
Fügüran TÖZ
Aydın’da sofralar neden sadece evlerde kuruluyor?
Geçtiğimiz gün Muğla’dan gelen bir haber içimi kıpır kıpır etti ama bir yandan da içimi burktu. Dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Muğla Düğün Yemekleri Festivali, yine renkli görüntülere sahne olmuş. Sadece yemek mi? Hayır! Tarihi Arasta’da, Kurşunlu Camii Meydanı’nda, Zahire Pazarı’nda kurulan sofralarda o yöreye ait yemekler, gelenekler, türküler, esnaf kültürü ve yılların imecesi bir aradaydı.
Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras’ın şu sözü aslında her şeyi özetliyor:
“Bu bir lezzet buluşması değil, doğaya, üreticiye ve kültüre sahip çıkma meselesi.”
İşte tam da budur mesele!
Muğla bunu yapıyor, biz neden yapmıyoruz?
Defalarca yazdım, yine yazayım…
Aydın; inciriyle, kestanesiyle, zeytinyağıyla, kuru meyvesiyle ve Ege’nin en güzel otlarıyla dolu dolu bir mutfak zenginliğine sahip. Pazı sarması, zeytinyağlı enginar, deniz börülcesi, turp otu salatası… Çingene pilavımız, Çine köftemiz, yuvarlamamız, paşa böreğimiz, ocak kızartmamız, deve sucuğumuz… Hangisini saysak eksik kalır.
Ama sorun şu ki — bu lezzetler ya düğünlerde, ya bayramlarda ya da köyde baba evinde yaşatılıyor. Şehrin meydanında, kamusal alanda, halkla birlikte, yöresel müzik eşliğinde bir Aydın Sofrası kurulamıyor.
Bakın Muğla ne yapmış?
Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, Valilik, Kaymakamlık, Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Slow Food gibi sivil oluşumlarla işbirliği kurmuş. Herkes elini taşın altına koymuş. Kentin kültürel mirasını dünya sahnesine çıkarmış. Festivalin adı bile hoş: Düğün Yemekleri Festivali.
Hem yemeği yaşatıyorlar, hem düğün kültürünü.
Peki biz?
Bu memlekette neden bir Aydın Sofrası Festivali yok?
Neden Çine köftesi, tahinli pide, deve sucuğu, arapsaçı kavurması dünya softasında yer bulmuyor?
Neden incir reçelimizin, kestane tatlımızın ya da acılı güvecimizin hikâyesi festival meydanında anlatılmıyor?
Ben gastronominin sadece tabakta değil, kültürde de yaşadığını anlatmaya çalışıyorum. Çünkü yemek sadece karın doyurmaz; sofra, toplumu bir araya getirir, esnafı hareketlendirir, turisti çeker, çiftçiyi üretmeye teşvik eder. Gelen misafir memleketine dönerken çantasını Aydın’ın lezzetleriyle doldurur.
Peki bunu neden biz yapmayalım?
Aydın’da da Valilik, Büyükşehir, ilçe belediyeleri, Ticaret Odası, Ziraat Odaları, kadın kooperatifleri ve sivil toplum kuruluşları omuz omuza verse, aynı Muğla’daki gibi bir organizasyon yapsak ne kaybederiz?
Tam aksine:
- Köylerimiz hareketlenir
- Kadınlarımız ürettiklerini değerlendirir
- Kentimiz marka olur
- Aydınlı gençler öz değerine sahip çıkar
- Turizm sezonu sadece denizle değil, sofrayla da açılır
Aydın’ın mutfağı sahipsiz kalmamalı.
Muğla başardıysa, biz neden başarmayalım?
Ben yine buradan sesleneyim:
Sayın yetkililer, el ele verin, Aydın Sofrası’nı bu memleketin meydanına kurun.
Göreceksiniz, o sofraya oturan herkes Aydın’a bir daha gelmek isteyecek.
Sevgiyle kalın...

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.