Ah ıhlamur ağaçları!

5 bin yıllık kadim medeniyetin yaşandığı medeniyetler beşiği bu güzel Aydın kentinin bütün değerlerini ve zenginliklerini sevmemek, önemsememek onu sahip çıkmamak mümkün mü?

Bu toprakların ekmeğini yiyen, havasını teneffüs eden, suyunu içen memleketini seven herkes yaşadığı toprakları sevmeli, gelişmesi için katkı koymalıdır.

“Dağlarından yağ, ovalarından bal akan şehir” Evliya Çelebi böyle demiş Aydın topraklarını anlatmak için… Dünyanın en büyük kuru incir üretimi ve Türkiye’nin en büyük zeytin üretimi yapılan mümbit toprakları  barındıran Aydın’ı çok seviyorum. Ovasını, yaylasını, havasını Menderes nehrinin kıyısındaki söğüt ağaçlarını, esen rüzgârlarla sallanan sazlarını, ılgınlarına kadar seviyorum.

Atatürk Kent Meydanı’ndaki çocuklarımızın gölgesi altındaki oynadığı, yaşlılarımızın yazın kavurucu sıcağında gölgesinde bir nefes alıp dinlendiği o kesilen çam ağaçlarını, ıhlamurları da kaldırımları süsleyen Aydın’ın simgesi olmuş turunç ağaçlarını da seviyorum.

O meydandaki havuzlu parktaki ağaçların ah bir dili olsa da konuşsa. Hepimiz kim bilir o ağaçların, çamların, ıhlamurların günde kaç defa önünden gelip geçmişizdir. Anlatmakla bitiremeyeceğimiz ne hatıralarımız vardır bir düşünelim hatırlamaya çalışalım. Bu şehirde yaşanan milli bayramlar, törenler, siyasi partilerin kalabalık coşkulu mitingleri, festivaller, konserler, sergiler ve fuarlar…  

Olayları ve su gibi akan yolları bir film şeridi gibi gözümüzün önüne getirelim. Neler yaşandığını, kimler geldi kimler geçti bu meydandan bir düşünelim.  Acı tatlı hatıralar ve duygular yüklü ne günler…

Aydın 24 gazetesi yazarlarından Sayın Orhan Erdem’in “Ah ıhlamur ağaçları ah!” başlıklı yazısından çok etkilendim. Meydanın eski hali film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Atatürk Kent Meydanı’ndaki çam ağaçları, mis gibi kokan ıhlamur ağaçlarını hatırladım.

Eski bir belediyeci olarak bu güzel şehrimizle ilgili en prestij meydanda can alıcı hatıraları olan kaldırımlardan çam ağaçlarının ve ıhlamurların kesilip katledilmesini konu olan bu yazı yaralarımı depreştirdi.  Kim bu hatıraları yok etmişse halkın vicdanında yok olmaya mahkûmdur.

Meydanın eski hali film şeridi gibi gözümün önünden geçtiğinde şu mısraları mırıldandım. Yürekleri ağaç sevgisi, yeşil ve doğa sevgisi ile dopdolu olan okuyucularımla da paylaşmak istedim.

AH IHLAMUR AĞAÇLARI!

Sokaklar, sokaklar… ıhlamur kokan sokaklar…

Çarşılar, meydanlar… taksi durakları, insanlar…

Bu şehrin süsüdür ıhlamurlar…

***

Eli kırılasıcılar, capcanlı ıhlamurları kestiler…

Bu şehrin güzelliği, süslerini biçtiler.

Ihlamurun kokusunu, ruhunu çaldılar.

Bir gün dalı kökü kesilen ıhlamurlar, bizden hesap soracak…

Mayıs ayının hoş kokan parfümü, güzel ıhlamurum,

Bu dünya seni kıyanlara da kalmayacak…

***

Çok şükür Yarabbi, senin kokunu özleyen, seni seven dostların da varmış.

Aydın İstasyon Meydanında, ihtişamlı o nazlı duruşuna hiç unutmazmış.

İşte yaratılmışa, bir karıncaya, bir ıhlamur çiçeğine vefa bu…

Yıllarca bu şehirde herkes senden şifa buldu.

Baharın güzellikleriyle şehrin üzerinde mis gibi koktu

***

Ah ıhlamur ağaçları ahhh…

Yazık oldu Aydın’a, yazık, vahh…

Atatürk Meydanındaki bize bakışın, nazlı duruşun hafızalardan hiç silinmeyecek

Seni bilen, tanıyan, seven hep özleyecek.

Sende bu şifa, bu güzel koku oldukça

Bizde bu ıhlamur aşkı hiç bitmeyecek.

***

Gönlü güzel okuyucularım, ıhlamur ağacının o güzel kokuları burnumuzda ebediyen tütsün! Ruhumuz o güzel kokularla yıkansın! Pırıl pırıl tertemiz akan ırmaklar gibi…Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.