Çivisi çıkık Dünya

Rahmetli Osman amca günde 4-5 paket, kalitesiz saman kâğıttan, halk arasınday yeşil renkli yazısından dolayı "yeşil kurbağa" adı da verilen üçüncü sigarasından içerdi. Fiyatı o yıllarda 25 kuruş, en ucuz sigaraydı. Rivayet odur ki, üçüncü sigarasında kurt çıktığı, dal, budak olduğu da anlatılır. Dudak tiryakisidir, ateş kullanmadan azalanı ile yaktığı sigarasını atmadan ateşi ile yeniler, kibrit ve çakmak kullanmazdı. Doktora gittiğinde kaç sigara içtiği sorulunca 4-5 paket demeye çekinir, parmakları ile dört yapar, sonra beş gösterir. Doktor ise, “Aman arttırma amca 4-5 sigaradan bişeycik olmaz” diye seslenir, doktora mı, kendine mi bilmez ama içinin yandığını anlatır ve gülümserdi. Şapkası, pantolonu yamalı, çorapsız bu adam, kahvede masasında kimseye çay kahve parası verdirmez, ödemeye kalkışanı masadan kovalardı. Gider borç para alır, kahvecinin parasını öder, hiç kimseye de borçlu kalmazdı.

Osman Amca tarih bilir, alt dudağına yapışmış üçüncü sigarası ile anlatır, hoşsohbet bir adamdı. Nitekim sigara akciğerinden vurdu ve götürdü.
Sosyal demokrattı. Arada bir etrafındakilere söylenir; “Yahu çocuklar! Unutmayın ki kalbimiz bile solumuzdan, sol yanımızdan atıyor…” Atatürk, İnönü ve Ecevit’i çok severdi. Torununa “Ecevit” adını koymak istediği anlatılır, gelini çocuk sıkıntı çeker diyerek razı olmaz.

Ölümünden bir yıl önceydi. Yatılı okuldan geldim, yaz tatilinde inekleri otlatıyorum. Koca Meşe gölgesinde Osman Amca ile oturduk. Bana Saba melikesi Belkıs ve Hz. Süleyman hikayesini anlatıyordu. Bir anda dudağından düşen sigara ile otlar "gürr" sesiyle parlayıverdi adeta, hepimiz ateşin üzerine kapandık, felaket önlendi. "çok korktum bre oğul" dedi, değneğini aldı, hoy hoy diyerek koyunlarının yanına koştu.

Bugün ülkemiz, özellikle, Ege, Akdeniz ve Marmara yanıyor. Sıcak hava bir yandan, ateş zorla kontrol altına alınıyor, ağlayan ağaçlar, bağıran insanlar, sızlanan börtü böcek. Bir yangında bu olaylara şahit oldum. Yarısı yanmış bir yılan can acısıyla her tarafa saldırdığını da izledik. Yanan bir kaplumbağanın ağıdını, yanık tilkinin ulumasını duyunca ürperdik.

Köyümüze vasıfsız sarıçam dikildi, çıkan bir yangında yok olup gidiyor, bir görüş var ki, yabana atılacak gibi değil. Çam yerine özellikle bu üç bölgeye zeytin ağacı dikilmesi fikri, çok yerinde bir öneridir. Yanan zeytin ağacının kökünde ertesi yıl yeni fidanlar belirir. Bu deliceler, 5-6 yıl içinde aşılanarak üretim sağlanabilir.

Bir yaşlı kadın, çivisi çıkık Dünya der gülümserdi.

Bugün, kumruları gözledim. Hani üvey ana eline kalmış iki kardeşten biri hata ile zeytinyağını döker, üzerine kül saçarak gizler. Analığının korkusundan dua eder, taş olur, gözünden yaşlar akar. Ağlayan Kaya, Niyobenin gözyaşları ile ilintili denilir. Oğlan ise, kuş olur, kumruya dönüşür, öter...
"Guguk guk,
Yağ döktü,
kim döktü,
kız döktü,
kül döktü.
Guguk guk"

Kumrular bile değişti, beyaz renge yakın bu kuşlar, kahverengi renkli, gagası bile farklı oldu. Bu değişimin ise, üveyiklerle çiftleşmesi denilmesi yabana atılacak gibi değildir. Gel gör ki kumrular bile eskisi gibi, kumru gibi ötemiyor inanın...

Kediler için Mart ayı kutsal bir ay olarak anılır. Cinsel dürtülerin daha çok ortaya çıktığı, sokakta, damlarda çiftleşme peşinde olurlardı. Bugün kediler sıklıkla, bazen zamansızca doğuruyor, Mart ayı bile unutuldu adeta...

Ülkede adalet, hak, hukuk diyenlerdeniz. Ekonomik sıkıntılar, emeklilerin geçim dertleri, 3600 ek gösterge adaletsizliği gibi sorunlar bir yanda, öte yanda evlilikler pamuk ipliğine bağlanmış. Eşim asosyal diyerek boşananlar, zayıflayan aile yapıları, kopuk ilişkiler. Olan çocuklara oluyor. Şefkatsiz, Nine- Dede evinde büyüyen çocuklar...

Sevgi yalan, saygı dolan oldu.
Diken, bülbül konunca kendini gül oldum sanırmış.
Yaşlılarımızın dediği gibi çivisi çıkık Dünya işte...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum