
Şerif KUTLUDAĞ
Hoca Ahmet Yesevî’den feyz aldık
29 Nisan 2025 günü, Denizli’ Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde, konferans salonunu dolduran öğrencilerle Hoca Ahmet YESEVÎ’nin manevî ve tarihî şahsiyeti etrafında buluştuk. Konuştuk, söyleştik ve feyz aldık.
Kimdir Hoca Ahmet YESEVÎ denildiğinde ilk vereceğim cevap büyük şairimiz Yahya Kemal BEYATLI üstadımızın tanımıyla olsun:
“Şu Ahmet Yesevî kimdir?” , “Bir araştırın göreceksiniz. Bizim milliyetimizi asıl onda bulacaksınız!..” der Yahya Kemal…
Evet, Türk milleti tarih boyunca nerelere gitmişse ya Ahmet Yesevî adını götürmüştür, ya da Ahmet Yesevî hatırasını götürmüştür.
Yakın zamana kadar Orta Asya denilerek, kadîm Türk coğrafyası ile bağları koparmaya çalışan; Siz, Kazak, Özbek, Kırgız, Uygursunuz, Türkmensinizdenilerek Türklük kavramının dışında yeni bir milliyet kavramı oluştururlmaya çalışılan anlayıştan nihayet kurtulduk ve atalarımızın yaşadığı Türk Coğrafyasına Türkistan demeye başladık. Yesi şehrinde Timur’un yaptırdığı muhteşem türbesinde medfun bulunan Hoca Ahmet Yesevî Türkistan coğrafyasında; hiç gelmemesine rağmen, Hazar denizinin batısında yer alan Anadolu merkezli coğrafyada, Balkanlarda, Tuna boylarında hatıraları yaşamaktadır ve yaşatılmaktadır.
Prof. Dr. Mehmet FuadKÖPRÜLÜ’nin yazdığı “Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar” kitabından taki edebildiğimiz kadarıyla:
Hoca Ahmet Yesevî 1093’te Sayram’da doğar. 1166’da da Kazakistan’ın Yesi şehrinde toprağa verilir. İlk eğitimini Hızır AS. Yaptırır. Yedi yaşında babasını kaybeder. Yesi şehrine gider. Hz. Muhammed’in mânâ âleminde görevlendirdiği sahabisi Arslan Bab/anın himmetiyle ruh ve gönül eğitimini yaşar. Bir yıl sonra Arslan Bab/a’nın da vefatıyla Buhara’ya giderek Yusuf Hemedânî’ye intisap ederek onun tarafından eğitilir.
27 yıl sonra yeniden Yesi’ye gelir 63 yaşına kadar binlerce talebe yetiştirir. Hz. Muhammed’e olan saygı ve bağlılığından dolayı 63 yaşında türbesinin yanına kazdırdığı çilehanesine girer ve ömrünün geriye kalan kısmını orada geçirir…
Hoca Ahmet Yesevî, 20. yüz yılın dünyasında dünyada yaşayan 350 milyon civarındaki Türk milletinin fertleri arasında hikmetleri ile ve menkabevî hayatıyla gönül köprüleri oluşturan bir kutlu kişidir.
Dr. Hayati BİCE’nin Türkiye Türkçesine çevirisiyle yayınlanan ”Dîvân-ı Hikmet” bir “Dîvân-ı Aşk” İmiş Meğer” adını verdiği çalışmasında Ahmet Yesevî’nin İlâhî aşkla dolu bir mutasavvıf ve İlâhî aşk şâiri olduğu ortaya konulur. Şöyle ki 253 şiirin yer aldığı Dîvân-ı Hikmet’teaşk, maşuk, muhabbet, aşk ateşi, aşk derdi, aşksız kişi, aşk sırrına ermek, aşk makamı, aşk denizi, aşk cevheri gibi 356 yerde benzetme, tamlama ve söz grubunun varlığını ortaya koyar.
Hoca Ahmet Yesevî, hem çok donanımlı bir âlim/bilgin, hem de mutasavvıf âşık bir derviş ruhlu öncüdür Hak yolunda. Onun için hem alimlerce çok sevilmiştir hem de sade halk tabakasınca da çok sevilmiştir.
Okul Müdürü Kadir BOZDEVECİ, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenleri Nihal BAĞRIAÇIK, Serap ÖZDEMİR ve Bilgin GÜNKAR’ın yönlendirmesi ve eşliğinde yaptığımız Hoca AhmedYesevî sunumuna ayrıca, varlıklarıyla zenginlik katan Emekli öğretmenler Betül KAPLAN, Fahri ÇETİNKAYA, Mustafa KÜTÜKÇÜ, Ülkü Hanım ve Bilal TEKİN’e bu vesileyle kamuoyu nezdinde teşekkürlerimi; saygı ve sevgilerimisunuyorum…
Ahmet Yesevî, Oğuz Kağan, Attila, Mete Han, Bilge Han, Tonyukuk, Yusuf
Has Hacip, Kaşgarlı Mahmud, Dede Korkut, Nasrettin Hoca, Ahi Evran vb. şahsiyetler gerek dünya görüşleriyle, gerek hizmetleriyle ve gerekse bizlere bıraktıkları eserleriyle Türk milletinin hem geçmişine hem de geleceğine ışık tutan şahsiyetlerdir. Bunları okumak anlamak ve anlatmak bizi büyük millet vasfında buluşturacak olan değerlerimizdir.
Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, bundan dolayı “Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça kendisinde büyük işler yapmak için güç bulacaktır!..” demiştir… GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.