Aydın’da su tarifeleri üzerinden yaşanan tartışma giderek büyüyor. Ancak bu tartışmanın özünde su fiyatları ya da vatandaşın refahı değil; açık bir siyasi hesaplaşma olduğu artık saklanamaz hâle geldi. Geçtiğimiz hafta mecliste yaşanan “yüzde 70 indirim” çıkışı da bunun en bariz örneklerinden biri oldu.

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Özlem Çerçioğlu’nun mecliste söylediği “Neden yüzde 50? Yüzde 70 yapalım” sözleri, şahsen bende hiçbir gerçek indirim beklentisi oluşturmadı. Çünkü bu çıkışın altının boş olduğunu en başından beri biliyordum. Nitekim AK Parti Aydın İl Başkanı Mehmet Erdem’in dün yaptığı açıklamalar da bunu açıkça ortaya koydu.

Erdem, ASKİ’nin herhangi bir indirim hazırlığı olmadığını, tam tersine 2026 yılında “sıfır zam” uygulaması üzerinde çalıştığını söyleyerek tartışmayı olması gereken gerçeklik zeminine çekti.

Üstelik tüm bunlar yaşanırken Türkiye’nin en pahalı suyunun hâlâ Aydın’da olduğunu unutmamak gerekiyor. Zaten yüksek olan fiyatların üzerine her ay TEFE/TÜFE oranında sessiz sedasız eklenen zamlarla vatandaşın yükü giderek ağırlaşıyor.

Çerçioğlu’nun iddialı çıkışıyla yaratmak istediği algı aslında çok netti:

CHP’nin verdiği yüzde 50 indirim önergesini gölgede bırakmak ve siyasi üstünlük kurmak.

Ancak Erdem’in açıklaması, bu gösterişli çıkışın arka planında gerçek bir indirim çalışması olmadığını ortaya koydu. ASKİ’nin ne yüzde 50 ne de yüzde 70 yönünde bir hazırlığı bulunuyor. Olan biten yalnızca bir algı yönetimi…

Erdem’in “İndirim yok, 2026’da sıfır zam çalışması var” sözleri, yerel yönetimlerde giderek artan popülist söylemlerin içinin ne kadar boş olduğunu bir kez daha gösterdi. Çünkü bugünün ekonomik koşullarında gerçekçi olan; plansız, programsız, kulağa hoş gelen vaatler değil, sürdürülebilir bir finans yönetimi ve hizmetin kesintisiz sürdürülebilmesidir.

SİYASİ MANEVRA MI, HALKIN MENFAATİ Mİ?

Burada asıl soruyu sormak gerekiyor:
Çerçioğlu’nun yüzde 70 indirime varan çıkışı gerçekten halkın yararına mıydı, yoksa CHP grubuna karşı verilen bir siyasi mesaj mıydı?

Mehmet Erdem’in açıklamaları bu konuda oldukça net:

"Ortada gerçek bir indirim teklifi yoktu. Bu tamamen siyasi bir restleşmeydi."

Bu tabloyu görünce bir kez daha anlıyoruz ki, Çerçioğlu’nun siyaset anlayışında hizmetten çok görüntüye önem veriliyor.

VATANDAŞIN UMUDU KİMSENİN OYUNCAĞI DEĞİL

İşin en üzücü tarafı şu ki; hayat pahalılığıyla mücadele eden Aydınlı vatandaşlar bu tartışmayı gerçek bir indirim ihtimali olarak gördü ve bir an olsun umutlandı.

Ancak Çerçioğlu’nun çıkışı, bu umutların boşa çıkmasından başka bir sonuç doğurmadı.

Tam da bu noktada Mehmet Erdem’in net, ölçülü ve gerçekçi açıklamaları önem kazanıyor. Çünkü Aydın’ın ihtiyacı kulağa hoş gelen sloganlar değil; sürdürülebilir su politikaları, şeffaf yönetim ve vatandaşın beklentisiyle dalga geçmeyen bir anlayıştır.

Erdem’in ortaya koyduğu duruş, en azından bu tartışmada Aydın halkına dürüst bir tablo sunmaktadır. “İndirim yok” diyerek gerçeği söylemek, “Yüzde 70” diyerek algı yaratmaya çalışmaktan çok daha değerlidir.

SONUÇ: SU DEĞİL, SİYASET ISITILIYOR

Aydın’da bugün herkes su indirimi tartışmasını konuşuyor olabilir.
Ancak ortada ısınan bir şey varsa, o da su değil; siyasetin ta kendisi.

Bu tartışmaların ortasında en büyük zararı yine vatandaş görüyor. Eğer gerçekten halkın lehine bir adım atılacaksa, bunun yolu popülist çıkışlardan değil; dürüst, uygulanabilir ve sürdürülebilir politikalardan geçer.

Tam da bu noktada Mehmet Erdem, gerçeği söyleyen taraf oldu.
Özlem Çerçioğlu ise bir kez daha alışıldık siyasi manevralarına sığındı.

Ne demiştik önceki yazımızda?
“Suya indirim gölgesinde siyasi hesap: Çerçioğlu oyun peşinde!”