Konteyner

Sahnede ışıklar yandığı zaman bir yatak odası görünür. Tül perdeden odanın içerisine sabah güneş ışıkları gelmeye başlamıştır. Oda yavaş yavaş aydınlanmaktadır. Dışardan satıcıların gürültüleri gelmektedir. Pencere kenarında yatan bir genç kız gözlerini açar gerinir.

- Bu gün salı galiba! Satıcıların sesleri de adama rahat vermiyor ki!'

Etrafına bakındı. Annesi ve erkek kardeşi odada değillerdi. Yataktan kalktı. Buzdolabından biraz peynir aldı. Masa üzerinde duran ekmekten bir parça kopardı. Peynirli ekmeği yemeğe başladı. Dışarı çıktı. Pencerenin önüne çömdü. Karşıdan ablası ve eniştesi ellerinde meyve ve sebze dolu çantalarla geldiler. Onları görünce kalktı ablasının elindeki çantayı aldı.

Önünde duran sandalyeye oturdu. İçinde oturdukları konteyner pazar yerindeydi. Ortalık çok kalabalıktı.

Fadime- Abla annemler gözükmüyor?

Abla: Ben de görmedim, birazdan gelirler.

Fadime- Anladım.

Az sonra babası geldi elinde üç tane tavuk vardı. Kapının yanına bıraktı.

Birinin ipini çözdü, yeleğinden çıkardığı saldırma bıçağıyla tavuğun kafasını kesti. Kızına seslendi.

Baba-Alın bunu halledin.

Fadime-Tamam baba!

Baba: Anan nerede?

Fadime- Bilmiyorum.

Fadime kesilen tavuğu içeri götürdü. Diğer tavukları odun koydukları sundurmanın altına koydu. Önlerine buğday attı.

Az sonra annesi erkek kardeşiyle ellinde turba olduğu halde geldi. Kapının önünde durdu. Çantasını yere bıraktı. Eliyle alnında biriken terleri sildi.

Anne- Bu gün de çok sıcak.

Fadime annesinin getirdiği torbaları aldı içeri girdi. Dışarı çıktı.

Fadime-Anne yine toplama getirdin.

Anne-Evet.

Fadime ses çıkarmadı.

Anne-Baban gelmedi mi?

Fadime -Geldi.

Anne-Bir şeyler getirdi mi?

Fadime -Evet. Dört tavuk getirdi. Birini kesti. Halledin dedi.

Anne-Nereden aldı acaba?

Fadime -Bilmem.

Anne-Kaç kere söylerim bu adama, başkalarının malına el uzatma diye bir gün yakalanacak. Başımızı belaya sokacak.

Küçük oğlan ağlıyordu.

Fadime-Bu gene neden ağlar? Anne cebinden bir mendil çıkardı. Düğümünü çözdü, içinden bir beş lira çıkardı.

Anne-Al bunu da, akşama dört ekmek al. Belediye büfesinden al. Orada ekmek ucuz.

Fadime-Tamam ana.

Uzaklaşan kızının arkasından baktı kendi kendine konuştu.

Anne.- Bu kızda son zamanlarda değişti. Zayıflamaya başladı. Biraz da sarardı gibime geliyor.

Bu sırada yan konteynerden büyük kızı çıktı.

Büyük kız-Ana ne yapıyorsun?

Anne- Ne yapacağım? Pazardan topladıklarımı ayıklıyorum.

Ana -Bilmem ki bu gün aniden gözleri karardı.

Büyük kız- Anladım. Ana bu akşam yukarı mahalleye gideceğiz Kaynanam bizi çağırmış.

Anne- Gidin kızım. O cadı karı ne istiyor bakın bakalım.

Büyük kız-Bakarız

Anne-Kocana söyle, kayınlarıyla şarabı fazla kaçırmasın. Sonrasında kendini kaybediyor.

Büyük kız -Merak etme. Sen hem bırak adamı be tüm hafta eşşecikler gibi çalışıyor.

Anne kızının laf çarpmasına kızdı.

Anne-Ne kız? Bana hava mı basıyorsun? Baban çalışmıyor diye sanki içmiyor mu?

Büyük kız -Amaan ana senle de bir şey konuşulmuyor.

Anne-Haydi bak işine canımı sıkma

Fadime erkek kardeşiyle gelince kavga bitti.

Fadime-Neden gene iteklenirsiniz?

Büyük kız -Amaan anama bakma sen hemen her şeye maydanoz olur.

Fadime -Aba seni de her konuşman imalı be!

Büyük kız – Kız sen de evlen de görelim.

Büyük kız yandaki konteyner girdi.

Fadime kendinde aniden bir güçsüzlük hisseti, gözleri karardı.

Anne kızına baktı. Farkına vardı.

Anne- Gel kızım.

Kolundan tuttu içeri girdi. Kızını yatağa uzattı.

Anne-: Şimdi nasıl oldun

Fadime -İyiyim birden gözüm karardı.

Anne -Yat biraz kendine gelirsin.

Akşamüzeri iki belediye zabıta memuru geldi ve kapıyı çaldı. Anne çıktı.

Anne -Ne vardı?

-Zabıta memuru-Abla belediye başkanımızın selamı var. Pazar yerindeki konteynerler kaldırılacak dedi.

Anne-Peki biz ne olacağız?

Zabıta memuru-Sizleri mağdur etmeyeceğiz. Toprak Mahsulleri Ofisinin arkasındaki boş araziye taşıyacağız. Hem burası kalabalık ve çok gürültülü!

Anne- Ne diyelim. Başkanın canı sağ olsun. O bir şey biliyordur elbet.

Zabıta memuru -Abla biz size taşınacağınız zamanı bildireceğiz. Merak etmeyin belediye olarak taşınmanıza yardım edeceğiz.

Anne-Tamam memur bey anladım.

Kadının yanına büyük kızı geldi.

Büyük kız -Ana bunlar ne diyor gene?

Anne- Konteynerleri başka yere kaldıracaklarmış.

Büyük kız – Şimdi de bu mu çıktı başımıza?

Anne -Kız başkan böyle demiş. Ne bileyim ben.

Hava karardı Baba eve geldi Şarap kokuyordu. Gözlerinin çakmasından her an patlamaya hazır olduğu anlaşılıyordu.

Annne Fadime ve oğlan yerde kurulan sofrada yemek yiyorlardı.

Baba-Ne o lan! Beni beklemek yok mu kitabınızda?

Şarap kokusu tüm adayı kaplamıştı. Bu sırada kapı açıldı. Büyük kız ve kocası içeri girdi.

Damat – Selamünaleyküm.

Baba -Aleykümselam. Ne o damat sende mi kafayı cilaladın?

Damat -Anamlara gittik de orada bizimkiler masayı kurmuşlardı.

Baba -Anlaşıldı.

Damat-Sen daha olmamışsın.

Baba kalktı damadının koluna girdi.

Baba-Hadi gidelim, biraz daha parlatalım.

Damat-Tamam baba.

Kapıdan çıkıp gittiler.

Ana- Gelemeyin inşallah. Lan içmeniz yetmedi mi?

Büyük kız -Ana kendini kötü yapma. Biz söylesek de boş, dediklerini yapıyorlar.

Fadime sofradan kalktı.

Fadime-Anne ben yatmak istiyorum.

Ana -Tamam kız.

Büyük Abla -Neyi var kızın?

Anne- Bilmem ki. Bu gün aniden gözleri karardı.

Büyük abla-Kız milli olmayasın?

Fadime -Yok be abla! Ben de anlamadım. Aniden gözlerim karardı işte.

Perşembe günü belediye kepçesi ve vinçle kalabalık işçiler geldi. Konteynerleri kamyonlarla Toprak Mahsulleri Ofisinin arkasındaki boş araziye taşıdılar. Elektrikleri ve suları bağlandı. Orada yaşamaya başladılar. Burası sessizdi. Şehirle aralarında ofisinin resmi binaları ve depoları vardı.

Buraya yerleşeli iki ay kadar olmuştu havalar ısınmıştı. Fadime konteynerin önünde bir sandalyede oturuyordu. Battaniyeye sarınmıştı, üşüyordu.

Anne-Kızım hava sıcak, battaniye neden sarınıyorsun?

Fadime-Anne ben çok üşüyorum.

Ertesi gün Fadime’nin üşümesi arttı. Anne çantasından yeşil kartları çıkardı. Fadime'ye ait olanı aldı. Fadime'yi yakındaki sağlık ocağına götürdü.

Doktor-Üşüme ne zamanlar oluyor.

Fadime-Belli olmuyor ne zaman olacağı. Aniden içime bir buz giriyor sanki.

Doktor-Ben bir anlam veremedim. Sizi devlet hastanesindeki dahiliyecinin bir görmesi gerekiyor.

Doktor dâhiliye doktoruna telefon etti.

Doktor-Teşekkür ederim biz bulgularda bir şey bulamadık Bir de siz muayene etseniz dedim.

Fadime onu annesine döndü.

Doktor- Şimdi devlet hastanesine gideceksiniz. Dâhiliye doktoru arkadaş sizi bekliyor.

Anne-Allah razı olsun. Kızım iyileşecek değil mi?

Doktor -Elbette.

Devlet hastanesine gittiler kayıt yaptırdılar. Dâhiliye doktoru onları bekliyordu. Odaya aldı. Fadime’yi uzun uzun muayene etti, sorular sordu. Kafasını salladı.

Dâhiliye doktoru—Bir şeyden şüpheleniyorum ama tahlillerden sonra kesin bir şey söyleyebiliriz.

Fadime- Şimdi ne olacak?

Dahiliye doktoru-Şimdi kesin teşhis edilmesi için sizi Isparta üniversite hastanesine sevk edeceğim.

Anne üzüldü.

Anne-Hay Allah! Ne olacak şimdi? Oraya nasıl gideriz. Ne ederiz. Tamam doktor bey sağ olun.

Doktor Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk etti.

Anne-Doktor beyim burada tedavi imkânı yok mu?

Doktor-Hastalığı teşhis edelim. Gerekirse burada tedavi ederiz.

Hastaneden çıkınca kaymakamlığa gittiler. Kaymakama durumu anlattılar. Kaymakam sosyal yardımlaşma sekreterini çağırıp biraz para vermelerini ve konuyu ilk toplantıya da getirmelerini söyledi.

Fadime korkuyordu. Annesine yalvarmaya başladı.

Fadime -Ana benim bir şeyim yok. Isparta’ya gitmeyelim.

Anne-Kızım dur bakalım. Isparta da bir şeyin olmadığını söylesinler.

Fadime- Ne olacak? Kendimi üşüttüm her halde.

Anne -Fadime inat etme.

Fadime-Babama da haber verelim.

Anne-Devrilesice adam bu gün gene ortalıkta yok.

Fadime-Gene kumara gitmiştir. Akşama gelir.

Anne -Başı kopasıca gidip çalışmaz. Bizim aldığımız paralara da el koyar ve kumar oynar.

Akşam sabah içer.

Fadime -Şimdiye kadar kazandığını da göremedik.

Anne-Amaan kızım bir kumarcının bir kumarcıya yılda beş kuruş hakkı geçermiş. Sen merak etme biz seninle bu işin de üstesinden geleceğiz

Fadime annesine sarıldı.

Fadime annesiyle Isparta geldi.

Tıp fakültesinde tahlilleri yapılmaya başladı.

Bu sırada baba da hastaneye geldi.

Baba-Lan neden bana haber vermeden geldiniz?

Anne- Sen dün evde yoktun. Kız hastalanınca hastaneye gittik. Doktor ve kaymakam bey hemen Isparta’da üniversite hastanesine gidin dedi. Kaymakam bey vakıftan para verdi. Bize kalacak yer de ayarladılar.

Baba –Tamam. Anladım.

Baba cebinden bir tomar para çıkardı. Karısına verdi.

Baba-Alın şimdilik bunları ben gene gelirim.

Anne -Tamam.

Baba ayrıldı. Fadime annesine seslendi.

Fadime-Ana nereden bulmuş bu parayı ya!

Anne-Kızım gene birilerini ütmüştür. Bu gün üter yarın gene cebi boşalır.

Fadime-Ana olsun be baba babadır. . Bak para getirdi.

Burada oldukları sürece kaymakamın telefonuyla vali yardımcıları da yardımcı oldular. Devlet misafirhanelerinden birinde kalmaya başladılar.

Üçüncü gün teşhis yapıldı. Fadime kan kanseri olmuştu. Doktor Fadime'nin yanında hastalığı söylemedi. Annesini dışarı çağırdı. Alçak sesle fısıldayarak kızımız kan kanseri dedi.

Anne bunu beklemiyordu. Sonucu öğrenince anne ağlamaya başladı. Hemen tedaviye başlamaları gerekiyordu. Odaya geri dönerken gözyaşlarını sildi. Fadime biraz daha sararmıştı.

Fadime-Ana ne dediler. Hastalığım neymiş?

Anne-Kızım az biraz tedaviden sonra iyileşecekmişsin.

İyi dinlensin gıdasına iyi bakın. Üzülmesin dediler.

Fadime-Anne ben üşüyorum.

Anne – gel kızım bir şeyler yiyelim. Kaldığımız yere gidelim istirahat et.

Burada bir hafta kaldılar. Dinar'a geri döndüler. Fadime’ye devamlı kan verilmesi gerekiyordu. Bulunduğu yerdeki sağlık kuruluşunda kan takviyesi yapılacaktı. Durumu ağırlaşınca hemen üniversite hastanesine getirilecekti. Anne kendi kendine mırıldandı.

Anne-Hay Allah bu nereden çıktı şimdi.

Fadime -Anne bir şey mi dedin?

Anne-Yok kızım. Bir şey demedim. Sen bunları düşünme. Uyumaya çalış.

Anne ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Anne-yemeye yemeye bu duruma geldin. Az zayıf düşmüşsün.

Hemen büyük ablası geldi.

Büyük abla- Ana neyi varmış.

Anne-Hiç. Zayıf düşmüş biraz. Gel dışarıya konuşalım. Kızda bira uyusun.

Odadan dışarı çıkınca elindeki kâğıdı uzattı.

Anne- Fadime duymasın. Bu aramızda kalsın şimdi akrabaları bir dolaşalım. Fadime’nin kan grubundan olanları bulalım. Fadime ara sıra kan alacakmış.

Büyük abla- Tamam ben hemen dolaşırım. Bir liste hazırlarım. Ana kötü bir şey yoktur inşallah.

Anne-yok kızım. Sen dediğimi yap.

Büyük abla- hemen ana.

İyi bir tesadüf oldu. Eniştesinin kan grubu uyuşuyordu. Son günlerde alkol almayınca kanı temiz çıkıyordu. Fadime biraz fenalaşsa hemen hastaneye gidiyor, kan alıyordu. Kaymakamlık vakfına da sık sık uğramaya başlamışlardı. Kaymakam da Fadime'nin hastalığını öğrenmişti. Vakıftaki görevlilere bu aile gelince bekletmeden hemen işlemlerini yapın diye tembih etti. Kızının hastalığına üzülen baba daha fazla alkol almaya başlamıştı.

Büyük kızı da damadıyla son günlerde olmadık nedeniyle kavga etmeye başlamıştı. Anne hem Fadime'ye hem de büyük kızına üzülüyordu.

O gün akşam damat kapıya geldi. Kapıyı açtı ve seslendi.

Damat- Ana benimki burada mı?

Anne-Burada değil.

Damat-Hay Allah 'Nereye gider bu karı?

Anne -Ne bileyim damat. Git karını ara. Belki ananlara gitmiştir.

Damat -Orada da yok. Baktım.

Anne-Damat arkadaşlarına bakalım. Nereye gider bu kız?

O akşam büyük kız eve gelmedi. Baba durmadan küfür ediyordu. Çok sarhoştu. Aradan üç gün geçmesine rağmen büyük kız ortalarda yoktu, kayıplara karışmıştı. Dördüncü gün mahalle muhtarına telefon geldi. Büyük kız biz filanla kaçtık hayatımızdan memnunuz yeni bir hayat kuracağız bizi aramasınlar diye konuşmuştu. Sonradan anlaşıldı ki kız evlenmeden önce konuştuğu bir adamla kaçmıştı.

Baba damadını seviyordu. Onunla devamlı kafa çekerlerdi. Fadime’nin durumu ağırlaşınca damadı hemen yardıma gelirdi. Oraya buraya koşar yardın ederdi. Baba büyük kızına çok içerliyordu. Elin oğlu Fadime’ye herkesten önce yardım etmeye çalışıyordu. Büyük kızın umurunda değildi. Üstelik bir de başka biriyle kaçmıştı.

Fadime zayıflamaya başlamıştı. Son zamanlarda yüzü daha da sararmıştı. O sabah yine fenalaştı. Anne hemen kaymakamlığa gitti. Durumu anlattı. Kaymakamlıkta fon toplantısı yapılıyordu. Bazı üyeler bu aileye çok yardım yapıldığını, verilen paraları babanın içki alarak harcadığını ve para verilmesine karşı olduklarını söylemeye başladılar. Fadime yaşamalıydı. Kaymakamın durumu açıklayıp üstelemesiyle yine para verildi. Fadime'nin tedavi masrafları artmaya başlamıştı.

Kaymakamın araya girmesiyle Fadime Çocuk Esirgeme Kurumuna kayıt edildi. Yurtta kalmaya başladı. Artık masrafları bu kurumca karşılanacaktı. Böylece para sorunu bir yerde çözümlenmiş oldu. Fadime üniversite hastanesinde yatmaya başladı. Annesi de DSİ konukevinde kalmaya başladı.

Baba büyük kızının başka bir adama kaçmasına ve Fadime’nin hastaneye yatmasına çok içerledi. Kendini yalnız hissediyordu O akşam akşam eve geldi. İçeri girdi. Karısı da eve gelmişti. Çok sarhoştu.

Baba- Ne oldu?

Anne-Hiç eve geldim.

Baba-Kız nasıl?

Anne-Tedaviye devam ediyorlar.

Baba-Nasıl olacak?

Anne- Devamlı kan veriyorlar.

Baba- Masraflar nasıl olacak.

Anne- Çocuk Esirgeme Kurumu karşılayacakmış.

Baba aniden duvarda duran tüfeği aldı kadına uzattı.

Baba- Tut şunu ve çek tetiği vur beni.

Kadın çığlık attı.

Anne- Ne yapıyorsun sen? . Bırak şunu

Baba-Çek, çek vur beni.

Kadın bağırarak ağlamaya başladı. Diğer konteyner komşuları eve koştular. Babanın elinden tüfeği aldılar. Evin dışarısına çıkardılar. Anne bayıldı. Kolonya ile ayıltmaya çalıştılar. Küçük oğlan annesinin yanında ağlamaya başladı.

Kadın ayılınca.

Anne-Beni yukarı mahallede annemlere götürün.

Komşu kadın-Tamam.

Komşular annenin arkasına bir palto giydirdiler. Oğlan da annesinin eteğine yapışmıştı. Kapıdan çıkıp karanlıkta kayboldular.

Bir hafta sonra sabah saat yedide komşular yine bir bağırtıyla uyandılar. Hemen konteynere koştular.. Kapıyı açar açmaz irkildiler şaşırdılar. Baba kendini tavana asmıştı. Hala şarap kokuyordu. Baba boynuna kemerini geçirmiş ayakları yerde dizleri hafif bükülü durumdaydı. Kadın yine kendini yerlere atıp ağlıyordu. Oğlan da annesinin yanında annesiyle birlikte sağa sola savruluyordu.

Konteyner mahallesindeki komşular babanın intiharından sonra mahalleden taşınmaya başladılar. Konteyner mahallesi sanki lanetlenmiş gibiydi. Annenin de burada kalması zordu. Kaymakama gitti. Konteyner yukarı mahallede babasının evinin bahçesine taşıttı. Elektrik ve suyu bağlandı. Orada oturmaya başladı. Haftada bir Fadime'ye kemoterapi uygulandığı günler Isparta’ya gidiyordu. Akşama ilçeye geri dönüyordu.

Aradan bir ay geçmişti. Babasının intihar ettiği hala Fadime’ye söylenmemişti. Ama bir sefer anne şaşırdı. Bayılacak gibi oldu. Fadime karşısında duruyordu.

Anne- Ne oldu kızım? Neye geldin?

Fadime-Hiç geldim işte!

Fadime sararmıştı ama yüzü biraz toplanmıştı. Biraz daha alımlı olmuştu. Yalnız saçları seyrelmeye başlamıştı.

Anne-Kızım hastaneden mi taburcu ettiler?

Fadime- Yok be anne, canım sıkıldı geldim işte!

Anne-Anladım. Haber vermeden kaçtın o zaman kızım sen manyak mısın? Tedavi bırakılıp kaçılır mı?

Fadime – Bilmem canım sıkıldı dedim ya!

Kadın başına vurmaya başladı.

Anne- Vay benim başıma gelenler. Biri kaçar, biri kendini asar. Biri, hastaneden gelir.

Fadime-Anne bir şey söyleyeceğim.

Anne-Söyle kızım.

Fadime – Anne benim hastalığın tedavisi yokmuş. Gâvur ülkelerinde tedavi ediyorlarmış

Anne -Onu nereden duydun?

Fadime -Hastalar kendi aralarında konuşuyorlardı.

Anne-Boş ver sen onlara. Bak yüzüne biraz can gelmeye de başlamış.

Fadime-Anne ben korkuyorum.

Kadın dayanamadı, kızını kendine çekti başını kendi göğsüne yasladı.

Fadime-Ana oralarda öleceğime eve kaçtım geldim işte! Babam nerede evde değil mi?

Anne- Ne bileyim gene bir yerlere gitmiştir. Hem buralarda fenalaşırsan ne yaparız biz hastane de uzak, nasıl gideriz?

Fadime önüne baktı, ses etmedi.

Fadime-ana neden konteyner mahallesinden buraya taşındık? Neden mahallede kimseler kalmamış?

Anne ses etmedi. Küçük oğlan ablasına baktı.

Oğlan-Aba biliyon mu? Babam kendini astı. Annem çok ağladı.

Fadime sarsıldı. Önce bir şey anlamadı.

Fadime- Ana ne diyor bu?

Kadın ağlamaya başladı. Olanları anlattı.

Fadime- Geçen kötü rüyalar görmüştüm. Bir şeyler olduğunu hissetmiştim.

Ağlamaya başladı. Az sonra Fadime'nin geldiğini duyan arkadaşları eve geldiler. Anne ve Fadime ertesi gün kaymakamlığa gittiler. Kaymakam Fadime'yi görünce sevindi.

Kaymakam- Fadime gel bakalım. Bak tedavin yaramış biraz toparlanmışsın.

Fadime- Çok sağ olun.

Anne- Kaçmış gelmiş. Üç gün izin vermişler dedi yarın gene gidecek.

Kaymakam -Anladım. Fadime bak kızım bu tedavi ancak hastanede tedavi edilir. Bıkmak kaçmak olmaz.

O sırada kaymakama telefon geldi.

Kaymakam -Anladım. Ben hallederim.

Telefonu kapattı. Fadime'yle annesine döndü.

Kaymakam -Yavrum ben size şimdi biraz para vereceğim. Hemen hastaneye geri gideceksin. Ben de takip edeceğim. Bu şekilde tedaviye devam ederek ancak iyileşeceksin.

Kaymakam zile bastı. Odaya giren memura emir verdi.

Kaymakam- Fadime'yle annesine biraz para verin.

Memur- Baş üstüne efendim.

Az sonra memurun getirdiği çeki kaymakam imzaladı. Fadime’nin annesine verdi.

Kaymakam – Bu işte tamam! Şimdi doğru hastaneye gidin ve bana da oradan telefon edin.

Fadime annesiyle odadan çıkınca kaymakam kendi kendine konuştu.

Kaymakam- Zavallı kız. Bakalım bu işin sonu ne olacak? İnşallah kurtulacak.

Kaymakam iki gün sonra yaz tatiline gitti. Yirmi gün sonra geri geldi. Kaymakamlık kapısında Fadime'nin annesini gördü. Önce gülümsedi. Kadının gözleri yaşlıydı.

Kaymakam- Gel bakalım. Fadime nasıl oldu? Anne önce yutkundu. Ağlamaya başladı.

Kaymakam-Hayır! Yoksa Fadime?

Annne-Kaymakam beyim Fadime öleli yedi gün oldu. Kaymakamın gözleri doldu. Gözlerinden gelen yaşı göstermemeye çalıştı.

Kaymakam-Yok yahu diyebildi.

Kaymakam yukarı mahalleden geçerken konteyner önünde durdu. Pencerede eski perde vardı. Fadime'yi sanki pencerenin önünde bir sandalyeye oturmuş gibi hayal etti. Sora şoförüne seslendi.

Kaymakam -haydi gidelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.