Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

Sezâi Karakoç da Hak’ka yürüdü

 

"Ey Sevgili!.. Uzatma dünya sürgünümü benim!.." dedi...

SEVGİLİ de uzatmadı... 88 yaşında 16 Kasım 2021 SALI günü ruhu geldiği mekâna geriye döndü...

"Ölüm, ancak bir diriliş için katlanılabilen bir bedel olabilir... Başkalarının ölümü değil, kişinin kendi ölümü elbet. Bedenin ölümüne, ancak ruhunun dirilişi uğruna razı olabilir insan." Denmemiş miydi bir sözde…

Sezai Karakoç; şâir, yazar, fikir adamı, gönül insanı…

En son 24 Eylül 2021 tarihinde İstanbul Üniversitesi tarafından Fahri Doktora unvanının  takdim edildiği gibi, başka üniversiteler tarafından da Fahri doktora unvanı verilen ve takdir edilen bir edebiyatçı.

26 Aralık 2011’de Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen “Kültür Sanat Büyük Ödülleri” kapsamında ödüllendirilen fakat ödülü almaya gelmeyen özel bir insan.

Şiir severler Sezai Karakoç’u, "UZATMA DÜNYA SÜRGÜNÜMÜ " ve "MONA ROZA" şiiriyle tanıdı...

“Monna Rosa, siyah güller, ak güller;

Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak.

Kanadı kırık kuş merhamet ister;

Ah, senin yüzünden kana batacak,

Monna Rosa, siyah güller, ak güller!

…….

Cemal Süreya, '99 Yüz' adlı deneme kitabında Sezai Karakoç'u şöyle tanımlamıştı: "Öyle bir Müslüman ki Marx da bilir, Nietzsche de bilir, Rimbaud da bilir. Salvador Dali de sever. Nâzım da okur."

İnsanın dünyalık ömrünü:

“Baharı yaz uğruna tükettik,

papatyaları seviyor sevmiyor uğruna.

Derken ömrü tükettik bir hiç uğruna.”

Diyerek boşa geçen ömürler için bir istihza bir sitem gönderir kendisi üzerinden

Dünyanın sıkıntıları konusunda da:

“Her çağda,şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun, inanlar için muhakkak bir Nuh’un gemisi vardır.” Diyerek insanların Allah’tan umut kesmemsi ihtarında bulunur edebîce…

Dr. Hakan Değirmenci’nin söylemiyle: “Dünya sürgünü bitti büyük şairin!” ve şöyle devam eder sayın Değirmenci sözlerine:

Düzgün bir adamdı, mütevazi ve ahlâklıydı. Makama, paraya pula tevessül etmedi. Hem büyük bir şair hem iyi bir insandı yani. Şöyle bakıyorum, dünya görüşü hiç benzemeyen şairler ve akademisyenler, ardından onun hep bu yönünü vurguluyor.

Edebiyat tarihimizde bir N Fazil, O Veli, Y Kemal etkisi oluşturacağı muhakkak olan iki şairden biriydi.”

Sezai Karakoç 22 Ocak 1933'te Diyarbakır'ın Ergani ilçesindendir.   

1944 yılında ilkokul eğitimini Ergani’de tamamlar.  Ortaokulu Maraş ortaokulunda parasız yatılı okur. Ondan dolayı da çok kişi Sezai Karakoç’u Bahattin Kararakoç ve Abdurrahim Karakoç’la kardeş zanneder.

Lise eğitimi için Gaziantep'e giden Sezai Karakoç, 1950’de Gaziantep Lisesi'nden mezun olur. 1955’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden  mezun olur. Maliye Bakanlığı bünyesinde çalışmaya başlar. Maliye müfettişi olur.

Ortaokul yıllarında Büyük Doğu okuyucusu olan Karakoç, 1950'li yıllarda Necip Fazıl’la  tanışır. O yıllarda derginin sanat edebiyat sayfalarını yönetir. Edebiyat çalışmalarını yürütmek için 1965'te görevlerinden  istifa eder. 1971'de bakanlıktaki görevine tekrar dönerse de 1973 yılında yine aynı nedenden ötürü istifa eder. Bu tarihten itibaren ise hiçbir resmi görev almaz.

Görevi icabı pek çok kez Anadolu'yu gezer ve insanımızı yakından tanır.

İstanbul'da Diriliş dergisini kurar. Ardından siyasete atılmaya karar verir.  26 Mart 1990'da Diriliş Partisi'ni kuran Karakoç, 7 yıl partinin genel başkanlık görevini yürütür.  

SEZAİ KARAKOÇUN ESERLERİ

Şiirleri

1959 – Körfez    1962 – Şahdamar     1967 - Hızırla Kırk Saat      1968 – Sesler   1968 - Taha'nın Kitabı      1968 - Kıyamet Aşısı      1969 - Gül Muştusu     1970 - Zamana Adanmış Sözler

1975 – Şiirler    1977 – Ayinler        1981 - Leyla ile Mecnun       1987 - Ateş Dansı

1989 - Alınyazısı Saati

Deneme-İnceleme Yazıları

1965 - Yunus Emre    1967 – Yazılar    1967 - İslam'ın Dirilişi    1967 - İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü    1968 - Mehmet Akif    1969 - Mağara ve Işık    1982 - Edebiyat Yazıları 1

1986 - Edebiyat Yazıları 2

Ödülleri

1968 Milli Türk Talebe Birliği Milli Hizmet Madalyası

1970 Sürgündeki Macar Yazarları Gümüş Madalya Ödülü

1982 Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü

1988 Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü

1991 Dünya Sanat ve Kültür Akademisi Ödülü

Sözü yine Sezai KARAKOÇ’la noktalayalım derim değerli okurlarım:

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında

Köle gibi satıldım pazarlar pazarında

Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında

Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında

Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında

Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda

Verilmemiş hesapların korkusuyla

Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır

Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır

Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır

Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Sezai KARAKOÇ’a ve onun şahsında güzel Türkçemizi çağlar boyunca şiiriyle, sazıyla sözüyle taşımış olan bütün şuaraya Allah’tan rahmetler diliyoruz. Mekanları cennet olsun….

Sevgilerimle…

sezai-karakoc.jpg

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum