Kudüs – One minüt

İsrail’in başkenti Tel Aviv’dir. Her ne kadar İsrail 1967 yılında Kudüs’ü başkent olarak ilan etmişse de hiçbir devlet bunu benimsememiştir.  

Dolayısı ile bizimki de dâhil, yabancı devletlerin büyükelçilikleri Tel Aviv’dedir. Fakat İsrail Parlamentosu, bakanlıkları, hükümet binaları, devlet başkanının evi ve anayasa mahkemesi Kudüs’tedir.

ABD Başkanı Donald Trump,  Kudüs’ü İsrail!in başkenti olarak kabul ettiğini ve ABD  büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması için emir verdiğini açıklayınca dünyanın her yerinde protesto gösterileri düzenlenmeye, İsrail askerleri gösterici Filistinlilere saldırmaya başladı.

İslam İşbirliği Örgütü üyeleri İstanbul’da toplanıp Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıdıklarını açıkladılar.

Bu karmaşa arasında oğlumun Kudüs’te yaşadığı bir olayı hatırladım.

Küçük oğlum dünya gezginidir. Bugüne kadar üç kıtada elliden fazla ülkeyi kâh otostopla, kâh bisikletle gezdi, fotoğraflar çekti. Kimi zaman Sina çölünde kamp kurdu, yılda iki kez yağan yağmurlardan birine yakalandı, kimi zaman Amazon nehrinde timsahlar arasında kano ile yol aldı, kimi zaman Hindistan’da Ganj nehrinde yıkandı, kimi zaman Gürcistan’dan yola çıkıp Orta Asya’yı bisikletle geçti,  kimi zaman Himalayaların üç bin metresindeki mağarasında ateş yakıp ısındı.

2010 yılında otostopla Avrupa’yı bir baştan bir başa geçtikten sonra 2011’in ilk günlerinde, henüz yirmi bir yaşındayken “Bir de Ortadoğu’yu gezeyim” diye yola çıktı.

Planı Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail’den sonra Mısır’a gitmek, Kuzey Afrika boyunca ilerleyip en son Fas’tan İspanya’ya geçip güney Avrupa’dan geri dönmekti. Fakat  Arap Baharı felaketi başlayınca Mısır sınırını kapadı ve gezisini sonlandırmak zorunda kaldı.

O zamanlar Suriye ile kankayız. Şimdi sadece Suriyeli mültecilerin tek taraflı yararlandıkları vize serbestisi (!) ile Halep’e gitti. Halep’in savaştan önce çok güzel bir kent olduğunu söyler. Oradan Ürdün, Lübnan ve İsrail’e geçti.

Kudüs’te sırt çantası ile dolaşırken İsrail askerleri durdurmuş. Kimliğini istemişler, Türk pasaportunu görünce “One minute (Van minüt), çantanı aç bakalım” demişler. Çantadan bir İsviçre çakısı çıkmış. İsviçre çakısında kaşık, çatal, törpü, makas, toravida gibi pek çok alet bulunduğu için tüm gezginler taşır.

“Van minüt, bu ne?” demişler, “İsviçre çakısı” diye cevap vermiş.

 “Bıçak bu, seni karakola götüreceğiz” demişler. Oğlum şaşırmış. Çantasını tekrar aramışlar, bahane edebilecekleri hiçbir şey yok. Fakat askerler “van minüt” demeye ve oğlumu tutmaya devam ediyor, bir yandan da “Bunu sen Türk olduğun için yapıyoruz” diyorlarmış. Sonunda oğlum “Hadi gidelim karakola” deyince İsviçre çakısının çakı ucunu kırıp iade etmiş ve serbest bırakmışlar.

Tarihi Milattan önce 2500’e kadar uzanan Kudüs, Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler için kutsal sayılan bir kent. Bugün Filistin de, İsrail de Kudüs’ü başkentleri olarak görüyor.    

Kudüs’ün Müslümanlar için önemi  İslam’ın ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra’nın Kudüs’te olmasındandır. Mescid-i Aksa, Hz. Muhammet tarafından kutsal ilan edilmiştir. Miraç’a buradan çıkmıştır.

Mescid-i Aksa, Kübbet-üs Sahra gibi kutsal yerler Müslümanların yönetimindedir ve içeriye sadece Müslümanlar, Müslüman olduklarını kanıtlayan bir sure okuduktan sonra alınmaktadırlar.  Oğlum da Fatiha okuyup  girmiş.

kubbet-001.jpg

Pek çok kimse tarafından Mescid-i Aksa zannedilen üstü altın kaplı, sekiz köşeli yer aslında Kubbet-üs Sahra adlı yapıdır.

Trump’ın büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıyacağını bildirmesinden sonra İngiltere Başbakanı Theresa May, Fransa Cumhurbaşkanı E. Macron,  AB üyesi ülkelerin Birleşmiş Milletlerdeki temsilcileri Donald Trump’ın bu kararını desteklemediklerini belirten açıklamalar yaptılar.

ABD’nin Kudüs’ü başkent olarak tanıması haberleri üzerine Mavi Marmara ile ilgili olarak İsrail ile yapılan anlaşmayı okudum.  

Anlaşma “Bu anlaşma 28.06.2016 tarihinde Ankara’da ve Kudüs’te olmak üzere Türkçe, İbranice ve İngilizce olarak aslına uygun üç nüsha olarak düzenlenmiştir” diye bitiyor.

Yaptığım araştırmada  İsrail ile yapılmış gerek iki taraflı, gerek çok taraflı pek çok anlaşma buldum. Bu anlaşmalarda imza yeri olarak çoğunlukla Kudüs’ün adı geçiyor, sadece birinde Tel Aviv adına rastladım.

Kudüs her ne kadar İsrail’in başkenti olarak resmen kabul edilmese, büyükelçilikler Tel Aviv’de bulunsa bile, uluslararası anlaşmalara bakılırsa, İsrail parlamentosunun, bakanlıklarının, resmi binalarının Kudüs’te olmasının, diğer devletleri zımnen kabul etmeye yönlendirdiği anlaşılıyor.

Bu nedenle bütün o gösterileri bir bardak suda koparılan fırtına olarak görüyorum. Yine Filistinlilerin canı yanıyor, yine Filistinlilerin kanı akıyor.

Filistin sorununu tarihini öğrenmek isterseniz Sandy Tolan’ın Limon Ağacı romanını okumanızı öneririm. Kolay okunan, kapsamlı bir eser.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.