bunun tadına varmayı asla yaşayamaz ve yaşatamazlar; çünkü sevgi kavramını anlayamazlar..kendine sevgi duymayan ve bunu sürekli doyurmaya çalışan kişi; kendine güven eksikliği olduğundan sevildiğine bir türlü inanamayacaktır… “Özür dilemezler. Sevgi veremezler, çünkü aslında birini sevmek nasıl olur bilemezler ve bu sebeple sevgi ve şefkat beklentilerini gereksiz görürler, sevgililerini güçsüz bulurlar. Oysa kendilerinin sevilmeye ve değer verilmeye ihtiyaçları vardır. Sevgilisi ona yaklaştıkça bu yakınlaşma ve yarattığı duygulardan ürkerek sevgiliyi iterler. Romantizmle alay ederler. Bir narsisistle yaşanan birlikte yalnız kalma hissi en belirgin histir. Hatta o uzaktayken daha az yalnız hissedilebilir.”

Gizli ve bilinmeyen yönleriyle narsist kişilikler aramızdadır.. Değerli okurlar; eşimiz, sevgilimiz, evlendirmek üzere olduğumuz oğlumuz, kızımız veya kendimiz; kısacası HEPİMİZ’e ayna tutabilmek adına kaleme aldığım bu yazıda; SEVGİnin ve SEVGİLİLER GÜNÜ’nün neredeyse sırf ticari amaçla tüketildiği günümüzde; kendi eksik veya zarar veren yönlerimize önce ışık tutup, fark edip kabullenmeyi; yardım alma gereğinden kaçmamayı; SONRA GERÇEK SEVGİLERE YELKEN AÇABİLMENİZİ TEMENNİ EDERİM…

SEVGİ PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR; PAYLAŞABİLMEK İSE SEVGİYİ BİLMEKTEN GEÇER…

Sevgi ve sevgili’yle kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum