
Nevzat ARSLAN
Güzel zamanlar
Fakir Efe, kafayı çekmiş evine giderken ayağı takıldı, düştüğü yerde yumuşacık bir yığın vardı, sızdı kaldı. Sabaha karşı ayılır gibi oldu, yumuş, yumuş şeyler elinden dökülüyordu. İnşaat için dökülen ince kum, kayır yığınının üstüne yattığını anladı. Yan tarafta sabah çişine çıkarılmış, Doktor Fethi'nin av köpeği kendisini dikizliyordu. Hoşt diyecekti ki, ağzındaki takma dişlerin yerinde olmadığını anladı, etrafında arandı yok, ekmekçinin lokantasına gitti yok, bu defa kafayı çalıştırmalıyım diye söylendi. Doğru "Hükümet tabibi Doktor Fethi Algan" tabelasının önüne geldi, kafasını kaşıdı, muayenehaneden içeriye yöneldi. Fethi bey, bir çocuğu muayene ediyordu. Efe hoşgeldin dedi. Fakir Efe, sandalyeye ilişti. "Doktor o senin köpek benim takma dişlerimi elimden alıp kaçtı, dişlerimden oldum" dediğinde,
"Efe Nazilli'ye mi, Aydın'a mı gidersin? Ya da dişçi Musa Efendiye git dişlerini yaptır ben öderim" der.
**
Doktor Fethi, kasabadaki diğer doktor Hasan bey ile fiskos halindeydiler, Hacı Durmuş Ali geldi, gözlüğünü sildi, doktorların yanına oturdu, marpuçlu denilen, filtreli karabülük cuvaradan uçlanın bakalım dediği Çamlıca sigarasını uzattılar, çayını içerken sigarasını tüttürüyordu. Bir "poff" sesi ile Durmuş Ali'nin ağzındaki izmarit, karşıdaki kahveci Hüseyin'in portakal bahçesine doğru uçtu. Yüzü simsiyah olan Hacı, "Barıt koymuşlar cuvaranın içine diyerek sövdü, saydı. Karşıya, Hasan beyin eczanesine baktı kimse yok. Çeşmeden yüzünü yıkadı, kahveci çırağı, sade kahve fincanı ve Çamlıca paketi ile bekliyordu. Hacı amca doktor beyler gönderdi."
Çocuğa "canları cehenneme" diye bağırdı. Kahveyi höpürdetti, kaçak tütünü iç cebine sakladı, paketten çıkardığı sigarayı evirdi, çevirdi, yeleğinin cebinden muhtar çakmağını çıkardı, "çat" diye yaktı, hey gidi günler hey! dedi, saatlerce kav çaktığında tutuşan kav için barut musun bre mübarek? Diyerek söylendiği günleri anımsadı, gülümsedi. Sigarayı tüttürürken bir ara gözüne ilişti, Doktor Hasan bey, Fevzi'nin kahvesinden kendini gözetliyordu...
**
Fakir Efe, kahveye geldi, dağlık köylerden birisi iki teneke pekmez soruyordu. Bende var diyerek kalktı, bir teneke pekmezi iki tenekeye böldü. Üzerlerine su doldurdu. Kahveye getirdi, köylü pekmezi almaktan vazgeçti. Efe dellendi, "ulen madem almıcaktın, niye bana iki tenekeye yarısı pekmez, yarısına su doldurttun?" Diyerek kızdı, söylendi. Sandalyeye kuruldu, bir sandalye daha çekerek ayaklarını üzerine koydu. İngiliz külot pantolonun ayak tarafındaki düğmeleri çözdü. Öyle de fakirim, böyle de... Asker arkadaşı Ali Çavuş, selam verdi, ağzındaki altın dişleri parlıyordu. "Acep doktor Fethi'nin yaptıracağı dişleri altın diş mi yaptırsaydım, parasız kaldıkça söker söker satardım" diyerek söylendi, gülümsedi...
**
Elindeki sopanın ucundaki bezlerle temizlik yapan, toz alan Müminlerin Ali'nin bakkal dükkanına uğradı, dokunduğu her şeyi bakkal Ali arkasında düzeltiyor,
"dokunma Efe" diye söyleniyordu, böyle bir zaafı vardı. Her yeri kurcaladı, bakkal Ali'yi hoplattı. Davul tozu da sordu, evine yöneldi.
**
Böyle içi dışı bir, güzel insanlar vardı. Böyle insanlar ile güzel zamanlardı o zamanlar...

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
.. .
Yanıtla (1) (0)Ne kadar samimi.. ?
Halkın gönlünce yaşadığı, herşeyi ile doğal, natürel ilişkiler... Buram buram dostluk, buram buram arkadaşlık...Ve belki yüzlerce, belki binlerce bu toprakların güzel insanlarının hayat hikayelerinden seçmeler..
Kültür öylesine zengini, yürekler öylesine temizki ;
O yaşanmışlıkları...anıları...sanki gerçek bir tiyoral oyun gibi. Hatta bir tiyatro oyuncusu gibi çok büyük başarırlar..
Her köyde, her ilçede, her memlekette Nasreddin Hocanın torunları görev başındadır.
Hele yazar Nevzat Bey' in anlatımı...üslubu....örnekleme ve betimlimeleri çok harika...
İşte bu toprakların dokusunu, hamurunu ve kumaşın bilen bir yürek....!
Tebrik ediyorum.
Eline, kalemine, yüreğine sağlık.
Güzel zamanlardan zor zamanlar ligine düştük sayın yazar Sonumuz hayır olsun kalemine emeğine yüreğine sağlık
Yanıtla (1) (0)Abicigim o güzel zamanları bizlerde gördük mü, ne kadar gördük, bundan sonra sanırım hiç girmeyeceğiz, kalemine sağlık arkadaşım
Yanıtla (1) (0)