Şu günlerde 26 Ağustoslarla başlayan süreçle birlikte ardı ardına şehirlerimizin kurtuluş günlerini kutluyoruz: Coşkularla, sevinçlerle, sevgilerle…

30 Ağustos Baş Komutanlık Meydan Muharebesi’nden itibaren gün be gün bir yerlerin kurtuluş günlerini yaşayacağız ve kutlayacağız 9 Eylül’e kadar:

Afyon Afyonkarahisar 27 Ağustos 1922, Uşak 1 Eylül, Eskişehir 2 Eylül, Güney 3 Eylül, Buldan 4 Eylül, Nazilli 5 Eylül, Bursa 6 Eylül, Balıkesir 6 Eylül, Aydın 7 Eylül, Manisa 8 Eylül, İzmir 9 Eylül 1922... vb.

Her yıl belli programlar dahilinde devletimizin belirlediği ilkeler çerçevesinde kurtuluş günleri yaşanırken, kurtuluş günlerinde yaşanan sıkıntılara rahmet okutacak yeni sıkıntılarla karşı karşıyayız ne yazık ki!..

Bunlardan birincisi: Evlenme ve yuva kurmadaki geleneksel bağlılık anlayışının değişmesi. Aile kurumunun yara alması. Boşanmaların çoğalması…

Ülke nüfusunun ihtiyarlaması ve nüfus erimesinin önlenememesi. Ülke nüfusunun % 10’luk ileri yaş grubundaki yaş ortalamasının 70’in üstüne çıkması.

Yeni çağ gençlerinin evlendiklerinde ya çocuk yapmamaları ya da bir çocukla yetiniyor olmaları. Evlenen iki kişinin iki çocuk yapmaları nüfus artışına katkı yapamaz ne yazık ki!.. Nüfus artışı için her evlenen çiftin en az üç çocuk yapmaları gerekmektedir.

Bu konuda Cumhurbaşkanlığı makamınca yapılan uyarı ve evlenen çiftlerden en az üç çocuk istenmesinin sebeb-i hikmeti de tam da budur…

1927’de yapılan ilk nüfus sayımında ülke nüfusunun 13 milyon beş yüz bin civarında çıkması üzerine nüfus artışını sağlamak için bulunan yöntemlerden birisi yol vergisidir. Devlet yol vergisinden muafiyet için ailelerde altı çocuk şartını getirir. 6 Çocuğu olan aileler yol vergisinden muaf tutulurlar…

Bir diğer önemli sorun: Sigaranın alınan bütün önlemlere rağmen engellenememesidir. Son yıllarda sokaklarda ve açık alanlarda yaşlı-genç, açık-kapalı, kentli-köylü demeden bayanların da erkekler gibi açıktan sigara içiyor olmaları gittikçe yaygınlaşmaktadır…

Çağımızdaki en öneli sorunlardan birisi de beyaz diye tabir edilen uyuşturucunun gittikçe yaygınlaşması ve kullananların yaş ortalamasının gittikçe düşüyor olmasıdır…

Bir diğer sorun da özellikle genç anne babaların çocukları huysuzluk yaptığında cep telefonunu cankurtaran gibi görmeleri ve kullanmalarıdır.

En önemli sorunlardan birisi de iklim değişikliklerine bağlı olarak arttığı konusunda ortak bir anlayış bulunan orman yangınlarıdır. Millî varlığımız, köylü tabir ettiğimiz insan içinden çekildikçe korumasız kalmaktadır.

Her bir madde ile ilgili olarak bilinenlerin dışında yeni öneri sunulabilir. Bu konuda ben şahsen devletimizin kurum ve kuruluşlarının konular hakkında gerekli çalışmalar yaptıklarına inananlardanım. Fakat alınan önlemlerin yetersizliği dikkâte alındığında yeni farklı yöntemlerin hayata geçirilmesi gerektiği tespitini de yok sayamam…

Sadece orman yangınlarının önlenmesi konusunda benim inerim de şudur:

Yaz mevsimiyle birlikte sıcaklar başladığında, ormanlara giriş ve piknik yapımı sınırlandırılmalıdır.

Jandarma vb kolluk kuvvetlerinin ormanlık alanlarda denetimi ve kontrolü daha etkin kullanılmalıdır.