Sıcak temmuz ayı ardından

Netameli ve Jeopolitik Anadolu diyarında çok acılar yaşandı, kanla ve gözyaşıyla yoğruldu bu topraklar. Dert bitmiyor,o yüzden barışa hasret kaldık.

24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması Türkiye Cumhuriyetinin tapusunun çıkarılmasıdır. Lozan’da ilk toplantıda İsmet Paşanın giriş cümlesi;                    

”Barış ise barış, yok savaş ise; Efendiler daha çizmelerimizi çıkartmış değiliz “sözleri ne kadar etkileyicidir.

Doğa bozuldu, iklimler değişti…

Karadeniz’i sel vurdu, Marmara Denizimizi müsilaj sardı. Sayın Cumhurbaşkanımız Rize’de sel mağdurlarını ziyaret etti, bir nebze olsun, sıcak sıcak içmeleri için vatandaşlara çevre dostu bez poşetler içinde çay dağıttı. Aziz halkımız çayları daha havada kapmaya çalıştı.

Karadeniz insanımız esprilidir. Sosyal medya, bu acılı günlerde ”Rize’de iyi ki çay yetişiyor, ya kabak yetişseydi” diyenler yanında “İyi ki Ce-Ha-Pe’ li Cumhurbaşkanımız yok, ya 70 cc’lik rakı fırlatsaydı” sözleri de gülümseten, hoş satırlar olarak yer aldı.

Kurban Bayramı geçti…                                                                                     

Uzunca bir tatilde, ailelere ziyaret adımı adeta unutulurcasına insanımız tatil yörelerine aktı. Toplumda bir değişim ve içine kapanma çağı yaşanıyor. Komşuluk ve bireysel ilişkilerimiz yok olurcasına günler yaşamaktayız. Vefalı komşuları, her yaraya merhem olan insanlarımızı yitirdik adeta.

Aydın’da Mimar Sinan Mahallesinde yalnız yaşayan bir kadıncağız evinde ölü bulundu. Kimsesi yokmu, komşuları arayıp sormadı mı? İşte bu olaylar beşeri ilişkilerimizin ölçüsüne dair bir kayıt olarak önümüzde durmaktadır.

Ülke olarak tasarruf tedbirleri ve porsiyonları küçültme önerilerinde bulunulmasının ardından geçmişe dönük hatıralar da yer aldı. Rahmetli Ecevit genelde tarifeli uçaklarla seyahat ederdi. Kıbrıs Barış Harekâtında başbakandı

Kıbrıs demişken,

Sayın Cumhurbaşkanımız, Kurban Bayramında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini (KKTC) ziyaret etti. Burada yaptığı açıklamada, Kıbrıs’a Türkiye olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Millet Bahçesi yapma müjdesi verdi. Bundan ziyadesiyle memnun olan halk sevgi gösterilerinde bulundu. KKTC önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ise; ” Devletlerin itibarı, binalarının ihtişamı ile ölçülmez. Demokrasisi, Özgürlükleri, insan haklarına, hukuka ve adalete saygısı ve yurttaşlarının refah düzeyi ile ölçülür” ifadelerini kullandı.

Basın hürdür, sansür edilemez

Türk basınından sansürün kaldırılması, 24 Temmuz Basın ve Gazetecilik Bayramı olarak anılmaktadır.  Aydın’da yerel basında emekçi kardeşlerimiz var. İsim versem, bir diğerine haksızlık ederim. Her etkinlikte ve olayda sırtında çantası ile iyi niyetle gülümseyen, sıcak yüzleri ile ekmek peşinde koşmaları bize umut veriyorlar. İzlediğimde hem gurur duyuyorum hem de aklıma gelmiyor değil. Maaşlarını alabiliyor mu? Gazete yönetenleri de ödeme yapabiliyorlar mı? Biz şurada iki satır karaladık diye kendimizi de bir halt yedi başı yerine koyduğumuz zannedilmesin ki, ekmekleri için haber peşinde koşan o kardeşlerimize haksızlık olur. Yerel Yönetimler, Belediyeler yerel basına ve emekçilerine vereceği en büyük destek eşit ve dengeli reklam vererek ve gazete alarak katkıda bulunmasıdır.

Kurban Bayramı tatilinde Kuşadası Zitur sitesi yakınlarında kanalizasyon borusu patlaması yaşandı. Anlatılıyor ki, Kuşadası Kuşadası olalı böyle bir yoğunluk yaşanmadı. Aslında işin doğasında olasılıklardan biridir. Yapılan açıklamalar ve sözler kırıp dökmekten öteye geçmemektedir.. Arıtma işleminde genel teknik sorunlardan da söz edilmektedir.  Asıl olan bu gibi yoğunluk arz eden yörelere gerekli yatırımların yapılarak önlemler alınmasıdır. Bu ise, yerel yönetimlerin başlıca asal görevlerindendir.Tekrarı ise, daha da sıkıntılı günler yaşanmasına neden olacaktır ki ancak o zaman bir ihmalden söz edilecektir. 

Aydınımızın sıcaklıkları bizi gün be gün hepimizi yormakta…                                        

Keza kuraklık da bir yandan öylesine düşündürücüdür. Gelişigüzel kazılan artezyenler,  kuyular dağlardaki pınar, çeşme ve koyakları kuruttu.                                                   

Bizim rahmetli Murat ağabey vardı,                                                                      

“Kavaklı Deresi Pınarları kemerli,                                                                            

Önünde biter aman yayla çiçekleri…” derdi.                                                         

Artık Kavaklı Deresi akmıyor, pınarları kurudu, Yayla çiçeklerine bile hasret kaldık gayri. Büyük Menderes kurudu da sulama için önü kesilerek yatağı neyse ki su ile dolduruldu…

Bir anda şaşkına döndük.                                                                                       

Sıcak Temmuzda Ege ve Akdeniz ‘de Orman Yangınları ile ülkede ilk kez bu kadar acı ve sıkıntılı bir dönem yaşandı. Günlerce sönmeyen, söndürülemeyen yangınlar, evleri, hayvanları yanan yöre insanı acı ve çaresizlik içinde.  THK Uçakları yine gündeme geldi. Cumhurbaşkanımız Manavgat ziyaretinde içmeleri için vatandaşlara çay dağıttı. Aziz halkımız çayları havada kaptı. Bir Belediye Başkanı yeni yapılacak evler ile ilgili eski evinizin yandığına sevineceksiniz beyanları, yangına karşı hazırlıkların tartışılır olması da gündeme damga vurdu. En son çıkan 187 yangından 15 yangının devam ettiğinden söz edilmektedir.

Ülkemizde 6-7 milyon Suriyeli mülteci var iken, Afganistan’dan yola çıkarak İran’ı boydan boya geçen Afgan guruplardan söz edilmektedir. Öyle ki, içlerinde kadın, çocuk ve ihtiyar olmayan bu Afgan mülteci akını da ilginç bulunmaktadır. 

Mülteci konusunda Bolu Belediye başkanı Tanju Özcan’ın adımları ve açıklamaları da gündemde iz bıraktı. Gerginleşen Belediye Meclisinde niye sinirleniyorsunuz diyerek, sakinleşmeleri için çay dağıttı.                                                                        

Bu topraklar insani ve kültürel açıdan mülteci akınını hak etmiyor.                     

Gerekeni zaten Türk halkı ve devleti yapmaktadır.

Bir sıcak Temmuz ayı da böyle geçti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.