Dr. Betül AKÇANAL

Dr. Betül AKÇANAL

Algımanya

Kuzey ülkelerinin insanı sarışın mavi gözlüdür.  Ortadoğu insanı esmer, Çin’de çekik gözlü, Afrika’nın insanı koyu kahverengidir. Bizim ülkemizde bir yöre değil bir şehirde bile insanlar rengârenktir. Bana gelen çocuklar, mavi, yeşil, kahverengi, ela gözlü, esmer, sarışın, kızıl saçlıdır. Ülkemizin coğrafyası da öyle, dağı var, ovası var, denizi, gölü, nehiri var, karı-kışı var, güneşi- yazı var. Toprağa kazma atsan altında her çağdan eseri var.  Zenginlik bu işte, her türlü doğa, farklı insanlar, zengin tarihimiz var. 

“Dinimiz İslam, kitabımız Kur’an”. Bu cümle pek çoğumuza konuşmaya başladığımızda öğretildi. Şekle takıldık, içeriği kaçırdık. İslam’ı sakal, takkeye, başörtüsü mantoya indirgedik. Kafamızın içinde değil dışında yaşadık. Hâlbuki ne der Kur’an da: (Hucurat suresi, 13. Ayet) “Ey insanlar! Şüphesiz biz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık.” Oysa siyasette gelinen nokta “ötekileştirerek oy toplama”. Birçok sorunla iç içeyiz. Bir sorun çıkınca onun nedenlerine inerek sorunu kökünden çözmek yerine, bir günah keçisi seçilip bütün suç onun üstüne devriliveriyor. Sonuçta o sorun azalmak, yok olmak yerine katlanarak artıyor.

Bu yapılanlara “Algı yönetimi” diyorlar. Medya araçlarıyla “algımıza ayar veriliyor.” O ayar verilmiş algılarımızla yönetiliyoruz. Oysa yöneten biz olmalıydık. Düşünmeyi, düşündüğümüzü söylemeyi öğretmediler, bize öğretileni söyledik, savunduk. O yüzden sanki bir algı manyaklığı ülkesi kısaca “Algımanya”da yaşıyoruz.  Dayanışıp üretip, el ele-kol kola refah içinde yaşayacak koca bir ülkemiz, zengin kaynaklarımız varken bir birimize düşüp geçim sıkıntısı çekiyoruz.  Gençler bu sebeplerden bu güneşli gökyüzünü bırakıp, gri bulutlu Avrupa’ya gitme hayalleri kuruyor. Oysa onlar bizim geleceğimizdi.

Bu ülkeyi, bugünümüzü, yarınımızı kurtarmak için artık bir kurtarıcı beklemeyelim. O süper kahramanlar yüzyılda bir dünyaya gelir, o da her yüzyıl bize denk gelmez. Bu günümüzü biz, yarınımızı çocuklar kurtaracak. Biz bu gün düşünmeyi öğrenmeye başlayacağız. Bize söylenen her şeyi süzgeçten geçirip bol bol “Ne, neden? Niçin?” sorularını soracağız. Çocuklarımıza da düşünmeyi öğreteceğiz. Gerçi çocuklarda zaten doğuştan bir öğreneme isteği vardır ve dikkat edin, bu soruları çok sık sorarlar. Yeter ki soru sorduğunda çocuklarınıza kızmayın. Onlara zaman ayırıp defalarca da olsa gözlerinin içine bakarak sorularını cevaplandırın. Sormadığı yerde siz sorun? “Sence bu güneş niye bu kadar sıcak?” diye hiç aklına gelmeyecek bir soru ile uyandırın beynini.

Bir insanın, bir ülkenin en önemli üretimi çocukları. Çünkü biz emanet aldığımız bu dünyayı onlara emanet edip gideceğiz. Geleceğin dünyasını onlar şekillendirecek. Şu anda yaşadığımız dünyaya bakarsanız bizim nesil çok da başarılı olamamışız. Dünyada savaşlar, yaşadığımız şehirde aç yatan insanlar var. Yaşadıkça dünyayı temizlemek yerine, her birimiz üretiğimiz kütlemizden büyük atıklarla dünyayı geri dönüşsüz olarak kirletiyoruz.

İyi çocuk büyütmek sadece çocuğu en organik yiyeceklerle beslemek, ideal boy kilo oranına ulaşmak, sağlık düzeyini en üst düzeyde tutmak değil. Önemli olan zekâ ve yeteneklerinin gelişimi için doğumdan itibaren desteklemekmiş “Düşünen, sorgulayan, hak ve özgürlüklerinin yanında sınırlarını bilen, saygılı, vatan-millet sevgisi yoğrulmuş, üreten çocuk yetiştirmek” : düşünmeyi geliştirmenin yollarından biri de çok kitap okumak. Çocuklara da kitap okuma alışkanlığı kazandırmak. Bu hafta anne babalara bir kitap önerim olacak. Adı: Çocuklara düşünmeyi öğretmek. Yazarı: Darlane Sweetland. Gelecek yazımda da bu kitabın ufak bir özetini yapacağım.

Hepinize mutlu bir hafta dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum