Aydın’da siyasetin kara sayfası

Aydınımızda siyasetin çirkin yüzü bir kez daha açığa çıktı. Kısacası, lağım patladı. Yıllardır CHP seçmeninin desteğiyle önce milletvekilliği, ardından belediye başkanlığı ve son olarak büyükşehir belediye başkanlığı yapan Özlem Çerçioğlu, 23 yıllık siyasi geçmişini bir kalemde silerek AKP saflarına katıldı.

Geçtiğimiz yıllarda Aydın 24 yazarı Orhan Erdem ile Çerçioğlu’nu ziyarete gittik. Sohbet sırasında bize, “CHP’den aday olduğumda, DYP Aydın Milletvekili Ali Rıza Gönül ağabeyden izin aldım. Onun onayıyla milletvekili adayı oldum” dedi. Bu sözleri duyduğumda şaşkınlığımı gizleyemedim. Düşünebiliyor musunuz? Bir başka partinin milletvekilinden icazet alınarak CHP’de aday olunuyor. İşte bu tablo, siyasetin nasıl bir kısır döngüye mahkûm edildiğinin en açık göstergesi.

Bugün ise AKP’ye katılan Çerçioğlu, yıllarca omuz omuza çalıştığı CHP üyesi belediye çalışanlarına istifa baskısı yapıyor. “Partiden ayrılmazsanız işten atılırsınız” tehdidi dolaşıyor kulislerde. Demek ki siyaset sadece makam için yapılınca, geriye ne vicdan kalıyor ne de ahlak. Şunu artık çok net görüyorum: İdeolojisi olmayanın partisi olmaz.

Bir başka gelişme de Efeler CHP’de yaşandı. Genel Başkan Özgür Özel’in “namussuz” diyerek sert sözlerle eleştirdiği Vasıf Süha Bayırlı görevden alındı, yerine İsmet Bozkurt getirildi. İsmet Bozkurt’u çocukluğumdan beri tanırım. Dürüst, çalışkan, kimseye haksızlık etmeyen, çizgisinden sapmayan bir insandır. Yanılmıyorsam 1978’de CHP Gençlik Kolu Başkanlığı görevini de üstlenmişti. Şimdi yeniden önemli bir sorumluluk üstleniyor. Eminim ki bu kutsal görevi de en iyi şekilde yerine getirecektir.

Kendisine başarılar diliyorum. Yolun açık olsun Aydınımızın Karaoğlan’ı.

★★★

Değerli okurlar,
Türklük yalnızca din üzerinden tanımlanamaz; o, aynı zamanda etnik, kültürel ve tarihsel bir kimliktir. “Müslüman olmayana Türk denmez” anlayışı, hem tarihsel gerçeklerle hem de Cumhuriyet’in kuruluş felsefesiyle açıkça çelişmektedir.

Tarih boyunca pek çok büyük Türk devleti ve bugün yaşayan birçok Türk topluluğu Müslüman olmadan da Türk kimliğiyle var olmuştur. Bu nedenle, “Müslüman olmayana Türk denmez” anlayışı gerçeği yansıtmamaktadır. Tarihe ve Cumhuriyet’in temel değerlerine ters düşen bu yaklaşımı sorgulamak ise hepimizin görevidir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene!” sözü, Türklüğün etnik ya da dini ayrımlara değil, ortak bir aidiyet ve millet bilincine dayandığını en açık şekilde ortaya koymaktadır.

Bu bağlamda, değerli yazar Naim Babüroğlu’nun konuyla ilgili kaleme aldığı yazısını köşeme taşımayı uygun gördüm.
Buyurun, hep birlikte okuyalım:

"Müslüman olmayana Türk denmez!"

Öyle mi?

*****

Ali Fuat Cebesoy, “Sınıf Arkadaşım Atatürk” adlı anılarında arkadaşının gözyaşlarını şöyle anlatır:

“Trablusgarp Savaşı başlamıştı. Adriyatik sahilinde toplanacak ordunun kurmay heyetine atanmıştım.

Oraya giderken Selanik’e uğradım. Üç yıldır görmediğim arkadaşım Mustafa Kemal’e, iki gece misafir oldum.

Mustafa Kemal, Trablusgarp’a gidiş hazırlığını yapıyordu. İki gün sonra İstanbul’a hareket edecekti.

Ertesi gün akşamüstü beraberce Beyazkule Bahçesine gittik... Mustafa Kemal’in bu akşam üzüntülü bir hali vardı...”

★★★

“Sende bir şey var dedim, ne oldu?”

“Bir şey yok’ dedi. ‘Fakat üzüntülüyüm.’ Doğup büyüdüğüm Selanik, acaba Türkler elinde kalacak mı?

Ben eğer Trablus’tan dönersem, yine buralara gelebilecek miyim?”

“Ne demek istiyorsun?”

“Gözleri nemlendi.”

“Korkuyorum Fuat, korkuyorum.”

“Mustafa Kemal içini çekerek:”

“Ah Selanik, seni bir daha Türk olarak görebilecek miyim? Dedi.”

“Baktım, ağlıyordu. O altın sarısı saçlarını okşadım. Teselli etmeye çalıştım.

Ben, Mustafa Kemal’in bütün ortak hayatımız boyunca bu derece üzüntülü olduğunu görmedim.”

★★★

Şairin dediği gibi, “İnsan yaşadığı yere benzer.”

Mustafa Kemal, Selanikliydi.

İnsanın gerçek anavatanı, çocukluğudur derler.

Doğduğu Selanik’in toprağına, suyuna, havasına benziyordu...

★★★

Gerçekte...

Osmanlı, bir Balkan devleti olarak gelişip, büyüdü.

★★★

Selanik, 1430’da Osmanlı toprağı oldu.

İstanbul 1453’te; Trabzon 1461’de; Rize 1470’te; Urfa 1517’de Osmanlı topraklarına katıldı.

Yani, Selanik’ten çok sonra...

★★★

Falih Rıfkı Atay der ki;

“Mustafa Kemal Makedonya’da doğdu, büyüdü.

Makedonya, 17’nci yüzyılın sonuna kadar Viyana kapılarına giden Osmanlı ordularının fetih destanları havası içindeydi.

Makedonya’da yerleşen Türklerin bir adı da ‘Evlad-ı Fatihan’, Fatih’in çocuklarıydı.”

★★★

“Evlâd-ı fâtihân”, Anadolu’dan göç ettirilip Balkanlara yerleştirilen Türkler için kullanılır.

★★★

Gel zaman, git zaman...

Son dönemde...

Bir rüzgâr estirilmeye başlandı:

Balkanlar’dan gelenlerle, Suriyeli veya diğer göçmenleri mukayese rüzgârı...

★★★

Oysa...

İstiklal Savaşı’nın çekirdek kadrosu, Balkan Türkü’dür.

★★★

Başkomutan Atatürk, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Süvari Kolordu Komutanı Fahrettin Altay, Kazım Özalp, Fuat Bulca, İzzettin Çalışlar, Zeki Soydemir, Şükrü Naili Gökberk, Derviş Vardar, Sıtkı Ülke, Nuri Conker, Salih Omurtak, Salih Bozok gibi kahramanlar -ve daha niceleri- Balkan Türkü’dür. Fethi Okyar Balkan Türkü’dür.

★★★

Cumhuriyeti kuran çekirdek kadro, Balkan Türkü’dür.

★★★

Bugün camide ezan okunuyorsa, Şanlı Bayrak dalgalanıyorsa, bunu Balkan Türkü’ne borçludur bu millet.

O olmasaydı, ne vatan olurdu ne de makam.

★★★

40’tan fazla ülkeye 100’ün üzerinde ziyaret yapan...

Ama...

Makamından sadece 11 kilometre mesafedeki Anıtkabir’e, bir kez bile gitmeyen, Diyanet İşleri Başkanı belki bilmeyebilir...

Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, Selanikli Atatürk kurmuştur.

★★★

Son dönemde, yine bir söylem rüzgârı estiriliyor.

Bilinçli...

“Müslüman olmayana Türk denmez” söylemi, gün geçtikçe yaygınlaşıyor.

★★★

Cehalet, bilinçli bir tercih elbette.

Tıpkı, “Müslüman olmayana Arap denmez” mantığı gibi...

Peki, Hristiyan ya da Musevi Araplar, Arap değiller mi?

★★★

Müslüman olmayan Büyük Hun Hükümdarı Mete Han, Türk değil mi mesela?

★★★

Türk Ordusu’nun kuruluş tarihi, M.Ö. 209 olarak kabul edilir.

M.Ö. 209’da kurulan Türk Ordusu, Müslüman değildi.

Türk sayılmayacak mı?

★★★

Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 Türk Devleti’nin hepsi Müslüman mıydı?..

Büyük Hun, Batı Hun, Avrupa Hun, Ak Hun, Göktürk, Avar, Hazar, Uygur Devleti Müslüman olmadıkları için Türk değiller mi?

Müslüman olmadıkları için, Türklükten mi reddedilecek?..

Cumhurbaşkanlığı forsundan mı çıkarılacak?

★★★

Şu anda yaşayan Çuvaş, Gagavuz, Karay, Altay, Tuva, Yakut, Hakas, Sarı Uygur Türkleri Müslüman olmadıkları için Türk sayılmayacaklar mı?

“Siz Müslüman olmadığınız için, Türk olamazsınız” mı denilecek?..

★★★

Atatürk, 1930’da Milet’in tanımını yapmış ve noktayı koymuştu:

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına, Türk Milleti denir.”

Bu tanım, Türk tarihinin de özetidir.

★★★

Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimin ana hedefi, bir ulus devletin, Türk ulusunun yaratılmasıdır.

★★★

Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin temelini ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet yapısı oluşturur.

Ulus devlet anlayışı, etnik ve dinsel temellere bağlı değildir.

Ulus devlette dil önemlidir.

★★★

Üniter devlette ise; tek bir ülke, tek bir egemenlik, tek bir ulus vardır.

★★★

Laik devlet yapısı, Atatürk ilkelerinin temel taşıdır.

★★★

Milleti öldürüp, yerine, tarihten acı tecrübelerle silinmiş bir ümmet koyma gayreti; Türkiye’yi sadece karanlığa ve geri kalmışlığa götürür.

★★★

Ümmet peşinde koşanlar:

Başkalarından satın aldıkları silahla birbirlerini öldüren ve başkalarının bulduğu ilaçla iyileşmeye çalışan coğrafyaya özeniyorlar.

Neden?

Evet, neden?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum