Öğretmenlerimiz

Geldiğimiz yeri hiç unutmadık. Doğduğumuz topraklara yüzümüzü dönenlerdeniz. O dağ köyümüzde, öte mahalledeki ilkokulumuza ayağımızda Ermenekli şehit madenci babası Recep Amcanınkinden cizvit kara lastiklerle, siyah naylon çizmelerle beş yıl koşturarak gittik. Okul bahçesinde her sabah mıntıka temizliği yaptığımız gibi çöp toplarken, atılmaması gerekliliğini öğrendik.

Soğuk ve yağmurlu havalarda okul kapalı ise, hayvan otlatma görevimiz vardı, sokakta, yolda oynamaktan eve girmezdik, o yüzden 'fırk fırk' burnumuzu çekerdik. Sümüklü çocuklardık biz ve bizim nesil. Her pazartesi sabahı masada ellerimizin altına mendilimizi koyup tırnak kontrolü yapılırdı. Her şeyimiz kirlenirdi de bu mendiller apak dururdu ceplerimizde…

okul.jpg

Tek öğretmeni olan okulumuzun tek salonuna doluşmuş öğrenciler için büyücek beş masa vardı. Her masa bir sınıfa ait olup bizler taburelerimiz ile masanın kenarlarında yerimizi alırdık. Programda sesli ders demek, öğretmenle yapılan ders demekti. Öğretmen sesli dersi olan sınıfla ders işlerdi. Diğer öğrenciler sessizce ders çalışır ya da öğretmenin verdiği ödevleri yapmaya çalışırdı. O yıllarda köyde yol, su, elektrik yoktu ki okulun da içme ve temizlik suyu dimdik bir yokuşun altındaki Ak Pınardan bizlerin elde kovalarla taşıdığımız sularla karşılanırdı. Her sabah çığlık çığlığa andımızı okurduk. Yolu, suyu, elektriği olmayan bir köy, lojmanı olan, suyu olmayan bir okulda görev yapan öğretmenlerimiz canı pahasına idealistti. İlkokul öğretmenleri bir kişinin hayatında önemli bir yere sahiptir.

basliksiz-1.jpg

Rahmetle andığım Horsunlulu Veli Balcıoğlu öğretmenimiz, bize vatan, millet bayrak sevgisini aşıladı, disiplinli yaşamayı da öğretti bizlere…

cetinyilmaz2.jpg

Köşklü Çetin Yılmaz hocamız vardı. “Öğretmen dediğin okuyup yazmalı, sazını çalmalı, türküsünü çığırmalı” derdi, köylümüz ile güzel bağlar kurdu. Her hafta okul bahçesine hazırlanan voleybol sahasında baklavasına, helvasına iddialı maçlar yapılırdı. Hep birlikte yüzük oyunu oynarlardı. Domuz avlarına katılmaktan geri kalmazdı. Sonraları Dalama beldesinde görev yapan hocamızı fikirleri nedeniyle 18 Haziran 1980 günü karanlık güçler katlettiler. Büyük Menderes nehrinin soğuk ve çamurlu sularına attıktan sonra kayıplara karışırlar. Geçtiğimiz yaz Köşk mezarlığındaki kabrini ziyaret ederek başucunda Fatiha okuyarak rahmetle andım öğretmenimizi…

enver-tekel-nevzat-arslan.jpg

Daha sonra Bozdoğanlı Enver Pekel öğretmenimiz, 20' li yaşlarda ilk görev yeri olan köyümüze geldiğinde, dedesi yaşındaki yaşlılarımız önünde karşılıklı ceket düğmelediler. Yaşlı sevgisini, genç öğretmenimiz saygısını gösterdiği gibi yaşlılara kendisini dinlettirirdi. Köyümüz ile bizlerle yarım asır ayrılığa rağmen bağını, bağımızı koparmadı. Şimdi bir bakıyoruz da geriye…

Köyümüzdeki okulumu ziyaret ettim, taşımalı eğitim uygulaması sonucu boşalan ve harabeye dönüşen okulumu… Defalarca bayrak çektiğim direk adeta yıllara meydan okurcasına dikleniyordu. Yurdum insanı gibi, çatının orta direği yıkılmış, oradan doluşan yağmurlar zemini minik bir havuza çevirmişti. Duvarlardaki çözülen, süzülen alacalı boyalar içimi kararttı. Arkadaşları düşündüm şöyle bir. Hepimiz dört biryana dağıldık. Ana-baba, dede- nine olduk. Arada bazılarımız bu dünyadan göçtü. Rahmetli 64 Hatice gibi. Bahçeyi, üzerinde öğle yemeği yediğimiz kayaları dolaştım. Rahmetli Veli Öğretmen, harita önünde üçüncü sınıflara çizmeye benzeyen İtalya’yı anlatıyordu adeta. Başkentini, yüzölçümünü, nüfusunu, Po ovasını ve ekonomisini. Enver Pekel öğretmenimiz de köyümüzden kopmadı.

Ölenlere rahmet, Geride kalanlara mutlu ve huzurlu bir yaşam dileriz.

24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu Olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum