Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

Yörük festivalinin düşündürdükleri

14/15 Mayıs 2022 Cumartesi-Pazar günleri Uluslararası Karşıyaka Yörük festivalini yaşadık İzmir’de…

İzmir deyince, ülkemizin batıya açılan penceresi ya da kapısı olması dikkâte alındığında insana biraz garip geliyor Karşıyaka ve Yörük Festivali ismi değil mi?

Hele ki Yörük derneklerinin Karşıyaka’nın her zaman en işlek caddesi olan Karşıyaka İZBAN istasyonu ile Karşıyaka Vapur İskelesi arasındaki Kemal Paşa Caddesinde Menemenli müzisyenlerin çaldıkları yeri göğü inleten davul zurna sesleriyle yarattıkları güne özel duygular içerisinde rengarenk kıyafetleriyle yaptıkları yürüyüşü yaşadığınızda yüreğinizi kabartan duygu anaforlarıyla sarsılıyordu içiniz dışınız.

1954 Denizli’nin Güney ilçesi doğumlu birisi olarak çocukluğumuzda mahallemizde Kocayörükler lakabıyla anılan bir aileden söz edilirken duymuştuk Yörük kelimesini. Bir de “Yörük ne bilir bayramı, corp corp içer ayranı!..” denilen biraz da küçültücü bir sözü duyardık etrafımızda. Bunu derken o yıllarda Güney evlerinin çoğunun taştan topraktan yapılma ve üstünün de toprak örtülü olduğunu söylemeliyim. Sular mahalle çeşmesinden getirilirken evlerde de gaz lambası ile ısınmak için de ocakta kütüklerin yakıldığını söylemeliyim.

Güneylinin çoğu yaz günlerini bağ evlerinde geçirirken, ilçe merkezinde koyun sürüsünden ve büyük baş hayvan zenginliğinden geçilmezken Güneyliler kendilerini Yörük saymazlardı. Halbuki 1600’lü yıllarda yöreye gelip yerleşen Yörüklük kültürünü yaşatan atalarımızın çocuklarıydık hepimiz…

Güney’in dışında Haylamaz, Çamrak, Eziler, Karagözler vb köylerde yaşayanlar için yörük dendiğini duyardık çocukluğumuzda. Haftada bir gün Güney pazarı kurulan pazartesi günü hayvanlarıyla gelirler; yoğurt, süt peynir, tereyağı getirirler pazara; ihtiyaçları neyse çoğunlukla karşılıklı değiş tokuş yaparak alış veriş yaparak aynı gün döner giderlerdi köylerine.

Yine aynı yıllarda Uşak, Eşme ve Afyon tarafından kasım aylarında gelen ardı arkası kesilmeyen göç kervanları Güney’in içinden aşağıya Büyük Menderes Vadisine inerken ya da tam tersi olarak kıştan bahara geçerken aşağı ovalardan gelip yine Güney’in içinden Uşak’a, Afyon’a doğru geçip giden göç kervanlarıyla karşılaşmış olurduk yörüklerle ve yörük göçüyle…

Aydın ve Nazilli liselerinde geçen lise öğrenciliği yıllarımda okulun Türk Halk Müziği korosunda yer aldığım için Zeybek türküleri derken Yörük kavramıyla daha bir tanışır olmuştuk:

Sözün burasında ben Yörük Ali Efe türküsünün sözlerini vereyim de sizler de en azından zihninizde melodisini hatırlayın derim değerli okurlarım:

YÖRÜK ALİ TÜRKÜSÜNÜN SÖZLERİ

Şu Dalma'dan geçtin mi / Soğuk sular içtin mi
Efelerin içinde / Yörük Ali'yi seçtin mi
Hey gidinin efesi efesi / Efelerin efesi

Şu Dalma'nın çeşmesi / Ne hoş olur içmesi
Yörük de Ali'yi sorarsan / Efelerin seçmesi / Hey gidinin ...

Cepkeninin kolları / Parıldıyor pulları
Yörük de Ali geliyor / Açıl Aydın yolları / Hey gidinin ...

Aydın Dağı'n oymuşlar / İçine de martini koymuşlar
Yörük de Ali'nin adını / Hazreti Ali koymuşlar / Hey gidinin

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün "Arkadaşlar, gidip Toros Dağlarına bakınız. Eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla Türk'ü yenemez." Sözüyle birlikte birden bire Yörük kavramının özel bir değeri ve yeri oluşmaya başlamıştı özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti sürecinde…

Sonra şehirleşme sürecinde bu değerin zaman içerisinde hafiflediği görülürken özellikle iki binli yılların ardından yeniden Yörük kültürünün yapılan festivallerle, kurdurulan Yörük dernekleriyle gündeme taşındığına tanık oluyoruz.

Özellikle 21 Mart Nevruz ile 5 Mayıs Hıdırellez kavramlarıyla gündeme gelen doğaya bağlı yaşantılar ve kültürel oluşumlarda Yörük kültürünü yaşayanların buna sahip çıktıklarına tanık oluyoruz.

Yörük kelimesi, Türkçedeki "yürümek" kelimesinden türetilmiştir. Yürüyerek gelen insanlar için kullanılmıştır.

Yörük, göçebe yaşam tarzını seçmiş Türk Halklarına denir. Anadolu'da yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkmen aşiretleri (obaları) için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Türk milleti yer yüzüne yayılırken yeni yurt edindiği yerlere sahiplenmek için sürekli olarak bir göç/iskan politikası da izlemiştir.

Osmanlı İmparatorluğu Balkanlarda elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. Halen Balkanlarda Rumeli Yörükleri: Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb isimleriyle varlıklarını sürdürmektedirler.

Yörükler, Anadolu ve Rumeli’de göçebe olarak yaşayan, geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve mevsimlere göre ova veya yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen adıdır. Ayrıca Türkmenler olarak da anılmaktadır. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi manaları ifade eden “Yörük” kelimesi yerine “Yürük” kelimesi de kullanılır. Umumî olarak konar-göçer hayat yaşayan bütün topluluklar için kullanılan bu isim, daha çok göçebe Oğuz boyları için belirleyici bir özel isim olmuştur.

Denizli Tarım İl Müdürü Zeki Derincek’ten bir anı: “Bir gün Güney’in köylerinde inceleme gezisindeyken bağ aralarında aracı önden gönderdim ve yürümeye başladım. Biraz yürüyünce bir çocuğun tarlalardan koşarak bana doğru geldiğini gördüm. Çocuk yanıma gelince: “Amca yorulmuşsundur, haydi buyur gel de bizim çadırda biraz dinlen!..” dağ başında kimsenin kimseyi tanımadığı bir dağ başında beni çadırlarına dinlenmeye ancak Yörükler çağırabilirdi dedim.

Mehmet Gökçe: Antalya’dan gelirken Korkuteli taraflarında dağ yoluna saptık. Sonra bir ağacın altında aracımızı durdurup dinlenmek istedik. Uzak bir yerde bir çadır gçrdük. Çocuklar bunlar gerçek Yörük ise biraz sonra mutlaka bizim yanımıza gelirler” dedim. Nitekim öyle de oldu. Biraz sonra o çadırdan gelen gençler bizi çadırlarına davet etti.

Bu da bizden olsun. Üzüm bağlarımızın olduğu yerler insandan uzak yerlerdi. Yaz sıcağında üzüm bağının alt tarafındaki ara yoldan hayvanıyla geçen birilerini gördüğünde rahmetli anam hemen elimize su bardağını verir. Koş oğlum, yolcular susamışlardır. Sevap olur. Onlara su içir de geliver…

Yörükler, en doğal yaşantılarıyla Türk Milletinin genetik insan sevgisini taşıyıp gelen yaşayan ve yaşatan güzel insanlarımız… İyi ki varlar ve iyi ki bizlere özümüzü hatırlatıyorlar.

Teşekkürler Karşıyaka Belediyesi teşekkürler Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil TUGAY…

Nice Yörük Festivalleri yapılması dileğiyle…

Sevgilerimizle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.