“Bir Çuval Ekmek Tavuklu Keşkek”

Aydın Merkez’e bağlı bir dağ köyündeyiz.Yaşlı bir amca köyün sürekli göç verdiğinden; özellikle askerliğini yapan gençlerin köyde hiç kalmadıklarından; göç böyle devam ederse cenazelerini kaldırmak için insan bulunamayacağından bahsediyor. Ve ekliyor sonrasında gençler evlenemez oldu; yılda 2-3 düğün yapılırsa iyi diyor…

Ne zaman köyden kente göç hikayesi duysam aklıma Afyonkarahisar Sandıklı Ekinova köyü tren istasyonu gelir…

Eskiden yolculuk  en ucuz ulaşım şekli olan  posta trenleri ile yapılırdı. Tren o kadar yavaştı ki yanında koşsam yetişeceğim hissi oluşurdu çocuk beynimde. Biz tatil zamanları bavullarımızla beraber memlekete ulaşma heyecanı ile binerken trene  diğer yolcular ellerinde kilimlere sarılmış yatak yorgan ve çuvala doldurulmuş Afyon ekmeği ile binerlerdi trene Denizli'ye doğru…

Trenle yolculuğumuz devam ederken yıllarla beraber yaşıtlarım da yollara çıkıp gurbete düşmeye başladılar. Yine ellerinde çuvallarla.. Asgari ücret, şehrin varoşunda evler, çuvalla memleketten taşınan ekmek, bulgur, patates, varsa tenekede peynir ve çokça umut….

Ben de üniversitede ilk eve çıktığımda kilime sarmıştım yatak yorganı  Allah uzun ömür versin ananem doldurmuştu Pazar çantalarını yiyecekle yıllarca…

Arkadaşlarım hala gurbette,şehrin varoşlarında asgari ücretle karı koca çalışıyor ve çuvallarla ekmek taşımaya devam ediyorlar…

Köyde amca konuştukça açılıyor zeytin, incir, pamuk derken “keşkeği” tavuk etinden yaptıklarını söylüyor onaylıyorum ben de…Çocukluğumuzda -ki çok uzun zaman da geçmedi halbuki  üzerinden- durumu en zorda  insanın bile düğününde dana kesilir kazan kazan etli keşkek verilirdi.

Geldiğimiz noktada yaşanan göçten köylerdeki okullar öğrencisizlikten kapandığı gibi köy nüfusları sürekli düşmekte.Tarım arazilerinin miras yoluyla bölüşülmesi bir tarafa bir çiftçi tüm akrabalarının tarlasını bahçesini ekse de zor geçindiriyor artık kendini…

Dedesinin bıraktığı malvarlığının üzerine bir dönüm dahi ekleyemedikleri gibi sahip olunan dönümler yıl yıl düşüyor ve banka kredilerinde rekor kırıyor köylülerimiz…

Durumun vehametini  bir tarla keşfine gittiğimizde fark etmiştim tapu kayıtlarını incelerken…Eskiden Ahmet Oğlu Mehmet iken misal tarla komşusu sağ parsel s-bankın sol parsel ise g-bankın olmuş…

Çoğu sosyal güvence olmaksızın asgari ücretle zor koşullarda hayatını idame ettirmeye çalışan binlerce genç ve sürekli kan kaybeden o efendimiz olan köylülüğümüz…

Tüm bu hüzünlü duruma rağmen misal bir çöp işçisi tanıyorum evi kira, 5 nüfus…Kağıt toplarken çöp işçisi olmuş.. Artık düzenli bir geliri olduğundan bahisle “sabahları mutlu uyandığından bahsediyor”…Kızını dershaneye gönderebilecek olmasının kendisini gururlandırdığını sonra…

Dilimize pelesenk olmuş tabiri ile “gökyüzünün altındaki bu en güzel yeryüzünde” “dağlarından yağ ovalarından bal akan” yaşadığımız bu yerde o eski zamanlardaki gibi gülümsemeyle kazanın başında hep birlikte keşkek dövmek tekrar yaşansa gerek….

Ufak dokunuşlarla içimize hasıl olan hüznü bir nebze gülümsemeye çevirebilen bir belediye mesela…

Yerel seçimler yaklaşmışken bu kadar seçim yazısı da haftaya…..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.