Sokrates’in savunması

Felsefenin temel kaynağı olarak kabul edilen 'Sokrates'in Savunması'

Platon hocası Sokrates’in savunmasını kaleme alarak bir erdem savaşçısının haksızlıklar karşısında dik duruşunu ölümsüzleştirmiştir.

Sokrates bilge, cesur ve dürüst bir insan olarak tarihe yön veren ender şahsiyetlerdendir.

Atinalı tanrıları kabul etmemekle suçlayarak ölüm fermanı çıkarmalarına karşılık belki de ilk denilebilecek bir savunma tarzı ortaya koymuştur.

Sokrates, heykelci bir babayla ebe bir annenin oğludur. Soylu bir aileye sahip değildir. Gençlik yıllarında çeşitli savaşlara katılması onun cesareti ile ün salmasına sebep olmuştur. “Dinsizlik” ve “ gençleri doğru yoldan çıkarmak” gibi mesnetsiz suçlarla yargılanıp ölüme mahkûm edilmiştir.

Filozof kimliğiyle tanınan Sokrates; “Kendini bil!” ilkesini savunmasıyla kendisinden sonra ki felsefeyi derinden etkilemiş o kadar ki, eski yunan felsefesini Sokrates öncesi ve sonrası iki döneme ayırmıştır.

İncelenmemiş bir yaşam insan için yaşanmaya değmez” sözü, onun en unutulmaz sözlerinden birisidir.

Platon’un kaleme almış olduğu Sokrates’in savunması adlı eserde, Sokrates aleyhine ve lehine oy verenler için mahkeme heyeti huzurunda konuşma yaparak savunmasını gerçekleştirir. Eser, başlangıç ve gidişat yönünden bu doğrultuda şekil alır. Üç ayrı bölümde ele alabileceğimiz kitap, birinci bölümde Sokrates’in asıl savunmasını konu alır. İkinci bölümde nihai yargı kararı verilmiştir. Üçüncü bölümde ise, Sokrates’in soğukkanlılıkla ölüme gidişi anlatılır.

Yargıçların ona çeşitli ceza önermiş o hiç birini kabul etmemiş. Ve Şöyle demiştir.

Sürgün cezası teklif edersem, belki bunu kabul edersiniz ne dersiniz diye yargıç sorar

Sokrates “Ama benim hemşerilerim olan sizler bile benim konuşmalarıma ve sözlerime tahammül edemezken, başkalarının bana tahammül edeceğini umacak kadar düşüncesiz olmak için yaşama hırsının gözlerimi bürümüş olması lazım” diyerek, sürgün cezasını da reddeder.

Sokrates; “Hapis cezasına gelince; niçin cezaevlerinde, yılın yargıçlarının ve 11 savcının kölesi olayım” diyerek, hapis cezasını da kabul etmez.

Sokrates: “Para cezası mı diyeceksiniz? Ben, hiçbir öğrencime parayla ders vermedim. Beş param yok. Benim vazifem, size para ile erdemin elde edilemeyeceğini, paranın ve iyiliğin de erdemden geldiğini söylemektir. Param olsaydı, beni beraat ettirecek bir para cezası teklif ederdim. Ama ne yapayım ki yok. Evet, belki 1 Mina (antik Yunan para birimi) verebilirim. Onun için bu cezayı teklif ediyorum” der.

Sokrates’in savunması bittikten sorma, 500’ler meclisi bir oylama yapar ve 30 oy farkıyla Sokrates, ölüme mahkûm edilir. İdam edilmeye giderken karısı koluna yapışır “Seni haksız yere idam ediyorlar” der.

Bunun üzerine Sokrates döner ve şu tarihi cevabı verir. “Haklı yere idam etseler daha mı iyi?” Sokrates 70 yaşında M.Ö. 399 ölüme mahkûm edilir. Baldıran zehri içirtilerek idamı gerçekleşmiştir.

Platon hocası Sokrates’in savunmasını kaleme alarak bir erdem savaşçısının haksızlıklar karşısında dik duruşunu ölümsüzleştirmiştir.

Sokrates bilge, cesur ve dürüst bir insan olarak tarihe yön veren ender şahsiyetlerdendi

Acaba ülkemde öyle mi?

Ülkemde Feto belası yüzünden birçok komutanlar ve bilge kişiler yıllarca ceza evlerine de baldıran zehiri içerek ya öldüler ya da dert sahibi oldu. O dönem karanlık bir dönemdi. Tanrı bir daha göstermesin.

Sokrates; Siyasal iktidarların icraatlarını sorguluyor.

Bazı yöneticiler de kendi icraatlarını sorgulayanlara kızıyor ve bertaraf ediyor.

Sokrates; Sanık durumunda olup, kendisini ve ahlaki değerlerini savunuyor.

Yine feto ihaneti yüzünden Balyoz gibi davaların savcılığına soyunup suçluyor.

Sokrates; Gençlere, olayları akıl ve mantık süzgecinden geçirmeyi ve sorgusuz sualsiz biat etmemeyi öğretiyor.

Sokrates; Haksızlıktan sakınmayı söylüyor

Sokrates; Bilime değer veriyor. Şarlatanlığı ve hurafeleri reddediyor.

Sokrates; Özgür düşünmeyi, kuşku duymayı, sorgulamayı ve eleştirmeyi, demokrasinin ön şartı olarak görüyor.

Bizde gerici ve yobazlar kitaplarını bile bombadan daha tehlikeli olarak niteliyor.

Geçenlerde Sayın Mustafa Balbay kitaplarında ve verdiği konferanslarda tutuklu kaldığı sürede geçen olayları dramatik bir şekilde anlattı. Birçok örnek vererek bu mahkemelerin ne durumlara düştüğünü, ortaçağ mahkemelerini aratmadığını söyledi.

Toplanan düzmece bilgi ve belgeler gizli tanıklarla yurtseverlerin yıllarca içerde yattıklarını anlatırken bir örnek de verdi.

Komutanlardan birisi sorgulanırken gizli tanığa hâkim soruyor.

Bunu tanıyor musunuz?”

Evet, iki sene önce falan yerde gördüm.

Yargıç sorgulanan yurtsevere “Buna ne diyorsun” diye soruyor.

Sorgulanan komutanda, “Ben 4 senedir cezaevindeyim iki sene önce nasıl dediği yerde olabilirim” diye yanıt verir.

Görüyor musunuz adil yargılamayı?

O dönemde ceza evinde yatan yurtseverler hepsi suçsuz diyor.

Bende soruyorum suçsuz olduğunuz sizin yüz akınız.

Ya suçlu olsaydınız daha mı iyi olacaktı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum