Ahmet KELEŞOĞLU

Ahmet KELEŞOĞLU

Doğanın tahsilatı

Ne yaptı İnsanoğlu?

Yüzyıllardır tüketti, topladı, saldırdı ve yok etti.

Kendisine ait olmayan ne varsa acımasızca parçaladı ve çekti aldı.

Benim olsun bizim olsun dedi. Paylaşmak istemedi.

Devletlerde öyle yaptı.

Kendi insanını kutsayıp 3. Dünyayı ve mazlum milletleri yok saydı dev emperyalist güçler. Oysa dünya sadece insanlara ait değildi.

Dünyanın başka sahipleri canlıları da vardı. Doğanın ortak mirasçıları olan bitkileri, ormanları, hayvanları yok sayıp görmemezlikten geldiler.

Ormanları ateşe verip doğal yaşama karşı geldi insanoğlu.

Bu dünyada develer fazla su tüketiyor diye toplu olarak öldürüldüler, katledildiler. Denizlerdeki canlıları balıkları acımasızca avladı insanoğlu. Fok balıklarını diri diri hançerlediler. Denizin akıllı hayvanı diye sırf para için Yunusları dar havuzlara tıkayıp eğitim adına işkence yaptılar Vahşi hayvanları kendi doğal yaşamından koparıp sirklere hapsettiler…

Göçmen kuşların rotasını bozup barınma yerlerini doğal göllerini kuruttular, zehirlediler. Bu kuşlar şimdi şaşkın şaşkın konaklayacak yer arıyorlar. Havai fişek ve ses bombalarıyla kanatlı hayvanların ödlerini patlatıp neslini bitirdiler. Kuşların o güzel sesleri duyulmaz oldu artık.

Baharın o cıvıltılı müjdecileri yok şimdi.

Altın için dağları ormanları bitkileri kazıyıp çevreye siyanür saldılar. Sırf para babaları daha çok kazansın diye yok edildi ormanlar.

Jeotermalle tüm canlıları oksijensiz bırakıp kanserin önünü açtılar.. Hidro Elektrik Santralleri kuracağız diye dereleri yok ettiler, doğal akışı içindeki dere yataklarının yönünü değiştirdiler.

O güzelim akan dere suları kurudu ve yok oldu. Kurbağaların ritmik müzik organizasyonu sessizliğe gömüldü. "Su akar yolunu bulur", artık atasözü olmaktan çıktı. Sular evleri insanları önüne katarak sel oldu felakete dönüştü. Doğanın dengesi tamamen ortadan kalktı ve mevsimler değişti. Bitkiler şekil değiştirip meyvelerin tadı tuzu birbirine karıştı. Doğa savunucuları tartaklandı azarlandı bu ülkede.

Aydın'ımızdaki Jeotermal kuyularının açılmasına izin verildi. Biz bu haksızlıklar karşısında mücadele veren sivil toplum kuruluşlarını ve köylülerimizi de yakından tanıyoruz.

İncirimizin tadı yok yetişmiyor artık.

"MENDERES KAN AĞLIYOR"

İnsanoğlu doğaya geri dönülmez tahribatlarda bulunarak acımasızca saldırdı. Bencillik ve açgözlülük aleni yapılır oldu.

Paylaşım, yardımlaşma ve koruma duygusu yok artık, kayboldu.

Yüzbinlerce insan açlıktan ölürken ekmekler çöpe atılıyor.

Dünya kanlı paylaşım ve enerji kaynaklarının peşinde koşarken, evlerin aç yatan çocuklarını hiç düşünen olmuyor. Sokaktaki hayvanlara yaşam alanı bırakılmadı. Her yer betona çevrildi. Zavallı hayvanlar açlığa yokluğa mahkûm edildi.

Bundan daha büyük zulüm olur mu?

Olmaz tabii.

Pahalı çanta ve ayakkabı için hayvanlar katledildi bu dünyada. Vahşi Kapitalizm doğadaki tüm canlıları yok etti bitirdi. 

Dünya yüzündeki afetler deprem, tusunami ve bulaşıcı hastalıklar yetmezmiş gibi, savaşları dayattılar bize.

Seçeneksiz bıraktılar dünyayı.

Sonunda ne oldu? Geriye dönüş başladı.

Hem de sırasızca ve ayrım yapmadan.

Şimdi karşımıza bir virüs canavarı var.

Çok kötü bir canavar.

Adı ise Corona virüsü Covid 19.

İnsanlar arasında hiç ayrım yapmıyor Coronavirüs.

Yaşlı genç zengin fakir demeden hayattan çekip alıyor.

Dünya'ya uyarılar hiç bitmiyor aslında.

Kâinatın şaşmaz terazisi, doğal devinimini ayakta tutmak adına devamlı ikaz ediyor bizi. Corona virüsü belki de bilmem kaçıncı uyarı oldu. Belki en büyüğü, belki de bir öncesi. Bilemeyiz.

Kainatın hesabı açık ve net, her şey ortada aslında.

Şimdi dünyanın haline bakar mısınız?

Fransız doktor diyor ki;

"Devletin bu hale geleceğini hiç düşünmemiştim, maske sıkıntısı yaşıyoruz, elimizde yapay kalp var ama maske yok!"

İnsanlar korku içerisinde yaşıyor artık. Herkes birbirinin yüzüne şüphe ile bakar oldu. Hiç bir şeye dokunamaz kimseyle yan yana gelip konuşamaz hale geldik. Evlere kapanıp yetkililerin iki dudağı arasından çıkan cümlelere kilitlendik. Korku içerisinde yaşıyor ve çaresizce bekliyoruz.

Virüs insanlığı sıraya dizdi hizaya soktu resmen. 

Güzel bir habere hasret kaldı kulaklarımız.

Bir aşı bulunsun ve insanlık kurtulsun diye. Yalvaran gözlerle bakıyoruz olan bitene.

Dünya teslim olmuş durumda.

Yok mu bizi kurtaran?

Acımasız batı dünyası ve emperyal sömürücülerin imdadına, yine insanlık adına beğenmedikleri dışlayıp ambargo uyguladıkları Çin ve Küba yetişti. Nerede kaldı batı çağdaşlığı ve medeniyeti. Coronavirüs Avrupa Birliği’ni darmadağın etti. Tüm ülkeler sadece kendini kurtarma peşinde. Herkes kapılarını kapattı. Altı yüz Fransız doktor dava açtı. Amerika’nın virüsü Çin'e bıraktığı söyleniyor. Çinliler bir açıklama beklerken ABD'de ise tık yok. İngiliz gemisi denizin ortasında mahsur kaldı. Hiç bir devlet sahip çıkmadı gemiye. O beğenmedikleri Sosyalist Küba Devlet'i açtı kapılarını mahsur kalan insanlara. Üstelik te tedavi ederek.

Hangi devletlerin acımasız zalim oldukları, hangilerinin ise yardımsever ve merhametli insancıl oldukları ortaya çıktı bu dönemde. İtalyanlar boğularak ölürken Çinliler doktor sağlık ekipmanları ve dev kargo uçaklarıyla yetiştiler. İtalyanların Çinlileri alkışladığı nerde görülmüş? Tüm bunlar insanlık adına yapıldı. Kapitalizm de, Liberalizm de, Karma ekonomi düzeni de yerle bir oldu. Batılı devletler kendi halklarına sahip çıkamadı. Avrasya'nın çalışkan devletleri Türkiye dahil dünya devletlerine test kiti yolladı. Biz Türkiye olarak 19. Yüzyılda Hıfzıssıhha Enstitüsü'nün çalışmalarıyla Çin'e kolera aşısı göndermiştik. Şimdi ise bu milli kurumumuzun yeniden açılmasını istiyoruz.

Coronavirüs savaşında başta sağlık çalışanları olmak üzere emniyet güçlerimiz, resmi ve gayriresmi tüm bileşenleri yürekten alkışlıyorum.

Geçmiş olsun başın sağolsun! Yorgun Dünya ve Türkiye’miz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum