Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

Anjelika Akbar: Bir röportajın ardından

(Notaların Çıplak Ayaklı Kontesi)

14 Ağustos 2022 Pazar günü, Zeynep Bilgehan’ın Hürriyet gazetesinde “Hey Gidi Yıllar” başlığıyla 9. sayfada Anjelika AKBAR ile yayınlanan biyografi yazısı için seçtiği “Notaların Çıplak Ayaklı Kontesi” başlığını okuyunca hiç yadırgamadım doğrusu.

27 Ocak 2022 günü, İzmir Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezinde Anjelika Akbar’ın muhteşem konserinde sahnede piyanosu başında sanatını çıplak ayakla icra ettiğini gördüğümden dolayı yadırgamadım bu başlığı.

Ben sayın Akbar’ın bu tavrını, çiftçilikle uğraşan insanların ayakkabılarını ve çoraplarını çıkararak toprakta dolaşmalarına benzetirim.. Çünkü, çiftçiler vücutlarında biriken negatif elektrik yükünden kurtularak yorgunluklarını bu şekilde giderirler ve dinlenirler… Sahne de bir yerde sayın Akbar’ın tarlası ya da evi sayılır. O da röportajında çıplak ayakla sanat icra ettiğinde kendisini evinde hissetmekte olduğunu söylemiştir zaten.

Ben Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde ülkemize gelerek, bizlerle yaşayan, bizleri seven ve bizi kendi gözlemleri ve duygularıyla değerlendiren dört hanımefendiyi biliyorum. İşte onların kısa hikâyesi:

Ord. Prof. Dr. Anna MASALA; İtalyan; 1934 Roma Ünv. Edebiyat Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Profesörü.İlgisiz ve sevgisiz başladığı Türkoloji yolculuğunun kırk yıl sonrasında hayran olduğu, sonunda “Türk oldum!..” dediği bir noktadır onun yükseldiği yer. O şöyle der bu konuda:

“Mevlana Celaleddin-i Rumi, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli kırk yıldan beri benim manevi hocalarımdır. Ama belki de ben bilmeden önce, dünyaya geldiğim günden beri bana eşlik ettiler. Bir tasavvuf adamının da dediği gibi; “alnımın yazısı, kaderim bu…”

Kırk yılın sonunda yazdığı kitabının adı: “Türkiye’ye Aşk Mektuplarım” dır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. 2002

Prof. Dr. Eva De Vitray MEYEROVİTCH: Fransız;

1909 Fransa doğumlu olan, hukuk ve felsefe eğitimi aldıktan sonra çalışmalarını edebiyat, felsefe ve tasavvuf konuları üzerinde yoğunlaştıran, dünyanın birçok ülkesindeki üniversitelerde dersler ve konferanslar veren Mevlânâyı tanıdıktan sonra Mevlânâ hayranı olan ve Müslüman olduktan sonra Konya'ya gömülmek istediğini vasiyet eden Meyerovitch'in naşı önce Paris’te ailesi tarafından defnedilir. Fakat onun 1998’deki vasiyeti üzerine harekete geçen sevenlerinin çabaları sonucunda ölümünden 9 yıl sonra 2008 yılında vasiyeti yerine getirilerek Mevlânâ’nın Hak’ka yürüdüğü “Şeb-i Arus” gününde 17 Aralık 2008’de Konya'da defnedilir.

Yazar, Katharine BRANNİNG: Amerikalı; Bir Anadolu âşığı demek belki daha doğru olur onun için. Selçuklu sanatı ve mimarisi konusunda dünyadaki belli başlı uzmanlardan biri. Halen New York’ta yaşıyor. Kayseri, Konya, Amasya, Tokat, Erzurum, Erzincan’ı geziyor, tarihî binaları inceliyor, insanlarla konuşuyor.

Katharine Branning, Amerika’da doğmuş. Paris Üniversitesi, Sorbonne ve Ecole du Louvre üniversitelerinden mezun olmuş. Akademik kariyerini İslamî sanatlar üzerine yapmış. Paris’te Fransız Mimarlık Enstitüsü’nde kütüphane müdiresi olmuş. Prof. Talat S. Halman ile Türk dili ve edebiyatı üzerine çalışmış. Şu anda New York’ta Fransız Büyükelçiliği’nin kültür hizmetlerinin yürütüldüğü French Institute ve Alliance France adlı kuruluşun üst düzey yöneticisi.

Türkiye’ye dair anılarını “Bir Çay Daha Lütfen!” 2010 adıyla yayınlamıştı. Şimdi yeniden başa; Anjelika AKBAR röportajına dönersek; “İçimdeki Türkiye’m” kitabında anlattığı anıları canlandırdık zihnimizde… Ülkemize gelir gelmez yeni adım atmış bir güzel insan ve yüksek kalitede sanatçı bir insan olarak karşılaştığı insanlar, olaylar ve mizahî konumları aktarıvermişti bizlere.

“İstanbul’a İlk görüşte âşık olmuştum.” , “Aşk her zaman olmaz; onun için kıymetlidir.” Deyişi unutulmaz bir iç güzelliğin habercisi olmuştur bizler için.

Ben Anjelika Akbar’ı ilk kez PAÜ-Pamukkale Üniversitesinde verdiği konserinde dinlemiştim. Devamında “İçimdeki Türkiyem”i okumuş ve Eğitim Fakültesinde öğrencilerime hem okumuş hem de anlattırmıştım. Sonrasında TRT 2’deki “Anjelika Akbar ile Sesler” programının müdavimi olmuştum.

Sayın Akbar, ülkemize gelir gelmez verdiği konserler, yaptığı TV programları, besteleri ve kitapları ile hayata bakıştaki bir bütün güzelliği yansıtır bizlere:

Onun tv programlarındaki konukları, toplumda hayatın farklı alanlarında başarıları ve toplumsal değerleriyle öne çıkmış çalışkan ve üretken insanlardı hep. Hele ki her program sonunda konuğuyla yaşadığı sohbetin onun ruhunda yarattığı heyecanlarla yaptığı doğaçlama piyano resitali konuklarına verdiği en özel ve en kıymetli bir armağandı.

Sayın Akbar, bu davranışıyla hâl diliyle dinleyici ve seyircilerine insana verdiği en hâlisâne değer vermek ve sevdiğini ifade etmek gerektiğini hatırlatmış oluyordu bizlere. Tıpkı atalarımızın Ramazan iftarlarında davetlerine gelen konuklarına, ayrılırlarken “Davetime icabet ettiniz, ikramlarımı yediniz, benim için zahmetlere katlandınız, beni onurlandırdınız, Bunun karşılığında ben de size teşekkür etmek istiyorum” kabilinden “diş kirası” adı altında armağan verişlerini hatırlatıyor ve yaşatıyordu bir yerde.

İnsan olarak sayın Akbar hiç mi sıkıntı yaşamamıştır hayatta; hem de farklı ülkelerde, farklı kültürler içerisinde ve hep hayatta var olma mücadelesi içerisinde!.. Hem de ne çok yaşamıştır… Fakat o her ortamda; aynaya, vitrindeki bir cama, yoldaki bir su birikintisine ve havuzdaki bir suya güler yüzle baktığı için, güler yüzlü bir yansıma gören bir kimlik sergilemiştir.

İşte sayın Akbar’ın toplumla paylaştığı bütün bu güzelliklerdir. Böyle olmasaydı, beş yaşından bugüne 500’den fazla beste,15 albüm, dört kitap ve sayısız konser olur muydu? Olmazdı elbette…

Çok içten ve çok yönlü bir biyografi yazısıyla kamuoyuna Anjelika Akbar’ı takdim eden Zeynep Bilgehan’a bir kere daha teşekkür ediyoruz.

Ve toplum adına güzel ülkem adına Anjelika AKBAR Hanımefendiye, ve Katharine BRANNİNG’e sonsuz teşekkürlerimle sağlıklı ve güzel ömürler dilerken; Anna MASALA, ve Eva De Vitray MEYEROVİTCH hanımefendilere de sonsuz teşekkürlerimle Allah’tan rahmetler diliyorum…

GÜL/AYDIN… Sevgilerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.