
Ali AKSÜT
Hiç düşündünüz mü?
"Düşünüyorum öyleyse varım." diyor filozof Decart.
Demek insanın varlığı düşünme önceliği ile iç içeymiş.
Zaten yüce dinimiz İslâm 'da;
"Hiç düşünmez misiniz? Hiç akıl etmez misiniz?” diye Kur'an'nın pek çok yerinde düşünmeye, sorgulamaya dikkat çeker.
Hatta yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed bir hadisinde " aklı olmayanın dini de yoktur ." der.
Bu cümlelerden şunu anlıyoruz;
Düşüneceksin, akıl edeceksin, muhakeme ve muhasebe edeceksin.
Yani sorgulayacaksın, doğru mu? Yanlış mı?
Araştıracaksın doğruyu gerçekleri bulmak için....
Hak... ve hakikat yolculuğu hiç te öyle kolay değil.
Sabır ister... emek ister... merak ister...
Eskiler tecessus diyor bu çabaya.
Her dem, her saniye...
Meraklı sorular... nedenler? niçinler...? eleştiriler...!
Sorular...sorular...? Acabalar... şüpheler...deliler...!
Hep tefekkür... düşünmek....
Zihnimizde sorulara doğru cevaplar bulmak....
Vicdan huzuru bulmak...!
Hakikate ulaşmak....gerçekleri öğrenmek.
Bazen düşünüyorum da, bütün bu zihinsel ve düşünsel çabalar kimin için?
Bütün yazılan konuşulan kelime, cümle, kültür, sanat, edebiyat, sosyoloji, tarih, psikoloji...vb. insana ait bütün düşünceler manzumesi kimin içindir...? diye hiç sorduk mu?
Elbette cevabımız eşrefi mahlukat olarak yaratılan biz insanlar olacaktır.
Bitkiler alemi...hayvanlar alemi...yer gök...kara ve deniz...okyanuslar...ormanlar....akarsular...vb...
Çok çeşitli ve çok renkli... çöl de var... Kerbela da var...cehennem gibi...
Vaha da var.... sevinç ve mutluluklarımızı kamçılayan cennetten bir köşe gibi doğa manzaraları da var...
Karedeniz yaylaları gibi...!
Bizim kültürümüzde;
Böylesine muhteşem bir kâinat kitabı içinde en şerefli olarak yaratılmış insanı, kainatın merkezine alır.
İnsan, doğayla iç içedir.
Adeta et tırnaktan ayrılmaz... Atalarımız da, aslan yattığı yerden belli olur...derken, doğaya, çevreye vurgu yapıyor...
İşte insan eğitimi ve sorumluluğu.
Bu kadar önem arz eden bu insan- doğa ilişkisi nedeniyle insansız bir mekanı, insansız bir dünyayı düşünmek bile istemiyorum....!
Yaşadığımız günlük hayatta, ya bir sevdiğimiz dost, ya da hane halkından birisi vefat edince, onun odası, evi, işyeri, o kişinin yeri dolmuyor.
Pek çok örneğe tanık olmuşuzdur.
Demek ki, mekanı şenlendiren ve şereflendiren insanmış....!
Dünyanın da, çadırın da temel direği İNSAN....!
Eğitimci, yazar, mütefekkir olan, Ziya Gökalp ve Hilmi Ziya Ülgen 'den sonra günümüzün önemli düşünce adamlarından Seyit Arvasi Ahmet hoca da insanı şöyle tanımlar.
Bu tanımdan önce de,
İnsanın bu uçsuz bucaksız doğa içindeki yaşamında yetersizliklerine vurgu yapar...
Bir 70- 80 cm’lik kol yük kaldırmada yetersiz olduğu için, akıl ve zeka ile vinçi bulduğunu, dolayısı ile tonlarca yükü kaldırdığını ifade eder.
Gene 90- 100 cm’lik ayaklarımızla gitmek istediğimiz bir yer...bir şehir...bir ülke...bir kıta için ulaşım durumunuzun ne kadar yetersiz kaldığı cümlesinden, İnsanlığın ulaşım ihtiyaçları için otomobil...otobüs...tren... gemi...uçak ..vb..araç ve gereçleri yaparak hayatını kolaylaştırdığını ifade eder...
İnsanı bu kültür ve medeniyet seviyesine ulaştıran temel öğe de düşünmesi... merak etmesi... araştırıp yeni teknoloji icatlarıyla doğaya...hatta başka insanlara hükmetmesini görüyoruz.
Neyse, İnsanın bu düşünme, hakikati bulma yolculuğunda ki çileli serüveni ile birlikte " İnsan " tanımını daha da anlam kazanmış haliyle yapabiliriz.
İNSAN ;
" Tabiattan kültüre, maddeden manâya, esaretten hürriyete, sınırlıdan sonsuza, ilkellik ve cehaletten uygarlığa, kesretten vahdete, kültürden medeniyete sıçrayan çok yüce ve şerefli bir varlıktır. " insan.
Böylesine yüce ve şerefli yaratılan insanın; Yaşama özgürlüğü... seyahat özgürlüğü...din... inanç özgürlüğü... ve düşünce özgürlüğü gibi , doğuştan gelen temel hakları vardır.
Seyit Ahmet Arvasi hoca, insan ile ilgili çok değerli tanımlar yaparken,Günümüz düşünür ve yazarlarından Dücane Cundeoglu da ; " Köle tüccarlarına bir laf etmeye gör, en önce köleleri çemkirmeye başlar.
Şaşırıyor muyuz?
Hayır.
Çünkü köle " bir efendisi olan demek değildir, aksine gerçek köle " artık bir efendisiz yapamayacak olandır ." diyor.
İnsan ile ilgili çok önemli bir tespit.
Ne kadar doğru söylemiş sn yazar Cundeoğlu.
Evet günümüzde de particisi, mezhepçisi, tarikatı, yazarı çizeri, uygar çağdaş olanı, yobaz olanı, kariyerlisi kariyersizi, fakiri zengini, Türk 'u, Kürt ' u, Arap'ı ....O kadar köle ruhlu efendisi yapamayan/ kraldan çok kralcı insan var ki....! Var ki " insanı ezen, sömüren, köle gibi mangutlaştıran " bu vahşi kapitalist sistem hâlâ saat gibi çalışıyor.
Soruyorum size?
Kim insanî değerleri yüceltecek?
Çaresiz...mutsuz... yalnız..kimsesiz... günümüz insanını kim elinden tutup kaldıracak...?
Hangi güç, hangi yönetimler insanla ilgili " İNSAN"olmak ve insanca hak, hukuk ve şerefiyle yaşatacak...?
Hiç düşündük mü?
Kalın sağlıcakla.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Başkanım,.tam doksandan vurmuşsun.İşimiz Allah'a kaldı..Ancak o düzeltir.Saygılar.
Yanıtla (0) (0)Köleler gördüm, karavaşlar
Yanıtla (0) (0)hayaları burulmuş bir adamın ayaklarını yıkamaktalardı
artık kelimeleri kalmamış fiyatları sormaktan
saçları taranılmaktan usanmışlar
sinemalarda saklanıyor kışın
yaz olunca denizin yalayışlarına
kaldırımlarda demokrat
otobüslerde dindar
geceyi
saatlerine bakarak anlıyorlar
ve sabah
gökyüzünün karnını gerdiği zaman
dağların kokusundan fabrikalar
acıkınca
Köleler!
gözleri camekânlarda.
Silâhlar gördüm
namlusu akla çevrilmiş sahra topları
mürekkebin utandığını gördüm basılı kâğıtlarda
tetiğe basan parmaklarda çare yok, gördüm mürekkebi:
Çare yok, radyoları kapatsam
çare yok, secde etsem anılarıma
bu bozulmuş yeminlerin bayrakları altında
olacak şeymi duymak portakal bahçelerini
mermiler araya girmeden anlayabilir miyiz artık
hangi kızlar hangi serin yerlerimize değdi:
Sanırdık saçlarımız kumrularla kaplanır
bir çocuk, İşte ırmak! diyerek haykırınca
o zaman belki çocuklar zabıtalardan daha çoktu
belki biz daha çok ağlardık bir aşk pıhtılanınca:
Gördüm
gözlerinde zındanlarla bana baktıklarını
düşündüm yaslanarak şehrin kasıklarına
düşündüm kafa kemiklerimi eritinceye kadar
nedir bu kölelerin olanca silâhları
silahların köleleri olmaktan başka.
Bıkmadım
koyu renkler kullanıyorum hayatımda
koyu mavi, acıyı anlatırken
sessizce öperken, koyu beyaz
ve saçlarım hakaretlerle okşanırken
koyu bir itiraf sarıyor beni.
susmak elbette zehirlidir
ve rahatlık getirir yazıklanmak da.
Ey tenimde uzak yolculukların lekeleri!
Ey çocuklarda uyuyan intizamsız güneşler!
gelin ve boğdurun bu köleleri. (İsmet Özel)
Düşünürlere Şairlere Fikri Hür Vicdanı Hür İrfanı Hürlere Selam Osun. Ali AKSÜT Abi..
"Bu uçsuz bucaksız dünya içinde, bil ki,
Yanıtla (1) (0)Mutlu yaşamak iki türlü insana vergi:
Biri iyinin kötünün aslını bilir,
Öteki ne dünyayı bilir, ne kendini," demiş Ömer Hayyam.
Siz hangisisiniz?
Teşekkürler Baskanim, her zaman olduğu gibi çok düşündürücü bir yazı olmuş.