Bülent Ecevit ve Rahşan Hanım

Değerli okurlar 1970 yıllarında Sayın Bülent Ecevit CHP’de Genel Sekreter idi. O zamanlarda CHP Genel Başkanı Tarihi lider İsmet İnönü. Sayın İnönü o günlerde, “CHP’nin yeri ortanın solu” diye çok anlamlı ve içeriği de o günkü şartlara uyan ve çok önemli bir slogandı..

Sayın İnönü’nün bu sözüne parti içinde sağ görüşe meyilli daha doğrusu göbekçi takımı karşı çıktılar. “Vay partiyi sola kaydırdınız” diye. Parti içerisinde bunların başını çekenlerin başında ise rahmetli Turhan Fevzioğlu geliyordu. Anlayacağınız bu “ortanın solu” solaganı partiyi parçalanma noktasına getirmişti.

Bu sloganı en hareketli savunucularından birisi de Sayın Bülent Ecevit olmuştu. Sayın Ecevit’e karşı da partideki göbekçiklerde müthiş bir mücadele veriyorlardı.

Sonunda Sayın Ecevit Genel Sekreterlikten ayrılarak CHP nin yapacağı Kurultayda genel başkanlığa aday olacağını açıkladı. Ama karşısında iki İnönü savaşlarını kazanmış cumhuriyeti kuran kadronun en önemli ismi İsmet İnönü vardı.

Hatırladığım kadarı ile 1971 yılında yapılan kurultayda Sayın Ecevit genel başkanlığına aday oldu.

Bizler tarihi lider olan İnönü’ye saygımız çok büyük olmasına rağmen kurultay da Ecevit’in tarafları idik. Kurultayda “Ecevit Ecevit” diye bağırıp çağırıyorduk.

Kurultayda yapılan seçimi büyük tarihi lidere karşı Bülent Ecevit Genel Başkanlık yarışını kazanmıştı. Kurultay salonun da müthiş bir alkış tufanı koptu.

Ben devamlı Sayın İnönü’ye bakıyordum ne yapacak diye. İnönü yerinden kalktı ceketinin önünü düğmeledi Ecevit’in yanına vardı genel başkanlığı kazanması nedeniyle kutladı. Salonda hem hüzün hem de bu büyük kahramanı alkışlıyorlardı. Kurultayda bu hareket herkesi duygulandırmıştı.

Değerli okurlar Sayın İnönü isteseydi o kurultayı kendi lehine çevirmek için önceden bir takım hazırlıklar yapardı ama asla bu yola gitmedi. Şimdi bakıyorum da bu yolda olan var mı? Elbette vardır ama çoğu partiyi kendi çıkarına alet etmeye veya partiden nemalanmaya çalışıyor.

“Ben eşeğim dersen, binenin çok olur” derdi ninem!... “Deveyim dersen, katarını çektirmeye bir eşek takarlar önüne…”  diye de eklerdi. Eşeğim deme, binenin olmasın, deveyim deme, yedeğin eşek olmasın… Şu anda görülen manzara bu, elde yok demokrasi… Ve bunun adı özgür seçim öyle mi!?...

Çatlayan ar damarın, panzehiri vicdandır; izandır!  Bari bir kerecik, izanına gör davran,  vereceğin oy namusunsa iradeni kullan!..

İnsanoğlunda iki damar var ikisi de yaşamsaldır. Biri hayati… Diğeri insani. Birinde yaşam var diğeri can yani vicdan var..

Bunların ikisi birden insanı insan yapar.

Onur sahibi insan vicdanlı olur..

Hakkı olmadığı halde hile ve desise ile önemli bir makama gelmeye çalışan basit insanlar çoktur.

İşte bu olumsuz durumlara katlanmayan insan da edepli insandır.

Bu hasletlerden yoksunsa ete kemiğe bürünmüş görünse de; bir tutam çıkar için efendisinin arkasından giden koyun gibidir. 

Ar ile yoğrulmamışsa vicdan; insan olan varlığın gereğini göz ardı etmişse insan; ne yaparsan yap, artık onun, efendisi bellidir! Yandaştır. Yalakadır, kula kuldur. Seçilmek ve seçtirmek adına her yol onun için meşru olur.

Demokrasiler sultan yaratmaz. Sadece yönetimi geçici süre için emanet verirler. Bölmesin; çalmasın. yalaka yaratmasın, hakaretler yağdırmasın öfkeyi hitabet sanmasın, yalanlarla  yandaş tutup alkışlatmasın.

Körü körüne güce tapmayı, onursuzluk sayar ar! Makamın gücünü, bireysek çıkar için kullanmayı da arsızlık sayar ar. Onur yoksa bir insanda o vücut neye yarar? 

İradenin sorgusuz sualsiz teslimiyetidir kölelik yalakalık insanlık erdeminin neresinde olabilir.

Söyler misiniz; kula kul olmaktan öte; insan onurunu rencide eden başka ne var?

Yandaşlık, yalakalık; aymazlık! İnsanın ar damarını çatlatır

Onlarca hata, hile, yalan dolan ve talana, bilerek ve isteyerek kol kanat gerenlerin “çalıyor ama  çalışıyor” söylemini diye oy verenlerin vicdan, akıl ve iradelerini üç kuruşluk çıkar uğruna, kiraya verenlerin kurtlar sofrasında, el pençe divan duranların; ulaştıkları son sıfatları yalakalıktır.

Onlar; her dönemin adamlarıdır.

Bu vesile ile hakka yürüyen Rahşan Ecevit’in ışıklar içinde uyumasını diliyorum. Cennet mekânı olsun!

Rahmetli Ecevit’in şu sözleri çok anlamlıdır.

“Bir ülkeye diktatörlüğü, diktatörler değil onlara boyun eğenler getirir.”

ecevit.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
  • Ertuğrul Özdemir / 20 Ocak 2020 Pazartesi 11:10

    Mehmet abim yazını sonuna kadar bir nefeste zevkle okudum çok çok güzel olmuş kalemine eline sağlık ruhunun derinliklerinden gelen güzel bir yazı. O dönemde öğrenciler vardı köylüler vardı varoşlar vardı işçiler vardı CHP de herkesi kucaklıyor su ya şimdi ya şimdi kim var köylü gitti işçi gitti gençlik gitti öğrenci gitti varoşlar gitti yerine yanlız akademisyenler kaldı partiyi elegeçirdi partiyi yiyip içip bitirdiler devamlı kan kaybediyor . Evet geçmişimizi bileklik geçmişimizi unutmayalım ama ileriyi iyi bakmak iyi görmek güzel okuyup hedef koymak lazım en iyi en güzel en başarılı şekilde örgütlenmek lazım. Semercinin ölmesini beklememek lazım onu da kim yapacak parti başkanı olabilirsin ama lider olmak zordur.

    Yanıtla (0) (0)
  • Aydi Aydın / 20 Ocak 2020 Pazartesi 08:11

    Herşeyden önce demokrat ve insanlik örneği ıçeren bu yazi için emeginize saglik. Nurlar ıçinde uyusunlar...

    Yanıtla (1) (0)
  • Serap Terzi / 20 Ocak 2020 Pazartesi 03:27

    Köşe yazılarınızı takip ediyorum,yalnız ben bu kez köşe yazısı okumadım,bir öğreti okudum,yüreğinize,gönlünüze,elinize,kaleminize sağlık.Sevgiyle kalın

    Yanıtla (1) (0)
  • Ahmet Keleşoğlu / 20 Ocak 2020 Pazartesi 01:13

    Çok değerli Mehmet Eroğlu ağabey;
    Yazınızda gerçek demokrasiden, siyasi partilerin liyakatinden, ahlak, erdem, dürüstlük ve vicdan'ı öne çıkaran vurgulardan bahsetmişsiniz. Bu söylemleriniz muhakkak ki o dönemdeki büyük şef Ísmet Ínönü ve ondan kat kat tecrübesiz siyasetçi Bülen Ecevit içindir. Ama ne büyük bir demokrasi anlayışıdır ki; Bu iki büyük siyasetçi demokrasi önünde gereken doğru davranışı göstermiştir. Şimdi ise aradan on yıllar geçmesine rağmen partide biat kültürü hakim olmuştur.
    Bu aydınlatıcı ve tarihi yazınız için sizi tebrik ederim. Saygılarımla.

    Yanıtla (2) (0)