Ne güzel şey!

Mutluluğumu bilemezsiniz!

Bir ilçede, bir çarşı pazarda, markette, bir sokakta veya bir mahallede yüzlerce kişiyle selamlaşıyoruz. Buralarda rastlaştığımız bir hemşerimizin, size, saygıyla, hafif bir tebessümle selamlamasının mutluluğu tarif edilemez.

Yazılarımla ilgili okurdan gelen “Şurası eksik kalmış, şunu da yazmalısın” veya “Yazdıklarına katılmıyorum” şeklindeki eleştirilerden büyük keyif alıyorum. Eksikleri not ediyorum. “Katılmıyorum” diyenlere de “Herkes aynı şeyi düşünecek diye bir kaide yok! Farklılıklarımız zenginliğimizdir” deyip, saygı duyuyorum. Aile bireyleri arasında bile görüş ayrılığı yaşandığı günümüzde binlerce okurun aynı yerden bakması düşünülemez.

“Marifet iltifata tabidir” atasözü boşuna söylenmemiş. Başarılı bir kimse, desteklenir, takdir edilir, övülürse daha iyi işler yapar. Ben de “Ali bey Aydın 24’teki yazınızı okudum, sizi zevkle takip ediyoruz” denildiğinde büyük enerji alıyorum. Okuyucuların bu güzel ilgisi, moral desteğini üzerimde hissedince sorumluluğumun daha da arttığını düşünüyorum.

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Servet Töz’ün teşvikiyle 2016 yılında başladığım yazı hayatıma, “Haber kutsal yorum hürdür” şiarıyla gazetecilik yapan Aydın 24’te devam ettirmekten; birbirinden güzel yazılarıyla özgür bir şekilde fikirlerini ortaya koyan köşe yazarları ile birlikte olmaktan son derece mutluyum.

Okurlarımın yüklediği sorumluluk ve köşe yazarlarımızın kaliteli ve seviyeli yazıları, daha dikkatli olmamı sağlıyor. Zaten mizacım gereği küçük çekişme, dedikodu ve kayıkçı kavgalarından uzak duruyorum. Elimden geldiğince kişisel konu ve olayları değil, havasını suyunu teneffüs ettiğimiz, Evliya Çelebi’nin “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” diye tarif ettiği Aydın’ımızın sorunlarını gündeme getirme ve bu kentte yaşayan halkın sesi olma gayreti içindeyiz. Zaman zaman övdüklerimiz, eleştirdiklerimiz, görevlerini hatırlattıklarımız oluyor. Bilinmesini isteriz ki bütün bunlar; borçlu olduğumuz Aydın ve ülkemiz içindir. Eline kalem alıp her şeyi ben biliyorum edasıyla ahkâm kesmek, parmak sallamak asla bizim işimiz olamaz. Okurdan gelen her eleştiriyi dikkate alıyoruz, bu yüzden onlarla bir aileyiz.

Bu günlerde hayatımızı değiştiren korona virüs ile ilgili tüm gelişmeleri, olumlu ve olumsuz haberleri pür dikkat izliyoruz. 7’den 70’e kendimizi ve çevremizi korumak için tedbirler alıyoruz. Yetkililerin aldığı tedbirlerin yanında kişisel tedbirlerle korunmaya devam ediyoruz. Maske geldi, gelmedi tartışmaları arasında salgına karşı etkin mücadele veriyoruz. Korona virüsün aldığı canlara elbette üzülüyoruz ama ölüm oranlarındaki düşüşle teselli oluyoruz.

“Kim bir can kurtarırsa bütün insanlığı kurtarır” diyen yüce bir dinin mensuplarıyız. Bu uğurda canını dişine takan sağlık çalışanlarına müteşekkiriz. Büyük bir gayret içerisinde evde kalan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak için seferber olan valilik, kaymakamlık ve belediyeler üstün bir gayret içerisindeler. Kendilerini tüm ekipleriyle tebrik ediyoruz…

Bu güzel çabalar...

İyilikte, yardımlaşmada destan yazanlar...

Dünyanın neresinde bir Türk varsa, onlar için kalkan uçaklar...

“Her şerde bir hayır vardır.” Bu zor günlerde, milletimizin genlerindeki pek çok güzel hasleti yeniden ortaya çıktı. Gün, birlik günü, dayanışma günü! Milletçe el ele vermeliyiz. İnsanları ayrıştırma yerine bir olmanın bir yolunu bulmalıyız.  

Bu zor günlerde iğneyle kuyu kazar gibi bin bir zahmetle kazandığımız bu güzelliklerimize kısır, siyasi menfaat çekişmeleriyle gölge düşürmeyelim. Kavga etmeden medenice diyalog kurabilelim.

Ve bunu yapmaktan asla korkmayalım.

Haydi!

Hep birlikte yazının başlığını tekrarlayalım…

Bu süreci başarıyla atlatacağız.

Kalın sağlıcakla.