Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

2021; Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşının 100. Yılı

UNESCO’nun önerisiyle “2021 YUNUS EMRE YILI” ilan edilmişti önce…

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının kararıyla Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran Yılı, derken İstiklâl Marşımızın kabulünün 100. Yılı dolayısıyla Mehmet Akif ve İstiklâl Marşı yılı da ilân edilmişti etkinlikler takvimine.

İşte bugün 2021 Aralık’ının son birkaç günüden birisi olan 29 Aralık. İki gün sonra da yeni bir yıla 2022’ye “Merhaba!” diyeceğiz.

Seküler/dünyevi hayat tarzının coşkun akan bir ırmak kimliğiyle tüketip gittiği günler, haftalar, aylar sarmalında fark etmeden o kadar çok önemli günleri eritip gittik ki anlaşılır gibi değil.

İşte bu sarmal içerisinde farkında olmadan geçip giden bir yıl oldu “Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı Yılı”mız da…

Oysa, Mehmet Âkif’in şahsında taşıdığı; şâir, edebiyatçı,  veteriner/baytar, milletvekili/siyasetçi, diplomat, öğretmen, gazete yazarı, mütefekkir/düşünür kimliklerinin her birisi şimdi o mesleklerin her birisini icra eden meslek örgütleri ve erbâbı için üzerinde düşünülmesi, konuşulması ve ciddi programlar yapılması gereken bir kimlikti.

Hattâ, Mehmet Âkif’in çocukluğu, gençliği ve öğrenciliği bile tek başına eğitim sistemi içerisindeki ilk, orta, lise ve yüksek öğretim kurumlarınca ciddi olarak ele alınması gereken bir zenginliğe sahip bir yapı arz etmektedir.

Onun doğumu da ölümü de Aralık ayı içindedir; 20 Aralık doğumu; 27 Aralık da vefatıdır. Annesi Buhara’dan Tokat’a göç etmiş bir aile kızı, babası de Arnavutluk’un İpek  şehrindendir.

Okul yıllarında yağlı güreş yapmış, boğazı yüzerek geçme,  koşma ve gülle atma yarışlarına katılmıştır.

Eğitimi boyunca dil derslerinde hep birinci gelmiştir. 20 Yaşında hafız olmuştur.

İstanbul’da Mülkiye ikinci sınıfta okurken babası ölmüş; geçim sıkıntısından dolayı okulu bırakmış devlet destekli Veteriner/Baytar okuluna girmiş orayı da birincilikle bitirmiştir.

20 Yıl memurluk ve Osmanlı Ülkesinin değişik yerlerinde baytarlık yapmıştır.

Almanya’ya devlet görevlisi olarak gitmiş; İsyan eden  Arap kabilelerini isyandan vaz geçirmek için nasihat heyetlerinde yer almış. 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı ve Zaferi müjdesi üzerine Çanakkale Şehitlerine şiirini de El Muazzam İstasyonunda El Uksur’da yazmıştır.

Mustafa Kemal liderliğindeki Millî Mücadeleyi desteklemek için Ankara’ya geçmiş, İstiklâl Marşımızı yazmıştır. Yedi şiir kitabından oluşan Safahat şiir kitabını oluşturmuştur.

Merhum NİHAT SAMİ BANARLI, Akif’ için: “Ben Mehmet Akif’i inanmış bir insan olarak her hatırlayışımda, evliyalar kadar temiz ve lekesiz görebilmenin hazzını duyarım. İçim rahatlar.” Der ya, işte onun bu kimliğine timsal olan mısraları:

 

Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım:
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.

2021’de Yazılışının 100. Yılını yaşadığımız İstiklal Marşı, dünyada istiklal kazanılmadan önce yazılan tek milli marştır.

Marş, daha İstiklal Savaşı kazanılmadan İnönü Savaşları sırsında 1920'de düşünülmüş, 1921 yılında  12 Martta yazılıp kabul edilmiştir. Yunan’ın denize döküldüğü 9 Eylül 1922’ye daha 1, 5 yıl vardır. Neyin ne olacağı belli değildir.

Bu  gerçek bize Birinci Meclis'in ve Akif'in o zor şartlar altında bile zafere olan inançlarının ne kadar güçlü olduğunu gösterir.

O tarihte, yarışmaya katılmayan meşhur şairler de vardır:

500 lira gibi çağına göre çok iyi bir para ödülü konarak marş duyurusu yapıldığı halde, o günün büyük Türk şairlerinden Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin, Abdülhak Hamit, M. Emin Yurdakul, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal yarışmaya katılmamışlardır. Katılmayış gerekçeleri ise işgal altındaki  İstanbul'da yaşıyor oluşları olarak açıklanır. 

724 şiir gönderilen yarışmaya başlangıçta Akif de yarışmaya katılmaz. Onun katılmama gerekçesi, şiir için konan 500 lira para ödülünü  almak istememesidir.   Buna bir çözüm şöyle bulunur:

Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai vakfına bağışlar.                            

Şairin orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlanır.

Hamdullah Suphi TANRIÖVER Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45'te ulusal marş olarak kabul edilir.

Son sözü merhum Akif söylesin:

"Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdıracak güner göstermesin…” 

Bu bağlamda, istklâlimizin ve istikbâlimizin marşı olan İstiklâl Marşımızın taşıdığı derin mânayı millet olarak yaşayabilmek dileğiyle, 2022 yılınızın şahsınız, aileniz, milletimiz ve insanlık için güzelliklere vesile olmasını diliyoruz.

Sevgilerimle…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.