Dünü arar olduk

Evet, Dünü arar olduk…

Ekonomik sıkıntı insanımızı sarsmaktadır. Bir dokunsak, bin ah işitilmekte…

Yaşam savaşında yapayalnız kaldık. Yakınların uzak olduğunu, bazen uzakların yakın olduğunu da gördük. Yakınımız dediklerimizin uzaklaştıklarını, ibretlik görüntülere şahit olduk. Sonuçta kendi gücümüzün farkına vardık. Geride yorgunluk, kırgınlık ve pişmanlıklar kalıyor, bu gerçeği görünce, tek başına ve ayakta kalmanın huzurunu hissediyoruz.

Oysa bir gerçek var ki, kuru ekmek bile bal olur, huzurun olduğu yerde denilir.

İnsani ilişkilerimiz Devletlerarası ilişkilere benzedi adeta. Öyle ki karşılıklı çıkarlar var ise, her şey iyi güzel, yoksa yok. Aileler arası diyalog ve uyumlarda bile çözülmeler yaşanıyor. İnsanlarda aile mefhumu kayboldu, evli iken bir başka evliye kaçanlar, yıkılan yuvalar, bir yanda din ve çocuk istismarları… Sonuçta dede-nine ya da devletin eline kalmış çocuklar… İleride toplumun en büyük yarası bu olacaktır. Aile düzeni ve şefkatten yoksun kalan çocuklar…

Müthiş bir diyalogsuzluk, iletişimsizlik yaşadığımız dönemlerden geçiyoruz. Bu toplum, bu insanlar alt yapısı itibarıyla böyle değildi. İnsanımız, kırdığına bakmıyor da kırıldığının peşine düşmüş gidiyor. Yanlış anlayan, özür dilemiyor, zeytinyağı gibi üste çıkma derdinde. Ego savaşlarının ortasındayız adeta…

Dün dediğimizde, şöyle bir geçmişi harmanladık…

Hace Bektaş-ı Veli Hazretleri… Ne demişti hatırlayalım? “Eline, Beline, Diline hâkim ol” İnsanlık bugün bu yüce öğretiye uysaydı, bu toplumun düzeni nasıl temiz olurdu bir düşünün…

Mevlana… Gel ne olursan gel… Hamdım, piştim, yandım… Derken,

Pir Sultan Abdal…

Sivas ellerinde sazım çalınır Çamlı beller bölük bölük bölünür… Kul olayım kalem tutan ellere, Kâtip arzuhâlim yaz yâre böyle…

Pir Sultan Hazretleri yaşamdaki bir tezattı anlatıyor. “Demiri demirle dövdüler, biri sıcak biri soğuktu. İnsanı insanla kırdılar, biri aç, biri toktu” sözleriyle.

Pir Sultan Abdal’ın müritlerinden Hızır, şeyhinden devlet kapısında da hizmet etmek için yardımcı olmasını, el vermesini istemektedir. Sultan Abdalın gönül gözü vardır. “Bre Hızır, sen paşa olasın, Gelip de beni asasın.”

Hızır ise; “Haşa! Şeyhim o nasıl söz öyle…” Hızır, paşa olur… Saraydan ferman gelir, Pir Sultanı yakalaması için… Pir Sultan Abdal, alır sazı, söyler; “Yürü bre Hızır Paşa! Senin de çarkın kırılır. O güvendiğin padişahın, Bir gün olur devrilir.”

Hızır paşanın çarkı kırılır, Gün olur Padişahlar devrilir. İyilik yapılanlar, el verilenler nankörlükte sınır tanımaz olur. Türküler ve türküleri yaratanlar unutulmaz, İnsanlar yakılır, Türküler yanmaz…

Din, en iyi kullanılan ticari araç oldu adeta, Büyük kurtarıcı Atamız, bu tehlikeyi hissetmiş olmalı ki, Yıllar öncesi Laiklik ilkesini koymuş, İnancını birey kendi içinde yaşasın diyerek…

Ne kadar okursa oku, bilgine, okuduğuna, gördüğüne, yaşamışlığına, yaşına, başına yakışır şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir der Şirazi. Alay eden, tepeden bakan, geldiği yeri unutan, egosu yüksek bir zihniyet ise, Sadi Şirazi’nin yukarıdaki cahil tanımlamasından ne farkı var ki…

Eğitim, üzerinde defalarca oynanan bir sistem oldu. Eğitim ailede başlardı, şimdi acaba öyle mi? Sorumluluk sahibi, ahlaklı, dürüst, kurallara saygılı nesiller yetiştirmekte önemli. Cehaletin tek korkusu kadındır. Medeniyet dediğin, kadın ve erkeğin birlikte yol almasıdır.

Üniversiteli bir Arap gencinin sözleri hafızamda yer etti. Çölde bedevi adam, 3-5 kadın alır, onca çocuk doğurtur. Kadınlar okuma, yazma bilmez, çocukları da vatan millet nedir bilmez. O nedenle İsrail ile asla baş edemeyiz. Çünkü İsraillide ideoloji var. Bizim ki, tüfeği elinden atar, tanktan kaçar, topu terk eder, Önce kadın eğitilmeli ki, çocuklarını da eğitsin.

Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler derdi Nazım Hikmet. O güzel günler bir türlü gelemedi. Güzel günler diyenlere bir bakıyorsun, bir tek onlar güzel güzel yaşıyor. Yarınlar güzel olacak, yarınlar bizim dedik.

Bazen sormadan da edemiyoruz. Bugün, dünün yarını değil mi?

Dünümüzde dürüstlük, dostluk, adamlık, insanı insan yapan özellikler, sevgi ve saygı vardı. Bu kadar da kirlenmemişti, ilişkilerimiz ve de çevremiz.

Ey siyaset, sen nelere kadirsin. Dün kara dediğine bugün ak dersen; yönetenler liyakat yerine sadakat ve yalakalık ararlarsa daha çok yolumuz var.

Yaşına başına uygun davranılır, dürüstlük, saygı ve sevgiden ödün verilmez ise, özlediğimiz aydınlık günlere tekrar kavuşacağımıza inanıyoruz...

Güzel günleri beklerken, dünü arar olduk…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum