Konumuz:Genel kültür- Dersimiz:Türkçenin önemi

‘Müslüman olmak’ ile  ‘Araplaşmak’ kavramlarını birbirinden ayıramadığımızdan ana dilimiz Türkçe öz yurdunda ikinci sınıf insanmış gibi muamelesi görmeye başlayalı çok oldu.

Arapça ve Farsçanın hayranlığı az gelmiş gibi İngilizceyi Türkçenin bir adım önüne çıkarma çabamız son surat devam ettirdiğimizin ayrımında bile değiliz.

Durum böyle olunca: Canımızı kurtarmak için bindiğimiz ‘cankurtaran’ sözcüğünü dilimizden atarak Fransızca ‘donanımlı araba’ demek olan ‘ambulans’ sözcüğünü öz evlâdımızmış gibi sahiplenmişiz.

‘Donanım, donanma, donatım’ gibi öz be öz Türkçe sözcük kökeni olan ‘don’ sözcüğünü ‘tüh kaka’ ilân ettiğimizden Fransızca   ‘külot’ sözcüğünü bağrımıza bastık.     

Külot sözcüğünün neyi nesi olduğunu araştırmak hiç aklımıza gelmemiş, ‘cull’ kökenlidir, ‘cull’ ne mi demek? Lâf aramızda ‘kıç, popo’  demektir.(Öteki anlamlarını varın siz düşünün) Tuvaletlerinde su bulunmayan bir milletin kıçından medet umduğumuzun ayrımında mısınız?

Yazık,  çok yazık!

Türkçe konuştuğunu sanan halkın çoğu bence nece konuştuğunu bilmez durumda.           

Çok mu sert bir saptama oldu? Buyurun, sabırla okumaya devam edin lütfen.

Çift hörgüçlü erkek deve’ demek olan  ‘Buğra’ sözcüğünü çocuklarımıza ad olarak vermişiz. Oğlunun adını ‘Ersin’ koyanlar bu sözcüğün  ‘ ıspatula’  demek olduğunu bilselerdi oğullarının adını ‘Ersin’ koyarlar mıydı?

 ‘Turunç memeli kız, körpe, ellenmemiş’ anlamındaki ‘Nahide’,  Farsça ‘saçı başı dağınık, kirli, pis’ anlamına gelen ‘Jülide’, ‘durmadan ağlayan, inim inim inleyen’ anlamındaki  ‘Nalân’ sözcüklerini kızlarımıza ad olarak verişimiz bir şeylerin göstergesi olmalı, ama neyin göstergesi?

Sevgi sözcüğü olarak kullandığımız ‘cimcime/m” sözcüğü Arapça ‘kafatasından yapılan kadeh demek olan “cumcuma”dan alıntıdır. Sarı saçlı, renkli gözlü kız çocukları “papatya/m” diyerek severiz. ’Papatya’ sözcüğü ‘papás / παπάς (Yun.)  sözcüğünden alıntı olup papazın karısı demek olduğunu söylesem bana inanır mısınız?

 ‘Yumurcak’ Eski Türkçe yumur / yumru + cak / yumurcak = ur, tümör, ölümcül hastalık, top gibi yumuşak, “cicim” sözcüğünün cācim’ ( جاجم ) (Fars.) alıntı olup renkli iplerle örülen yer yazgısı’ demek olduğunu bilmek sizde şaşkınlık yaratmıyor mu?

Alın size dan diye bir soru daha: Yarın ‘serbest’ misiniz? Lütfen iyi düşüşün, sizi uyarıyorum, bir tuzakla karşı karşıyasınız.

Farsça ‘sarbasta’ sözcüğünden alıntı olan ‘serbest’ başı bağlı, işlem, gerdek görmüş, kızlığı bozulmuş demektir. Eski Türklerde ancak gerdek gören kızlar saç örgülerini başları üstünde bağlayabilirdi. Görüyorsunuz ya, serbest olmak için gerdek görmeniz gerekirmiş.

’Başı bağlı’ deyiminin nereden geldiğini bu arada öğrendik, öyle değil mi?

İngilizce bilmeden dilinden İngilizce sözcükleri eksik etmeyen dalkavuklara ne demeli? Edebiyat etkinliğine davetli olduğum bir şehirde, bir berber dükkânının levhasında “Snop Berber Salonu” yazdığını görünce önce şaşırdım, sonra deliler gibi gülmeye başladım.

’Snop’ ne mi demek?  ‘Gösteriş budalası, züppe’  demek, ‘züppe’

Taylandlıların dilinde (5) ‘ha’ diye okunur. Böyle anlarda 555 yazıp sesli şekilde okumak geliyor içimden. Dükkânın levhasına ‘Snop Berber Salonu’ yazdıran Türkçe düşmanı, zavallı berbere birlikte ‘ha, ha, ha’ diye gülelim mi?

Bu zavallı berber gibi gülünç duruma düşmek istemiyorsak ana sütümüz gibi tertemiz olan Türkçeden ayrılmamalı ve zırnık kadar dilimizden ödün vermemeliyiz. Türkçenin konuşulmadığı yerde sen yoksun, sakın bunu aklından çıkarma.

Bir sonraki yazımda buluşmak dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum