
Fügüran TÖZ
Aydın’ın unuttuğu hafızasına Kuşadası’ndan bir ses
Geçtiğimiz haftalarda “Aydın’ın unuttuğu hafızası” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Servet Bey’le çıktığımız Anadolu yolculuğunda Konya’dan, Maraş’a, Urfa’dan Mardin’e uzanan o bereketli topraklarda gördüğümüz müzelerden, hafıza salonlarından, eski evlerden dönüştürülmüş anı duraklarından bahsetmiştim. Her şehir geçmişine sahip çıkarken, Aydın’ın kendi hikâyesini ne kadar ihmal ettiğine yanmıştım.
O yazı henüz içimde tazeyken, Kuşadası’ndan güzel bir haber geldi. Bir kıvılcım, bir umut…
Türkiye’nin turizm başkenti Kuşadası, Belediye Başkanı Ömer Günel’in “Müzeler Kenti” vizyonuyla yeni bir müzeye daha kavuşuyor. Üstelik ne müzesi biliyor musunuz? Oyuncak Müzesi!
Ve artık Başkan Günel sayesinde “Gaziantep’te var da Aydın’da neden yok?” demeyeceğiz.
Yıldırım Caddesi’nde restore edilen tarihi bir binada kurulacak. Küçük bir detay gibi durabilir ama aslında koca bir hafıza yatırımı bu.
Düşünebiliyor musunuz? Bir oyuncak… Belki annenizin diktiği bebek, dededen kalma bir tahta araba, bir teneke oyuncak. Koca geçmişin içten, naif hikâyesi. Ve bu müzeyi gören çocuklar… Ellerinde telefon, önlerinde ekranla büyüyen nesiller, bir gün gelip o odada dedelerinin nasıl eğlendiğini, hangi sokakta ne oynandığını öğrenecek.
Bu bile başlı başına bir şehir kültürü, bir bellektir.
Kuşadası bunu yapıyor. Daha önce Kervansaray’daki Oyuncak Bebek Müzesi, ardından Mineral ve Fosil Müzesi… Şimdi de Oyuncak Müzesi. Başkan Günel diyor ki:
“Kuşadası’nı sadece deniz, kum, güneş değil, kültür, sanat ve tarih kenti olarak da büyütme hedefimiz var.”
Bu cümle işte tam da benim yazımda hasretini çektiğim vizyonun ta kendisi.
Çünkü şehir dediğin sadece yollarla, parklarla, binalarla değil; hikâyeleriyle, hatıralarıyla, yaşanmışlıklarıyla yaşar. İnsan yaşadığı yeri, o anı köşeleriyle sever.
Bir duvarda asılı eski bir fotoğraf, köşe başında unutulmuş bir tabelanın ardındaki hikâye, dedenin cebinde sakladığı mendil, babaannenin dikiş makinesi… İşte şehir, bunlarla değerlenir.
Ben yine diyorum…
Aydın’a, bu toprağın mayasını yoğuran Kuva-yi Milliye kahramanlarını, Yörük Ali Efe’yi, onun yiğit kızanlarını, dağlarda düşmana meydan okuyan Çete Ayşe’yi, Türkiye'nin İlk Kadın Muhtarı Gül Esin’i, anaları, bacıları anlatan bir müze yakışır.
Ama öyle tabela olsun diye yapılan, soğuk, ruhsuz salonlar değil…
İçinde dedemin kalaycı dükkânının tabelası, semercinin deri tokası, babaannemin bayram sabahı için sakladığı şekerlik… Çocukların pamuk helva kuyruğunda çekilmiş siyah beyaz bir fotoğrafı…
Atatürk’ün Aydın’a gelişinde çalınan davulların, yakılan fener alaylarının hatırası…
Yörük Ali Efe’nin atının yelesi, kızanlarının küfe palası…
Daha dün gibi anlatılan bir mücadele… Bir direniş… Bir umut hikâyesi…
Bir hafıza…
Bir anı köşesi…
Dilerim, bu Kuşadası’ndan esen güzel rüzgâr Aydın merkeze de değer.
Dilerim Ömer Günel örnek alınır, birileri cesaret eder, elini taşın altına koyar ve “Biz de yapalım” der.
Çünkü her şehir, biraz geçmişiyle…
Biraz da anılarıyla güzel.
Ve Aydın…
Bu güzel memleket…
Yörük Ali Efe’nin, Efeler diyarının torunları olarak, bunu herkesten çok hak ediyor.
Sevgiyle kalın.
Kuşadası’na bir müze daha geliyor! Yıldırım Caddesi’ne Oyuncak Müzesi kuruluyor

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.