Vesayet

2. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sının üstünlüğü ABD’nin Normandiya çıkarmasıyla sona erdi. O güne kadar dünyada İngiltere’nin ekonomik, siyasi, askeri üstünlüğü vardı. Avrupa’yı Nazilerden kurtaran ABD, Batı Avrupa’nın güvenliğinin teminatı oldu. Kurulan batı ittifakı ABD’nin liderliğinde Doğu Sosyalist blokuna karşı askeri bir birliktelikti. Bu dengesiz ittifak Avrupa ülkelerinin ABD’nin himayesini kabulü anlamına geliyordu. Bu siyasi vesayetti.

Avrupa’ya barışı getiren ABD müdahalesi 850.000 Amerikan askerinin binlerce harp gemisi ve binlerce uçağın Normandiya kıyılarında riske atılmasının bedeliydi.

Artık Avrupa’da yeni bir dönem başlıyordu, bu iki kutuplu siyasi yapı, birçok ülkenin siyasi bağımsızlığından taviz vermesi neticesini doğurdu.

Savaş yıllarına kadar bağımsız dış politika izleyen Türkiye savaş sonrası Batı ittifakının üyesi oldu. 1952’de NATO’ya girdi, Sovyet tehdidi Türkiye’yi Batı ittifakının kucağına itti. Böylece Türkiye kısmen vesayeti kabul etmiş oldu.

O gün bugün Türkiye Batı ittifakının bir parçası olarak zımnen ABD vesayet rejimini kabul etti. İç ve dış politikada ABD’nin Türkiye’ye müdahale yolu açıldı.

1960 askeri darbesi Amerika’nın izni ve desteğiyle yapılırken 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri aynı vesayetçi yapının tezahürleriydi. Rahmetli başbakan Bülent Ecevit bu vesayetle mücadele eden politikacılardandır ‘Afyon Meselesi’.

Son yıllarda ABD’nin vesayet şekli değişti, eskiden askerleri kullanan ABD, 2000 yılından sonra vesayetini dinsel cemaatler üzerinden kullanmaya başladı. Bu müdahalesini demokratik yollardan seçilen siyasi iradeye karşı yapıyordu.

Bugün mevcut siyasi iradenin ekonomik, askeri bağımsızlık hamleleri kısmen başarılı olmaya başladı. Hükümetin ekonomik ve siyasi bağımsızlık yolunda attığı adımlar ABD’nin hedefi haline geldi, ilişkiler gerginleşti.

Ülkemizin bağımsızlığı yolunda yaptığı önemli hamlelerden bazıları şunlardır:

- Türk ordusunun terörü sona erdirmek için yaptığı sınır ötesi harekat ve operasyonlar

- Yunanistan’ın 12 deniz mili tezini ABD’ye rağmen harp sebebi sayması

- Türkiye’nin milli enerji politikasını hayata geçirmesi

- Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de doğalgaz ve petrol arama çalışmaları

- Afganistan, Azerbaycan, Somali, Katar ve Libya’da askeri üsler kurması; 20 ülkeye askeri eğitim desteği vermesi

-Askeri darbeleri önleyici tedbirler alması, askeri darbecileri yargılaması

- Rusya ile ekonomik işbirliğine önem vermesi, S400 savunma sistemini kurması

- Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’a askeri lojistik desteği vermesi

- Stratejik bor madeninin işletmesini yerli firmalara vermesi

-Dost ve kardeş ülkelere askeri silah satışı

-Yerli ve milli harp sanayini kurması

- İleri teknoloji ürünü yerli otomobil sanayini kurması

- Dijital teknolojiyi ülke genelinde yayması

Bu ekonomik, sosyal, askeri hamleler partiler üstü milli her vatanseverin sahip çıkması gereken icraatlardır.

14 Mayıs’ta yapılacak olan genel seçimler milletvekili ve başkanlık seçimi Türkiye’nin hayati meselelerine milli, manevi, tarihi varlığımızı ve geleceğimizi belirleyen tercihlere açık olacaktır. O bakımdan meselenin parti meselesi değil, vatan ve milletin geleceği meselesi olarak kabul edileceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum