Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

Yunus Emre’yi anlatmaya gitmiştim Kayseri’ye oysa!

“Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı bilir?” diyen bir sözümüz vardır ya Türkçemizde…

Bilmenin çok okumakla birlikte çok da gezmekle mümkün olduğunu öğretti Kayseri yolculuğu bana… Onun için de yolculuk kısmından öğrendiklerimden söz edeceğim sizlere öncelikle...

İzmir-Kayseri arası 13 saat civarında sürüyormuş otobüs yolculuğuyla.

İzmir Karşıyaka’dan14 Kasım Pazartesi akşamı servis aracı aldığında içinde şoförden başka kimseyi görememişti. Garaja varınca şoföre teşekkür ettim ve lokum ikram ettim… O da nesi benden sonra arkalardan bir hanımefendi de inince onu servis aracında göremediğimin özrünü beyan edip lokum ikram etmek istedim. Yüzüme tuhaf tuhaf bakınca ve biraz konuşunca yabancı olduğunu anladım. Lokumdan aldı ve beklemeye başladı. Onu çaya davet ettim kırmadı oturduk çay içerken onun ABD’li olduğunu Gazi Ünv.de okutman olduğunu ABD’de Yunus Emre Enstitüsünde Türkçe öğrendiği bilgileriyle çayımızı tamamlayınca onun beklediği otobüs geldi ve yarım saatlik hoş beş çat-pat Türkçe İngilizce anlaşarak yolculadık..

Bindiğim otobüs Uşak terminalinde durunca terminalde yöre ürünlerinin, hediyelik eşyaların, kitapların bolca sergilendiği ve satıldığı alanı gezmenin bile insanı ne kadar mutlu ettiğini duygusuyla vedalaştık Uşak’la.

Afyonkarahisar malum olduğu üzere batı Anadolu yollarının esişim noktası. Oradan birer çayla vedalaştık şehirle…

Beni asıl şaşırtan şehir Konya oldu… Sanki Türkiye’de değiliz de modern bir dünya ülkesinin şehrindeyiz. Alt üst yollar, tramvayla, git git git bitmeyen yerleşim yerleri ve garaj… Ve Konya Garajında beni şaşırtan, duygulandıran bir uygulama:

“Ücretsiz wc!..”

İnanılır gibi değil!..

Ben bu bilgiyi fotoğrafıyla paylaştıktan sonra yorumlardan Eskişehir garajında da ücretsiz diye yazan dostlarım oldu.

İnsanın en doğal ihtiyaçlarından birisi tuvalet ihtiyacı. Özellikle de uzun yola giden vatandaşlarımız için son derece önemli. Çok şehirde yıllardan beri 15 TL’dir WC ücreti. Çoluk çocukla bir yerlere giden kalabalık aileleri düşündüğünüzde varın siz hayal edin işin vahametini.

Bu noktada ben Konya BŞB Yetkililerini bu uygulamalarından dolayı kutluyorum ve kamuoyu nezdinde de teşekkürlerimi sunuyorum. İnşallah bu uygulama diğer şehirlerin belediye yetkilerine de örnek olur.

Aksaray’dan geçerken dikkatimi çeken konu şehrin binalarının sanki bayramlıklarını giymiş bayram çocukları misali yeniliği ve temizliği oldu. Aynı güzelliği Nevşehir’de de gördüğümü söylemeliyim sözün burasında…

Gündü gözüyle geçtiğimiz Nevşehir’den başlayarak arazi özel bir coğrafi vadiye girdiğimi sanki haber veriyordu bana ayrıca.

Uçhisar-Ürgüp-Göreme yerleşim yerlerinden geçerken ilk kez gördüğüm Peribacaları beni ayrı bir dünyaya götürüyordu.

Otobüsün camından da olsa fotoğraflamaya doyamadığım bu vadiyi görünce işte “Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı bilir?” cümlesi aklıma düşüverdi birden… Evet peribacaları hakkında bilgim vardı var olmasına da görmek ayrı bir kalıcı öğrenme veriyordu insana…

Kayseri’ye Yunus Emre’yi anlatmaya gidiyordum ya!.. PAÜ’de aynı üniversite kampüsünde yirmi yıl görev yapma onurunu yaşadığım Prof. Dr. İbrahim Durak Beyefendi’nin sayamadım “Kaçıncı kez nerelerdesiniz hocam?” diye arayışını…

13 saatlik bir yolculuğun ardından 15 Kasım günü Kayseri garajına vardığımda İbrahim Durak hocamla oğlu Sıtkı Burak ile kucaklaşınca anladım samimi dostlukların ne kadar kalıcı olduğunu…

Kayseri’ye vardık ya artık ben İbrahim Hocamla Buğra’ya tabiydim… Sanki özel araç kiralamışım da özel şoförümle geziyordum Kayseri’yi,,,

Önce Kayseri’nin tarihi meydanına gidiyoruz. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemi eserleriyle Cumhuriyet Dönemi eserlerini ve Atatürk’ün Anı Evini görerek seviyoruz Kayseri’yi…Huant Hatun Medresesi el sanatları merkezine dönüşmüş… Selamlarla geziyoruz tarihi mekandaki el sanatları dükkanlarını. Tezhip sanatçıları, ebru atölyeleri, Hat sanatı, Çini atölyesi vb . Tarihi mekanların kimliğini öğreniyoruz.

Sonra Kayseri Şairler ve Yazarlar Derneği’ne gidiyoruz ziyarete. Şehmus Çiçek şairimizle Ereğli’den tanış olmuştuk onun tabiriyle şiir sayesinde ve İbrahim Düğer üstadın davetiyle… Şiirler, çaylar, sohbet muhabbet derken gözümüz ve gönlümüz doyarak ayrıldık Kayseri Şair ve Yazarlar Derneğinden…

Ve Akşam istirahati

Günü sonunda on üç saatlik yolculuğu sonunda yaşadıklarımı hatırlayınca kendi kendime “Yunus Emre’yi anlatmaya gitmiştim Kayseri’ye oysa!” deyip gülümsedim…

Bilmenin, çok okumakla birlikte çok da gezmekle mümkün olduğunu öğretti Kayseri yolculuğu bana… Bu öğrenmelere vesile olduğu için Kayseri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim DURAK Hocama ve evladı Sıtkı BUĞRA’ya çok teşekkürler ediyorum…

GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum