Atatürk ve gençlik

Medya ve siyaset yazarlarından Sayın Celal Durgun, “Atatürk ve Gençlik” başlığı ile benim de çok hoşuma giden, belgesel nitelikte bir yazı kaleme almış. Ben de bu yazıyı okurlarıma aynen aktarıyorum.

Gençlerine bayram armağan eden tek lider, Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Tarih 1923, Atatürk gençlere sesleniyor:

“Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir.

Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır:

Galip olmak, mağlup olmak.

Size, Türk gençliğine bırakacağımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız.

Milletin yükselme gerek ve şartları için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin.

Milleti o yükselme merhalesine götürmek için dikilecek engellere hep birlikte mani olacağız.

Bunun için dimağlarımıza, irfanlarımıza, bilgimize, icap ederse bileklerimize, pazılarımıza, bacaklarımıza müracaat edecek, fakat neticede mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız.

Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C.II, s.133 / Aktaran Sinan Meydan)

***

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ağustos 1924’te büyük zaferin 2. Yıldönümünde, Dumlupınar’da Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin kazanıldığı alanda yaptığı tarihi konuşmasını şöyle tamamlar:

“Son sözlerimi özellikle memleketimizin gençliğine yöneltmek istiyorum.”

“Gençler!”

“Cesaretinizi arttıran ve sürdüren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfanla insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.”

“Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir.

Cumhuriyeti biz kurduk. Onu yücelterek yaşatacak olan sizsiniz”.

***

Prof. Âfet İnan, Atatürk’ün “NUTUK”U yazarken uzun süren belge topladığını ve yazma çalışmaları sona erdiğinde, arkadaşlarına “şimdi beni dinleyin” diyerek, “Gençliği Hitabe”yi çok duygulu bir şekilde okuduğunu anlatır.

Okuma işi bitince bakışlarını Ankara ovasının derinliklerine daldırdığını ve gözlerinden, Türk gençliğine olan güven ve sevginin ifadesi olan birkaç damla yaş süzüldüğünü gördüğünü söyler.

Atatürk; NUTKUNU “Gençliğe Hitabe” ile bitirir.

“… Memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin (yayılmacıların) siyasi emelleriyle tevhit(birleştirme) edebilirler.

Millet, fakr ü zaruret (fakirlik ve çaresizlik) içinde harap ve bîtap (yorgun-bitkin-perişan) düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı!

İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

***

Tarih 1933, Bursa’da, Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunulur.

Atatürk, Bursa’ya gider ve gençlikten beklentilerini şöyle dile getirir:

“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.

Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.

Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir.

Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.

Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.

Mahkeme onu yargılayacaktır.

Yine düşünecek; ‘Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.’ diyecek.

Onu hapse atacaklar.

 

Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki, ‘ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.

Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.

Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!”

***

Atatürk; “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir” sözü ile yaşça büyükleri de “genç” kabul etmiştir.

Atatürk, “Benim anladığım gençlik, bu inkılâbın fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara götürecek kimselerdir.

Benim nazarımda yirmi yaşında bir yobaz ihtiyar, yetmiş yaşında bir idealist ise zinde bir gençtir” demişti.

***

Atatürk, 37 yaşında Çanakkale’yi geçilmez kıldı.

Atatürk, 38 yaşında Kurtuluş Savaşının başına geçti.

Atatürk, 41 yaşında düşmanı denize döktü.

Atatürk, 42 yaşında Cumhuriyet’i ilan etti.

44 yaşında şapka ve kıyafet devrimini gerçekleştirdi.

48 yaşında Harf devrimini yaptı.

***

Atatürk; düşüncede, eylemde, siyasette, kültürde, sanatta, bilimde, yaşamda, devrimlerde hep genç kaldı, hep genç düşündü.

Her yaştan gençlere çağırımdır:

Atatürk’ün yazdığı “NUTUK”U yenide okuyunuz.

Atatürk’ün, “GENÇLİĞE HİTABESİ”NDE yazılanları aklınıza kaydediniz.

Atatürk’ün, “BURSA SÖYLEVİ”Nİ anlayınız.

ONUNCU YIL MARŞINI coşkuyla söyleyiniz.

Kemalizm’i donduranlara karşı çıkınız.

Atam, Atam diye bağıranlara, mavi gözüne, sarı saçına övgü düzenlere kanmayınız.

Kemalizm’in özü, ulusal bağımsızlık ilkesine dayanır; halkçılıkla bütünleşir, cumhuriyetle özdeşleşir, milliyetçilikle kuvvetlenir, laiklikle uygarlaşır, devletçilikle zenginleşir, devrimcilikle tümleşir.

Bugün televizyon haberlerinde Malatya’da bir öğretmenin veya müdürün Büyük Atatürk’e hakaret eden sözleri içimi sızlattı. Ülkeyi kurtaran cumhuriyeti kuran böyle bir dehaya hakaret etmek terbiyesizliğin ve kendini ve tarihini bilmeyen bir zavallı diyorum. Ve bundan her türlü yobazlık beklenir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.