Dr. Metin AYDIN
Sağlık alanında gelişmişlik ve Aydın
İnsanların sahip oldukları yaşama hakkı, tanınan sağlık hakkı ile anlam kazanabilir.
Sadece yaşamak değil, sağlıklı bir yaşam sürmektir önemli olan.
Bu açıdan bakıldığında yaşam hakkı ve sağlık hakkının korunabilmesi etkin sağlık hizmetleriyle mümkün görünmektedir.
Devletlerin öncelikli amacı vatandaşlarına nitelikli bir yaşam standardı sağlamaktır.
Bunun için ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda düzenlemeler yapar ve bu
düzenlemelerin gerçekleştirilmesinde aktif rol alırlar.
Düzenlenmesi gereken başlıca alanlardan birisi de sağlık sistemidir.
Toplumsal ilerleme göstergelerinin ekonomik boyutunun yanında ülkelerin sağlık statüleri de önemli yer tutmaktadır. Sağlık hizmetlerinin planlanması ve düzenlenmesi, sağlık sorunları ile ihtiyaç ve beklentilerin ülkeden ülkeye hatta bölgeden bölgeye farklılık göstermesi nedeniyle güçleşmektedir.
Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimlerinden Merve Karaer ve Hüseyin Tatlıdil 2019 yılında Sağlık Bakanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu ve Kalkınma Bakanlığı istatistiklerini analiz ederek, illerin sağlık göstergelerine ve illere yapılan sağlık yatırımlarına bakarak, Türkiye’de illerin sağlık alanında gelişmişlik seviyelerine göre sıralamalarını yapmışlar.
Analizler sonucu sağlık açısından yüksek puanlar alan iller; Bolu, Edirne ve Isparta olarak belirlenmiştir.
Düşük puanlar alarak sonuncu sıralarda yer alan iller; Ağrı, Şırnak ve Hakkari olarak belirlenmiştir.
Bu çalışmada Aydın’ın Türkiye’deki 81 il arasında “sağlık alanında gelişmişlik seviyesi sırası” 49 olarak bulunmuştur.
Bunun diğer anlamı Aydın’ın Türkiye’de sağlık alanında gelişmişlik liginde orta alt sıralarda yer aldığıdır. Bu sıra Türkiye’de ekonomik olarak 20’ci büyük İl olan ve Ege Bölgesinde yer alan Aydın’a yakışmayan bir sıradır.
TÜİK verilerine göre 2019 yılında Türkiye’de Dolaşım Sistemi Hastalıklarına bağlı en fazla ölüm Aydın’da olmuştur. 2020 ve 2021 yıllarında bu klasmanda Aydın ili üst üstte Türkiye 2’cisi olmuştur. Dolaşım Sistemi Hastalıklarına bağlı ölüm ise hem dünyada hemde Türkiye’de en fazla ölüme sebep olan hastalık grubudur.
Kalkınma Bakanlığının Türkiye 2011 yılı sosyoloji-ekonomik gelişmişlik endeksine (SEGE-2011) göre Aydın’ın Türkiye’deki iller arasındaki sırası 19’culuktur.
Sağlık hizmetlerine erişimi sırası ise 17’dir. Bu verilere göre Aydın’ın Türkiye’deki iller arasında üst sıralarda yer aldığı görülmektedir.
Peki Aydın’ın Türkiye’deki iller arasında “sağlık alanındaki gelişmişlik sırası” ile “sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi ve sağlık hizmetlerine erişim sıraları” arasındaki derin uçurumun sebepleri nelerdir?
BU DERİN UÇURUMUN OLASI NEDENLERİ
1) Sağlık personeli ve kaynak dağılımının dengesizliği — “insan kaynağı eksikliği”
Aydın gibi, nüfus ve ekonomik potansiyeli olmasına rağmen eğer sağlık eğitimi / uzman hekim dağılımı / altyapı yatırım dengesi kurulmamışsa, “kişiye düşen doktor/hemşire oran” açısından dezavantaj yaşanabiliyor. Bu da sağlık hizmet erişiminde ciddi darboğazlara yol açıyor.
2) “Sağlık hizmet altyapısı & planlaması” yetersizlikleri
Erişim, yalnızca “hasta → hastane” mesafesi veya nüfus yoğunluğu meselesi değil; altyapının (hastane, ASM, birinci basamak, acil servis, personel & ekipman) dengeli dağıtılması, planlı yatırım ve yönetim ile sağlanabiliyor.
Türkiye’de birçok ilde bu planlama eksik kalmış durumda.
Ayrıca ekonomik potansiyel tek başına yatırım ve sağlık altyapısı kurmayı garanti etmiyor; planlama, kaynak tahsisi, önceliklendirme ve ulaşılabilirlik ile ilgili politikalar belirleyici olmaktadır.
3) İçsel sosyo-ekonomik eşitsizlik: “Gelir dağılımı & bölgesel uçurum”
Aydın nüfusun bir kısmı turizm, sanayi, ticaret gibi yüksek gelirli sektörlerde yer alırken; geniş bir kitle hâlâ tarım ya da düşük maaşlı hizmet sektörlerinde çalışıyor.
Bu da il içinde “sınıfsal / bölgesel” uçurum yaratıyor.
Gelir dağılımındaki bu dengesizlik, sosyal hizmetlere erişim (ulaşım, özel sağlık hizmeti, tedavi masrafları vb.) açısından dezavantaj yaratabiliyor bu da “ortalamaya göre iyi görünen” bir sosyo-ekonomik tabloya rağmen, alt gelir grubundaki nüfusun sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanamamasına neden olur.
Ayrıca tarımda çalışan nüfusun oranı hâlâ yüksek ise, coğrafi erişim, ulaşım, sosyal hizmet altyapısı gibi ek bariyerler meydana geliyor.
4) Birinci basamak ve koruyucu sağlık hizmetlerinin yeterince işlememesi / yeterli ağırlık verilmemesi
Türkiye’de sağlık sistemine yönelik reformlar yapılmış olsa da, birinci basamak (ASM, aile hekimliği vb.) hâlâ ideal işleyişine kavuşmamış; bu da hem kronik hastalıkların önlenmesi hem de koruyucu hizmetlerin yaygınlaştırılması açısından eksiklik yaratıyor. Özellikle sosyo-ekonomik düzeyi daha düşük gruplar gelir, sosyal güvence, eğitim durumuna göre koruyucu hizmetleri daha az kullanma eğiliminde. Bu da uzun vadede sağlıkta eşitsizlikleri artırıyor.
5) Sağlık yatırımlarında önceliklendirme, planlama ve siyasi/kurumsal strateji eksikliği
Sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık altyapısı yatırımları, iller arasında eşit yapılmadığında veya sosyo-ekonomik potansiyeli “otomatik iyi sağlık” olarak okumadan, ihtiyaç / nüfus dağılımına göre planlama yapılmadığında ciddi dengesizlikler doğuyor. Bu durum Türkiye genelinde bölgesel eşitsizliklerin temel sebeplerinden biri olarak tanımlanıyor. Aydın özelinde jeotermal & çevresel kirleticiler, çevresel yük, hızlı nüfus değişimi, kırsal-kentsel göç vb. faktörler de sağlık altyapısının baskı altında kalmasına neden olmaktadır.
“Sosyo-ekonomik Gelişmişlik = Sağlıkta Başarı” Demek Değildir
“Gelişmişlik” endeksleri genellikle ortalama gelir, sanayi/tarım çeşitliliği, istihdam, okul, üretim vb. göstergelere bakar. Bu göstergeler Aydın’da güçlü olabilir; ancak bunlar tek başına halkın sağlık hizmetine erişimi, sağlık altyapısı ve sağlık insan gücünün eşit dağılımı gibi göstergeleri garanti etmez.
“Gelişmişlik potansiyeli” ile “sağlık yatırımı & hizmet eşitliği” arasındaki bağ kurumsal kararlar, planlama, politika öncelikleri, nüfus dağılımı, coğrafya/ulaşım ve demografik yapı gibi çok sayıda değişkene bağlıdır. Yani yapısal bir koordinasyon eksikliği varsa, ki Aydın örneğinde bu görülüyor, potansiyel boşa çıkabilir.
Türkiye genelinde yapılan akademik çalışmalar, sağlık hizmetlerinde eşitsizliğin çoğunlukla “coğrafi + ekonomik + sosyal” kombinasyonun bir sonucu olduğunu; dolayısıyla her üç boyutun gözetilmeden yapılan refah endekslerinin sağlıkta eşitliği yansıtmadığını vurguluyor.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.