Ahmet KELEŞOĞLU

Ahmet KELEŞOĞLU

Aydın'ın kör dövüşü

Aydın’ımızı modern dünyaya geçişte zor günler bekliyor.

Yerel yönetim çalışmalarında yüksek seviyeli bir çıkış yakalamak zorundayız.

İşimiz hiç kolay değil.

Şu anda, zannedersiniz ki, Aydın şehri kendi kendini yönetiyor.

Sanki bu şehirde belediye yokmuş gibi. 

Eskiden mülki amirler sokakta yürür halkın içinde olurdu.

Belediye başkanları halktan hiç kopmazdı. Esnafın içine girerdi. Çay içer ve gariban fakirlerin dertlerini dinlerdi.

Şimdi ara ki bulasın.

Bırakın halkın derdini sorup derman olmayı, makamlarına bile ulaşmanız mümkün olmuyor.

Bir şekilde engelleri aşıp makama ulaşsanız bile, usulen sizi dinliyorlar, adeta hipnotize olup dışarı çıkıyorsunuz. İşiniz isteğiniz olmuyor. Talebiniz yerine getirilmiyor.

Aydın Büyükşehir oldu.

Büyükşehir olan vilayetlerin kabuğunu kırdığını, farklı ve modern bir yapıya kavuştuğunu nereden anlıyoruz?

Merkezdeki ilçelerinden.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok.

Manisa’nın Şehzadeler ve Yunus Emre, Bursa'nın Nilüfer ve Orhangazi merkez ilçelerini bir inceleyin. "O iller çok büyük başka örnek yok mu" diyorsanız.

O zaman 750 bin nüfuslu Ordu'nun merkez ilçesine gidelim, Altınordu'ya bir bakalım. Geçerken de Samsun'un içinden geçeceksiniz. Bir de Samsun'a göz gezdirmiş olursunuz.

Zararı yok, Eskişehir ve İzmir’i örneklerin dışında tutalım.

Emsalimiz değil diyelim.

Sayın Başkanlarım!

Önce burnumuzun dibindeki, kötü görüntüsüyle öne çıkan ve halkımızın gözünün içine batan yerleri düzeltmemiz gerekiyor.

Dünyanın her yerinde şehirlerin girişleri en güzel görsellerle donatılmıştır.

Dünyadan örnekleri bir kenara bırakalım. Ülkemizdeki büyük küçük ya da orta ölçekli İlleri göz önüne getirelim.

Ne dediğimi daha kolay anlayacaksınız.

Her bölgedeki birçok ilimizin girişinde, kendi geleneksel ve tarihi dokusunu yansıtan, görselliğiyle öne çıkmış yapı ve binaları görürsünüz.

Aydın merkezde ana yolun tam ortasında (eski otogar) devasa bir çöplüğü andıran büyük bir alan göze çarpıyor.

Bu alana; içinde tiyatro, konferans, opera bale, müze ve sergi salonları yapılabilir. Entegre olarak ta, Fuar alanı ve kongre merkezlerini de içinde barındıran Aydın'ın kültür, tarih ve geleneksel dokusuna uygun bir bina yapılabilir.

Örneklerini birçok ilimizde görebiliriz.

Diyeceksiniz ki "Aydının en büyük sorunu trafiktir."

Bunu bilmeyen yok.

Bu sorun Adalet Sarayının ve resmi kurumların taşınması ile aşılacaktır.

Hatta siz isteseniz de istemeseniz de, bir kaç yıl sonra Adnan Menderes Bulvarını trafiğe kapatacaksınız. O zaman trafik ve park sorunu yarı yarıya çözümlenecektir.

Efeler'in en can alıcı projesini söyleyeceğim.

Sıkı durun!

Aydın/Efeler'in merkezine her yerden girilmeyecek.

Peki nereden girilecek?

Birincisi Atatürk Bulvarından girilecek ve Egemenlik Bulvarından çıkılacak. Bu iki ana artel en büyük damarı oluşturacak.

Bu arada kalan merkeze giriş yolları ise, planlı döner kavşaklarla birbirine bağlanacak.

Atatürk Bulvarından Soğukkuyu’ya kadar olan o büyük alanlar ise, iç yolların reorganizasyonuyla birbirine bağlanarak planlaması yapılacak.

Yoksa Aydın yerinde sayar bir adım bile ileri adım atamaz.

Çok acil olan ve insanı utandıran, ikinci bir konu daha var.

Zafer meydanının yanındaki eski minibüs garajının bulunduğu alan.

Şehrin göbeğinde bu kadar büyük bir çirkinlik olamaz.

Bakın ne diyeceğim.

İstanbul’un Fatih ilçesini bileniniz çoktur.

Orada Çukurbostan diye bir semt var.

Bu semtin şehir merkezinin kodu ile farkı, diyebilirim ki, 30 metreyi bulmaktadır.

Bu alana bu nedenle, adı üstünde Çukurbostan denilmektedir.

Bu alanda yani çukurun içinde; parklar, kafeteryalar açık ve kapalı dinlenme sahası ve yeşil alanlarının yanı sıra koşu parkuru bile yapmışlar.

Bizim alanımız da, Çukurbostan’a çok benzemektedir.

Gidin bakın inceleyin.

Ramazan Paşa, Zafer mahallesi ve Orta mahalleyi kurtarın.

Hem, Aydın Adnan Menderes Üniversitesinde okuyan binlerce öğrenciye alan açarak nefes almalarına yardımcı olun, ve hem de Aydın'ın Tarihi Yağcılar içi, Ayakkabıcılar Çarşısı ve bölge esnafına ekonomik bir katkı sağlayın.

Böylece bu gözde ve tarihi alan, kötü kaderinden kurtulmuş olur.

Tabii bunu yaparken şehrin ortasından akan derenin mutlaka ıslah edilmesi gerektiğini unutmayın.

Zararı yok, Sayın Yılmaz Büyükerşen'in Eskişehir'e deniz getirdiği Porsuk çayı gibi olmasın ama en azından temizlensin, kıyısında köşesinde sanatsal heykeller ve yine kentin tarihini öne çıkaran görseller yapılsın. Bütün bunları yapmak için birçok nedenimiz var. Hatta diyebiliriz ki, tarihi sorumluluğumuz da bunu gerektiriyor.

Bölgemizin tarih hazinesi emsallerinin kat kat üzerindedir.

Örnek verelim;

Aydın şehri belki de dünyada en fazla işgal altında kalmış bir şehirdir.

Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluşunda ve vatanın kurtuluşunda en büyük payı olan bir ildir Aydın. Sayın yetkililerimiz; bu dünyada bir tane daha Yörük Ali yok!

Torlak Kemal, Çete Ayşe, Atçalı Kel Mehmet, Kuyucaklı Yusuf ve birçok kahramanlar bu topraklardan çıkmış.

İlk kadın muhtarımız Gül Esin de bu toprakların kadını.

Şimdi size adını sayamadığım milli mücadele kahramanları da bu toprakların madalyası gibidir. Yedi Eylül olmazsa Dokuz Eylül olmazdı.

Aydın'ın kaderi değişsin artık.

Türkiye’nin ve dünyanın en güzel bölgesine ayıp oluyor arkadaşlar.

Yazık oluyor Aydın'a.

Verin şu Aydın'ın hakkını ne olur.

resim-1-067.jpgresim-2-052.jpgresim-3-034.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum