Her çocuk başlı başına bir şiirdir

Nermin Akkan'ın yüreğini, hiç bir yokluk, hiçbir kayıp, hiç bir hata, hiç bir olay, adam, kadın, anne, şair yanıyla bu denli acıtmamıştır.

Bu tarih itibariyle bireysel dostlarım dostluklarım dışında hiçbir grup kurum kuruluş ve toplulukla şair kimliğim ile herhangi bir ilintim kalmamıştır.

Yazılı ve sözlü ifadelerimden kaynaklı her türlü bedeli de göze aldığımın bilinmesini istiyorum bu arada.

Tarih, bu günü, “16 Ocak 2020” on bir yaşındaki bir kız çocuğunun bikinisinin İzmir’de şuaranın başına geçirildiği günün kara tarihi” diye yazacaktır.

On bir yaşında bir kız çocuğu üvey babası şair(!) Mehmet Hameş'in tacizine uğruyor. İzmir' in varoş semtlerinden birindeki bir okulda müdür olan anne, kızını üvey babasının kendisini taciz ediyor olduğu doğrultusunda attığı mesajla eve koştururken telefonunu açık tutmasını(kayıtta) da ihmal etmiyor.

Anahtarıyla eve girip mutfaktan kaptığı bir bıçakla yavrusunu korumaya alırken anne polisi arıyor. Duruma hakim olan emniyet güçleri kayıtları da dikkate alarak Hameş'i götürüyor ve nöbetçi mahkeme tutuklu yargılanmak üzere alıkoyuyor.

Şair (!) yazar (!) aktivisti (!) Hüseyin Ferhad, Mehmet Hameş'in abisi, birlikte yaşadığı Hülya Deniz Ünal da İzmir şuara meydanlarında adından söz ettiren bir sol argüman.(!)

Anne can havliyle onları arıyor. Kardeşlerini sahiplenme zorunluluklarının yanında kendilerine sahip çıkacaklarının varsayımıyla ki o süreçte anneye ait yazlıkta tatil yapmaktalar bu sözde amca ve yenge(!)

Olayın bundan sonrası şuara adına içler acısı. Hüseyin Ferhad geçtik amcalığını sosyal konumu şair kimliği(!) gereği kol kanat gereceğine yavruya, babasını tahrik ettiği iddiasıyla insanlık ayıbı işlerken Hülya Deniz Ünal da olayın örtbas edilmesi konusunda anneye baskı yapıyor. Çocuğun "amca" diye hitap ettiği birçok şiir (!) meclisinde adı geçen Mehmet Mahzun Doğan ise "AKP trollerinin iftirası" tanımıyla ucuz siyasi paylaşımlarla bir çocuğun yaşadığı kâbusu kendisine konum edinme adına kullanıyor.

Sonuç itibariyle bakanlığın da taraf olduğu 16.01.2020 günü karar duruşmasında mahkeme heyeti; “Mehmet Hameş'i, on yaşındaki üvey kızının bikinisinin üstünü yanında çıkardığı için (60 yaşındaki üvey baba) tahrik olup taciz değil sarkıntılık ettiği gerekçesiyle 8 (sekiz) yıla mahkum ediyor.”

 

Bazı isimler var ki izinleri olursa bu dava sürecinde yazılarıyla duruşlarıyla ve mağdurun yanında yer alışlarıyla ayrı tutarak isimlerini yazacağım ilerleyen zamanlarda. Malum, yanlış davranışa hak ettiği doğru tepkiyi vermek de bela olabiliyor insanların başına!

Bu davanın, içinde yaşadığımız toplum yapısı ile ilgili birçok sonucu var.

Bu kararla mahkeme heyeti Türkiye Cumhuriyeti'nin her bir vatandaşına şunları söyledi.

1- "Erkekler, yaşları kariyerleri inançları sosyo ekonomik konumları ne olursa olsun yanlarında kız çocuklarının altlarının/bezlerinin bile değiştirilmesinden tahrik olabilen hasta ruhlu insanlar haline gelebiliyorlar." Ki bu sonuca Hameşin savunması, Veysel Gültaş'ın sapığı savunmasını üstüne kurduğu "henüz göğüsleri çıkmamış çocuğun üst bikiniyi çıkardığı için olmayan göğüsleriyle babasını tahrik ettiği" savı ki bu bey emekli hukukçu, mahkeme heyetinin bu savı onadığını gösteren kararı, hangi taşı kaldırsan altından bir şair çıkarken İzmir'de duruşmaya gelen şairlerin sayısı, Hülya Deniz Ünal'ın olayı kapatma çabası, H.Ferhad'ın "planlı bir şekilde kardeşimi tahrik etti" söylemi, M.M.Doğan'ın "AKP trollerinin iftirası" paylaşımlarından  varıyoruz.

2- Solcu - sağcı, ateist -dinci, zengin -fakir, kadın erkek vb hiç bir aidiyet ilişkisi, kişilerin erdemli davranmak adına yönelişinde etkili olmuyor.

3- Varlık dergisinde şiirinin yayınlanmasını şairliğinin onanması adına referans görenlerin H.Ferhad'ın hâlâ jüri listesinde adının var olmasından (ki Hüseyin Ferhad'la ilgili bilgili oldukları halde) anlaşılacağı üzere bir onama merciii değil bir kınanma mercii olduğunun kapak fotoğraflığının kanıtıdır ki isteyen telefon kayıtlarından H.Ferhad'ın çocuğun babasını tahrik ettiği savının geçtiği konuşmayı isteyebilir.

4- Paranın her ciğeri beş para etmeyen herkesi satın alabilirliğinin en bariz göstergesidir.

5- Ahlaki çöküntünün nerelere kadar uzandığının en siyah beyaz resmidir.

6- En acı tarafı ise atölyelerin hiçbirinde şiir öğretilmediğinin, şiir konuşulmadığının, şiirin önem arzetmediğinin resmidir ki duruşmada hiç bir grup temsilci göndermemiştir.

7-Aynı zamanda bu dava vakıflardaki tecavüz olaylarına bayrak kaldıran kendilerini "solcu şair" olarak tanımlayanların ve aynı şekilde kendilerini tanımlayan bu ahlaksız güruha karşı on bir yaşındaki bir çocuğun tacizine sağır olmalarıyla,  ödül etkinlik tören şakşakçılarının hiç değişmiyor olmasının çirkin resmidir.

8- Basının bu olaydaki suskunluğu ise ardı arkası hiç kesilmeyecek sorulara gebedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum