Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

Bir günü bin eylemek!..

Aslında yazıma “Gün olur asra bedel” başlığını koyacaktım, fakat Cengiz Aytmatov’un dünya edebiyatına mal olmuş romanı aklıma gelince vaz geçtim ve “Bir günü bin eylemek!..” başlığıyla çıktım huzurlarınıza…

Evet değerli okurlarım, 4 Kasım 2025 tarihi benim için aynen öyle oldu. Bir gün diye Güney ilçeme gittim yüz yıllık anılar yaşadım ilçemin güzel insanları ve güzel yöneticileriyle…

1 Kasım 2025 Cumartesi günü. Eşme’nin Güllü Mahallesinde (Eskiden kasabaydı) yaşarken vefat eden Amcamın oğlu ve Güney Orta Okulunda sınıf arkadaşım olan Mehmet Kutludağ’ın vefat haberini almıştım. Fakat İzmir-Eşme ya da İzmir-Güney mesafesinden dolayı yetişememiş, gidememiştim.

İşte taziye ziyareti için3 Kasım’da trenle Denizli’ye gitmiş. 4 Kasım sabahında da Saat 07.15’te hareket eden Denizli-Güney-Güllü-Eşme minibüsüyle saat 08.40’ta Güllü’ye varmıştım.

Güllü’de kim aranır elbette tanış aranır değil mi? Güney Orta Okulundan bir başka sınıf arkadaşım olan Musa Kaya’nın telefonunu Yılmaz’ın kahvehanesinden sorarak bulunca tabii ki sabah sabah ilk olarak Musa’yı uyandırdım.

Musa ile buluşunca ikinci olarak Güneyli sınıf arkadaşımız olan fakat şimdi Kuşadası’nda yaşayan Mustafa Bâkî Civan’ı uyandırdık… Kısaca Güney orta okulu yıllarının anılarıyla günü kahkahayla şenlendirdik…

Musa ile Mehmet Kutludağ merhumun evine taziye ziyaretimizi yaşadıktan sonra Musa beni sağ olsun, aracıyla Güllü’ye komşu olan Güney’in Çeşmebaşı köyüne bırakıverdi. Çünkü orada da merhum Mehmet Kutludağ’ın ağabeyi Zeki Kutludağ’a taziye ziyareti yapmam gerekiyordu.

Köy kahvesinde Zeki Ağabeyimiz ile buluştuk... Hüseyin Moroğlu’nun enfes kahvelerini yudumlarken Hüseyin TOMBAL ve dostlarla Güney tarihi ve sosyolojik yapısına dair koyu bir sohbet tutturduk…

Köy meydanında Çeşmebaşı Muhtarı Adem Moroğlu Güney’e giderken bizi de götürüveriyor Güney’e sağ olsun.

Güney Belediye Başkanı Mehmet Ali Eraydın ile Başkan Yardımcısı Saim TOKAT’ı Başkanlık makamında ziyaret ediyorum. Güney’e dair plan ve projelerini heyecanlarıyla dinlemenin mutluluğunu yaşıyorum.

Güney ilçemizde Kaymakam değişikliği olduğunu öğrenince Belediye görevlisi akrabam Mahmut Kama’yla kaymakamlığa gitmek için yola çıkıyoruz.

Güney ilçesi şu sıralarda trajedik bir süreç yaşıyor değerli okurlarım. Kısaca arz edeyim:

Güney’in yerleştiği alan, Büyükmenderes Vadisinin kuzeyinde düzlüğe çıkılmazdan önce % 60 , 70 eğimli bir arazidedir. 1600’lü yıllarda atlarımız sürüleriyle gelip buraya yerleşmişler. Gabriel Garcia Marguez’i Nobel Ödülü alan “Yüzyıllık Yalnızlık” romanının hatırlayınca kendi kendime asıl yüz yıllık yalnızlıkları yaşayanlar bizim Güney ve çevresinde yaşayan insanlarımızmış demekten kendimi alamıyorum…

1990’larda başlayan yukarıdaki düzlüğe yerleşme bir iki derken kırk yıl içerisinde gençler, dış dünyaya açık ve ekonomik yönden durumu iyi olanlarla Yeni Mahallenin nüfusu sekiz yüzü aşıvermiş... Dolayısıyla arazinin fiziksel konumundan dolayı şu anda birbirinden kopuk iki Güney oluşmuş durumda.

Mahmut bizi Yeni Mahalleyi gezdiriyor. Sosyal tesisler, park vb derken hayran kalıyoruz yeni yerleşim yerine. Fakat kaybeden aşağıda kalan Güney. Çocukluğumuzdaki esnafların çoğunun dükkânı kapanmış durumda. Genellikle yaşlı kuşak aşağıda.

2024 TUİK verilerine göre 17 Mahallesi ile birlikte ilçe nüfusu toplam: 9.280 daha 2007’de nüfusu 12.422 imiş Güney’imin… Bu da hızlı bir nüfus erimesini kentlere göç olgusunu gösteriyor bize…

Kaymakamlık makamında bizi güler yüzlü personel karşılıyor önce. Makama girdiğimizde ilçemize yeni atanan ve 29 Ekim 2025 Cumhuriyet’in ilanının 102. Yılı törenleri ile Güneylilerle buluşan güler yüzlü bir Kaymakam sayın Adem Can Okur karşılıyor.

Güney Kaymakamının makamında ne konuşulur elbette Güney konuşulur ya, biz de öyle yapıyoruz. Kısa süre içerisinde Güney hakkındaki bilgi ve tespitlerimizi paylaşmaya çalışıyoruz Kaymakamımız Adem Can Okur’la… Bu arada önceki dönemlerde Güney’de kaymakamlık yapan şu an Gökçeada Kaymakamı olan Osman Acar ile Çankırı Orta ilçe Kaymakamlığına yeni atanan Ökkeş Yusuf İnce’nin de kulaklarını çınlatıyoruz…

Güney’e varılır da okuduğum okullarım ziyaret edilmez mi, edilir elbette.

Önce Güney Fevzi Tokat Orta Okulu’na varıyorum. Koridorda Okul müdürü Alper ZEYBEK ile tanışıyoruz. Uzmanlık alanının müzik olduğunu öğrenince haliyle sohbetin konusu da müzik merkezli oluyor.

Güney Orta Okulu ile Güney Atatürk İlk Okulunu bir duvar ayırdığı için Mezun olduğum ilk okuluma geçmek kolay oldu. İlk okula girdiğimde önce Md. Yard. Barış Çapar ile tanışıyoruz. Biraz sonra Müdür Hasan Demir ile de tanışıyoruz… Müdür odasındaki çaylı sohbet içerisinde Bizim Güney kitabından söz ederken Yenikonak adı geçince Müdür o köyün yetiştirdiği Baş Öğretmen Ahmet Yüksel öğretmenden söz ediyor. Sevgili Ahmet Yüksel 1998 PAÜ Eğitim Fakültesi mezunu olduğunun söyleyince Müdürün davetiyle sohbete Ahmet Yüksel öğretmenimiz de dahil oluyor…

Sonrasında, Güney’den ayrılış vakti geliyor. Otobüs Yazıhanesi önünde bir de bakıyorum Mahmut Kamay’ın babası akrabam Mehmet Kamay ile Güney İlçe Kütüphanesinde uzun yıllar hizmet veren Vefki Civan gülücüklerle beni karşılıyorlar. Ayak üstü sohbetin en önemli konusu bu akşamda Güney’de kalmam üzerine oluyor. Güneyli dostlarımın Gönül haneleri gibi gerçekten evlerinin kapılarının da dostlara her zaman açık olduğunu bilirim.

Kendilerine teşekkür ederek dolmuşumuza biniyor ve bir günü bin gün eylediğimiz Güney’imiz ve güzel Güney’imizin güzel gönüllü insanları ile vedalaşıyoruz gözlerimin biriken yaşlarını saklayarak…

Suların her zaman gözesindeki hallerinin tertemiz olduğunu herkes gibi ben de bilirim. Sular yatağında akmaya başladıktan sonra geçtiği arazi ve kentlerin konumuna göre kirlenmeye başlar ya, biz insanlar da çocukluğumuzu doğup büyüdüğümüz ortamlarda yaşamışsak, yaşımız kaç olursa olsun çocukluğumuza dönmek her zaman için bizi suyun gözesi misali tertemiz duygulara götürür…

Kültürümüzde “Sıla-i rahim” denilen bir kavram vardır. Sıla-i rahim; ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla güzel ilişkiler kurmaktır. Onlarla bağlarımızı koparmamaktır. Sevinçlerini ve hüzünlerini paylaşmaktır.

İşte zaman zaman Sıla-i rahim yapmanın ruha nasıl iyi geldiğini anlatabilmek için kaleme aldım bu yazımı…

Tavsiye ederim efendim…

GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.